Translation of "Hayvanat" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Hayvanat" in a sentence and their spanish translations:

Hayvanat bahçesine gittim.

- Fui al zoológico.
- Fui al zoo.

Hayvanat bahçesi nerede?

- ¿Dónde está el zoológico?
- ¿Dónde queda el zoológico?

Hayvanat bahçesine gidelim.

¡Vayamos al zoo!

Hayvanat bahçesine gitmedim.

No fui al zoológico.

Fil, hayvanat bahçesine getirildi.

El elefante fue conducido al zoológico.

Onlar hayvanat bahçesine gittiler.

Fueron al zoo.

Kaplanlar hayvanat bahçesinden kaçtı.

Los tigres escaparon del zoológico.

Dün hayvanat bahçesine gittim.

Ayer fui al zoo.

Hayvanat bahçesinde maymunlar gördük.

Vimos monos en el zoo.

Hayvanat bahçesindeki maymunu gördüm.

Vimos el mono en el zoológico.

Hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

¿Cómo puedo llegar al zoo?

Küçük oğlan hayvanat bahçesinde.

El niño pequeño está en el zoo.

Hayvanat bahçesi nerede bulunuyor?

¿Dónde está situado el zoológico?

Mavi tilki, hayvanat bahçesindedir.

- El zorro azul está en el zoológico.
- El zorro azul está en el zoo.

hayvanat bahçesindeki hayvanları bile sattılar.

y hasta vendieron los animales del zoológico.

Buradan hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

¿Cómo puedo ir al zoo desde aquí?

O bizi hayvanat bahçesine götürdü.

Él nos llevó al zoológico.

Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.

Mi padre nos llevó al zoo.

Kız kardeşimle hayvanat bahçesine gittim.

Fui al zoológico con mi hermana.

Hayvanat bahçesinden birkaç hayvan kaçtı.

Varios animales se escaparon del zoológico.

Dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

- Ayer fueron al zoo en autobús.
- Ayer ellos fueron al zoológico en bus.

Kaplanlardan biri hayvanat bahçesinden kaçtı.

Uno de los tigres se escapó del zoológico.

Hayvanat bahçesi her pazartesi kapalı.

El zoo cierra todos los lunes.

Bu hayvanat bahçesi kaç yaşında?

¿Cuántos años tiene este zoológico?

Hayvanat bahçesinden bir kaplan kaçtı.

Un tigre se ha escapado del zoo.

Bir hayvanat bahçesinde hiç bulunmadım.

Nunca he ido al zoo.

Hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?

- ¿Quieres ir al zoo?
- ¿Queréis ir al zoo?

Bugünlerde seni hayvanat bahçesine götüreceğim.

Un día de estos te llevaré al zoológico.

Hayvanat bahçesi pazartesi günü kapalı.

El zoo cierra el lunes.

Bu hayvanat bahçesinin adı ne?

¿Cómo se llama este zoológico?

O onu hayvanat bahçesine götürdü.

Ella lo llevó al zoológico.

Tom ailesini hayvanat bahçesine götürdü.

Tom llevó a su familia al zoológico.

- Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.
- Büyük bir hayvan, hayvanat bahçesinden kaçtı.

Un animal grande se escapó del zoo.

Bill erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill llevó a su hermano al zoológico.

Parkta bir hayvanat bahçesi var mı?

¿Hay algún zoológico en el parque?

Çocuklarını sık sık hayvanat bahçesine götürür.

Cada tanto él lleva a sus hijos al zoológico.

Boston'da bir hayvanat bahçesi var mıdır?

¿Hay un zoológico en Boston?

Büyük bir hayvan, hayvanat bahçesinden kaçtı.

Un animal grande se escapó del zoo.

Mars'taki hayvanat bahçelerinde dünyadan hayvanlar var.

En los jardines zoológicos de Marte, hay animales de la Tierra.

Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.

Un animal grande se escapó del zoo.

Dün hayvanat bahçesine kaç kişi geldi?

¿Cuánta gente vino al zoológico ayer?

Onlar dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

Ayer fueron al zoo en autobús.

Hayvanat bahçesindeki hayvanları görmek ister misiniz?

¿Te gusta ver animales en el zoológico?

Hayvanat bahçesinde bir su aygırı gördüm.

Vi un hipopótamo en el zoo.

Hayvanat bahçesinin nerede olduğunu biliyor musun?

¿Sabéis dónde está el parque zoológico?

O, onu hayvanat bahçesine götürmemi önerdi.

Ella sugirió que lo llevara al zoológico.

O, onunla birlikte hayvanat bahçesine gitti.

- Ella se fue con él al zoológico.
- Ella fue al zoo con él.

Belki birkaçınız hayvanat bahçesinde pandalar gördü.

Tal vez algunos de ustedes han visto pandas en el zoológico.

Hayvanat bahçesi kentin doğusunda yer alır.

El zoológico se encuentra en la parte Este de la ciudad.

Biz ara sıra hayvanat bahçesine gideriz.

Nosotros vamos de vez en cuando al zoológico.

Seninle hayvanat bahçesine gitmeyi çok istiyorum.

Tengo muchas ganas de ir al zoológico con vosotros.

Hayvanat bahçesine giden otobüs bu mu?

¿Es este el autobús que va al zoológico?

Kız hayvanat bahçesine götürülme konusunda ısrar etti.

La niña insistió para que la llevaran al zoológico.

Dün hava güzel olsaydı, hayvanat bahçesine gidecektik.

Si el clima hubiera estado bien ayer, él hubiera ido al zoológico.

Parka gitmektense hayvanat bahçesine gitmeyi tercih ederiz.

Nos gustaría más ira al zoológico que al parque.

Bu öğleden sonra oğlumu hayvanat bahçesine götürüyorum.

Esta tarde llevo a mi hijo al zoo.

Hayvanat bahçesinde çok sayıda hayvan var mıdır?

¿Hay muchos animales en el zoológico?

Bu hayvanat bahçesinde bir dükkan var mı?

¿Hay una tienda en este zoológico?

Bu hayvanat bahçesinde bir akvaryum var mı?

¿Hay un acuario en este zoológico?

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill llevó a su hermano menor al zoo.

Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.

En un zoológico se encuentran cebras y jirafas.

- Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi Berlin, Almanya'da yer almaktadır.
- Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi Almanya'nın Berlin şehrindedir.

El zoo más grande del mundo está en Berlín, Alemania.

Çocuklarımla hayvanat bahçesindeydim ve telefonum durmadan çalmaya başladı.

Estaba en el zoológico con mis hijos y el teléfono sonaba constantemente.

Jimmy onu hayvanat bahçesi götürmem için bana yalvardı.

Jimmy me suplicó que le llevase al zoo.

Hâlâ pazartesi günü hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?

¿Todavía quieres ir al zoo el lunes?

Onların fokları beslemesini izlemek için hayvanat bahçesine gidelim.

Vamos al zoo a ver cómo dan de comer a las focas.

Bu öğleden sonra hayvanat bahçesine gitmek ister misin?

- ¿Queréis ir al zoo esta tarde?
- ¿Te gustaría ir al zoológico esta tarde?

Ted amca, pandaları göstermek için bizi hayvanat bahçesine götürdü.

El tío Ted nos llevó al zoológico para enseñarnos los pandas.

Geçen pazar ailem pandaları görmek için hayvanat bahçesine gitti.

El domingo pasado mi familia fue al zoológico a ver pandas.

Jimmy benim onu hayvanat bahçesine götürmem konusunda ısrar etti.

Jimmy insistió en que le llevara al zoo.

Tom ve Mary okullarını astılar ve hayvanat bahçesine gittiler.

Tom y Mary faltaron a clase y se fueron al zoo.

Babam beni hayvanat bahçesine götürmek için bir gün ayıracağını söyledi.

Mi papá dijo que apartaría un día para llevarme al zoológico.

O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.

Todavía no me creo que tuvieran un leopardo blanco en ese zoo, creía que estaban en peligro de extinción.

Biz hayvanat bahçesine gittik ve daha sonra bir Roma hamamını ve Güney Cumbria'daki bir Roma kalesini gördük.

Fuimos al zoo y entonces vimos un baño romano y un fuerte romano en el sur de Cumbria.