Translation of "Gökyüzüne" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Gökyüzüne" in a sentence and their spanish translations:

Gökyüzüne bak.

Mira al cielo.

Gökyüzüne baktı.

Ella miró al cielo.

O, gökyüzüne bakıyordu.

Él miraba el cielo.

Sizinle gökyüzüne dokunabilirim.

- Con vos puedo tocar el cielo.
- Contigo puedo tocar el cielo.

O, gökyüzüne baktı.

Él miró al cielo.

O gökyüzüne baktı.

Ella alzó la vista al cielo.

O, gece gökyüzüne baktı.

Él alzó la mirada hacia el cielo nocturno.

Tom yıldızlı gökyüzüne baktı.

Tom levantó su mirada hacia el firmamento.

Gökyüzüne bakarsan, hedefi kaçırırsın.

Si usted mira fijamente el cielo, se perderá el objetivo.

Yoksul kız gökyüzüne baktı.

La pobre niña miró hacia el cielo.

Gökyüzüne bakılırsa yakında yağmur yağacak.

A juzgar por cómo está el cielo, va a llover pronto.

O gökyüzüne ve yıldızlara baktı.

Él miró al cielo y a las estrellas.

Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.

El gigantesco edificio parecía tocar el cielo.

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

Solo que, en lugar de mirar a la distancia en el océano,

Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.

Hoy me siento más alto que las montañas. Hoy quiero tocar el cielo.

María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.

María miraba al cielo estrellado, con la luna en cuarto creciente que la iluminaba aquella noche otoñal.

Ama havalimanına geldiğimize göre göreve baştan başlayabiliriz. Tekrar gökyüzüne çıkmak isterseniz "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

Pero, como volvimos al aeropuerto, podemos comenzar otra vez. Si quieren volver al cielo, elijan "Repetir el episodio".

Heykeltraş işin gökyüzüne açılan bir pencereyi temsil ettiğini söyledi, ama bana mantıksız eğri böğrü bir metal parçası gibi göründü.

El escultor dijo que la obra representaba una ventana al cielo, pero a mí me parecía un trozo de metal retorcido y sin sentido.