Translation of "Güçlükle" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Güçlükle" in a sentence and their spanish translations:

Güçlükle yürüyebiliyorum.

Apenas puedo caminar.

Güçlükle görebiliyorum.

Apenas puedo ver.

Siz güçlükle duyabiliyorum.

Casi no puedo oírte.

Onlar güçlükle görebiliyordu.

Casi no se veía nada.

Acıya güçlükle katlandım.

Apenas podía soportar el dolor.

O güçlükle okuyabiliyor.

Él apenas puede leer.

O, güçlükle konuşabiliyor.

Apenas puede hablar.

Onu güçlükle görüyorum.

- Apenas puedo verlo.
- Apenas consigo verla.

Seni güçlükle duyabiliyorum.

Apenas puedo oírte.

Güçlükle nefes alabiliyorum.

Apenas puedo respirar.

Ödevimi güçlükle bitirdim.

Acabé los deberes con dificultad.

Tom'u güçlükle tanıdım.

Casi no reconozco a Tom.

Seni güçlükle tanıyorum.

Apenas te conozco.

Söylediklerini güçlükle anlayabiliyorum.

Apenas puedo entender lo que dice.

Tom güçlükle yürüyebiliyordu.

Tom apenas podía caminar.

Onun davranışına güçlükle katlanıyorum.

Apenas soporto su comportamiento.

Kulaklığım olmadan güçlükle duyabiliyorum.

Apenas puedo oír sin mi audífono.

Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

Apenas podía mantenerme en pie.

Yaralı asker güçlükle yürüyebiliyordu.

El soldado herido apenas podía caminar.

O adını güçlükle yazabiliyor.

Él apenas puede escribir su nombre.

Onun yazısını güçlükle okuyabilirim.

Apenas puedo leer su letra.

Onun söylediklerini güçlükle anlayabiliyorum.

Casi no puedo entender lo que dice.

Kate güçlükle Çince konuşuyor.

Kate casi no habla chino.

Tom acıya güçlükle katlanabiliyordu.

Tom apenas podía aguantar el dolor.

Yaşlı kadın merdivenlere güçlükle tırmandı.

La anciana subió las escaleras con dificultad.

Seni görünceye kadar güçlükle bekleyebiliyorum.

Apenas puedo esperar para verte.

Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

La anciana subió las escaleras con dificultad.

Tom Mary'nin söylediklerini güçlükle anlayabiliyordu.

Tom apenas podía entender lo que decía Mary.

Tom gözlükleri olmadan güçlükle görebilir.

Tom apenas puede ver sin anteojos.

Bir kamyon tarafından çarpılmaktan güçlükle kaçtım.

Por poco me salvé de que me chocara el camión.

- Neredeyse onu duyamıyordum.
- Onu güçlükle duyabiliyordum.

Apenas podía oírlo.

Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.

Ciertas estrellas son apenas visibles a simple vista.

O kadar yorgunum ki güçlükle yürüyebiliyorum.

Estoy tan cansado que apenas puedo caminar.

Tom ve Mary güçlükle birbirlerini tanıyorlar.

Tom y Mary apenas se conocen.

Tom geçinmek için güçlükle yeterince kazanıyor.

Tom apenas gana lo suficiente para sustentarse.

O kadar karanlıktı ki onlar güçlükle görebiliyorlardı.

Estaba tan oscuro que apenas podían ver.

O kadar yorgundu ki güçlükle ayakta durabiliyordu

Estaba tan cansado que casi no pudo mantenerse en pie.

Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını güçlükle işitebiliyordu.

Tom apenas podía oír lo que Mary intentaba decirle.

- Ben zar zor sınavı geçtim.
- Ben sınavı güçlükle geçtim.

Aprobé el examen por los pelos.

- Onu güçlükle görebiliyorum.
- Onu zar zor görebiliyorum.
- Onu neredeyse göremiyorum.

Apenas puedo verlo.

- Gözlüğüm olmadan neredeyse hiç doğru dürüst göremiyorum.
- Gözlüğüm olmadan güçlükle görebiliyorum.

Casi no puedo ver sin mis gafas.