Translation of "Annesi" in Spanish

Annesi öğretmendir.

Su madre es maestra.

Annesi Amerikalı.

Su madre es americana.

Annesi nerede?

¿Dónde está la madre?

Annesi haklıydı.

- Su madre tenía razón.
- Su madre estaba en lo correcto

- Annesi seni arıyor.
- Annesi seni çağırıyor.

Su madre te llama.

Annesi ile babasının

Me cuenta sobre aquella vez

Kızın annesi yok.

Esa niña no tiene madre.

O, annesi gibidir.

Ella es como su mamá.

İsa'nın annesi oradaydı.

La madre de Jesús estaba allí.

Tom'un annesi nerede?

¿Dónde está la madre de Tom?

Annesi kapıyı çaldı.

Su madre llamó a la puerta.

Felicja'nın annesi Bogdana'dır.

Bogdana es la madre de Felicja.

Tom'un annesi ağlıyordu.

La madre de Tom estaba llorando.

Annesi Kennedy ailesindendi.

Su madre era de la familia Kennedy.

Meslektaşımızın annesi öldü.

La madre de nuestra colega murió.

Annesi onu arıyor.

Su madre la está llamando.

O, Tom'un annesi.

Esa es la madre de Tom.

Tom'un annesi öldü.

La madre de Tomás está muerta.

Onun annesi var.

- Él tiene madre.
- Ella tiene madre.

Onun annesi olacağımı biliyordum.

Sabía que estaba destinada a ser su madre.

Annesi ve ben evlenmedik.

Su madre y yo nunca nos casamos.

Şimdi annesi ile yaşıyor.

Ella vive con su mamá ahora.

Annesi çalışmaya devam edecek.

Su madre seguirá trabajando.

Annesi geçen yıl öldü.

Su madre murió el año pasado.

Annesi onun hakkında endişeli.

Su madre está preocupada por él.

Annesi ona kek yapıyor.

La madre le está haciendo una torta.

Annesi bize deli oldu.

- Su madre se enfadó con nosotros.
- Su madre se enojó con nosotros.

Onun annesi bir şarkıcıydı.

Su madre era cantante.

Annesi sayesinde ünlü oldu.

Se hizo famoso gracias a su madre.

Mary Tom'un annesi mi?

¿Mary es la madre de Tom?

Sen onun annesi misin?

¿Es usted su madre?

İş arkadaşımızın annesi öldü.

La madre de nuestro colega murió.

Onun annesi girişte duruyordu.

Su madre estaba de pie en el umbral.

Annesi 9.10 treniyle geliyor.

Su madre está viniendo en el tren de las nueve y diez.

Annesi tarafından eşlik edildi.

Ella fue acompañada por su madre.

Onun annesi İtalyanca bilir.

Su madre habla italiano.

Ben Tom'un annesi değilim.

No soy la madre de Tom.

Tom'un annesi gribe yakalandı.

La mamá de Tom se agarró la gripe.

Siz onun annesi misiniz?

¿Es usted su madre?

Sen Tom'un annesi olmalısın.

Debes de ser la madre de Tom.

Onun annesi gençken öldü.

Su madre murió cuando ella era adolescente.

Cookie'nin annesi kanserden öldü.

La madre de Cookie murió de cáncer.

Onun annesi alışverişe gitti.

Su madre ha ido de compras.

Annesi onu yapmak istemedi.

- Su madre no quería hacerlo.
- Su madre no quiso hacerlo.

Annesi bir İngilizce öğretmenidir.

Su madre es profesora de inglés.

O, annesi gibi güzel.

Ella es guapa, como su madre.

Onun solunda annesi oturuyordu.

- Su madre se sentó a su izquierda.
- A su izquierda estaba sentada su madre.

- O çocuğun annesi bir spiker.
- O çocuğun annesi bir sunucu.

La madre de ese niño es una locutora.

- Annesi sürekli bundan şikayet eder.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.

Su madre se queja constantemente de ello.

Lilah’ın annesi kaya tırmanışına gidiyor

La madre de Lilah va a escalar

Annesi ve Priya yalnız yaşıyorlardı.

Mamá y Priya vivían solas.

annesi ile birlikte ödev yaptığını,

y su mamá le ayuda con los deberes

Annesi en güzel bir kadındır.

Su madre es la mujer más atractiva.

Annesi akşam yemeği pişirmekle meşguldü.

Su madre estaba ocupada haciendo la cena.

Onun annesi bir mektup yazıyor.

Su madre está escribiendo una carta.

Hem annesi hem babası ölü.

Tanto su padre como su madre están muertos.

Annesi de babası da ölü.

Tanto su padre como su madre están muertos.

Tom'un annesi akıllı bir kadındı.

La madre de Tom fue una mujer sabia.

Annesi rahat bir nefes aldı.

Su madre suspiró de alivio.

Annesi haftada bir aerobik yapar.

Su madre hace aeróbic una vez a la semana.

Annesi göründüğü kadar yaşlı değil.

La madre de ella no es tan mayor como aparenta.

Onun annesi bir okul öğretmeniydi.

Su madre era maestra.

Annesi ona hiçbir şey öğretmedi.

Su madre no le enseñó nada.

Onun annesi tarafından azarlandığını gördüm.

Lo vi ser regañado por su madre.

Annesi onun hakkında çok endişeli.

Su madre está muy preocupada por él.

Annesi geçen perşembeden beri hasta.

Su madre lleva enferma desde el jueves pasado.

Tom'un annesi geçen hafta öldü.

La madre de Tom falleció la semana pasada.

Tom annesi ile birlikte yaşıyor.

Tom vive con su madre.

Tom annesi ile telefonda konuşuyor.

Tom está hablando por teléfono con su madre.

Onun bir annesi var mı?

¿Tiene él una madre?

Annesi onu almak için geldi.

Su madre vino a recogerla.

Annesi dört yıl sonra öldü.

Su madre murió cuatro año después.

Onu annesi tarafından azarlandığını gördüm.

Vi como le regañaba su madre.

Annesi yaşına göre genç görünüyor.

Su madre aparenta ser más joven de lo que es.

Bu kızın bir annesi yok.

Esta niña no tiene madre.

Onun annesi iyi bir piyanisttir.

Su madre es una buena pianista.

Tom'un büyükbüyükannesinin annesi İskoçya'da yaşamış.

La tátara-tátara-tátara-abuela de Tom vivía en Escocia.

- Onun annesi ona yeni bir elbise yaptı.
- Annesi ona yeni bir elbise yaptı.

Su madre le hizo un vestido nuevo.

Annesi oğlu hakkında ne yapacağını bilmiyordu.

La madre no sabía qué hacer con su hijo.

Çocuk annesi tarafından başkalarının huzurunda azarlandı.

El niño fue regañado por su madre en presencia de otros.

O, annesi kadar iyi bir aşçıdır.

- Ella es tan buena cocinera como su madre.
- Ella es tan buena cocinera como la madre.

Onun annesi ülkede tek başına yaşıyor.

Su madre vive sola en el campo.

Ona annesi ve babası tarafından güvenilir.

Sus padres confían en él.

Annesi Tom'un öksürüğü hakkında endişe ediyor.

La madre de Tom se preocupa por su tos.

Susie'nin annesi çok güzel bir kadın.

La madre de Susie es una mujer muy hermosa.

Annesi onun odasında ne bulduğunu hatırlamıyor.

Su mamá no se acuerda de lo que encontró en esa habitación.

O, onun annesi değil kız kardeşidir.

Ella no es su hermana, es su madre.

Tom hâlâ annesi ile birlikte yaşıyor.

Tom todavía vive con su madre.

Annesi onun motosiklet sürmesine izin vermedi.

Su madre no le dejó montar una moto.

Tom'un annesi ona odasını temizlemesini söyledi.

La madre de Tom le dijo que limpiara su habitación.

Tom'un annesi çok iyi bir aşçıdır.

La madre de Tom es una muy buena cocinera.