Translation of "Balıklar" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Balıklar" in a sentence and their spanish translations:

Balıklar suda yaşar.

Los peces viven en el agua.

Balıklar uyur mu?

¿Los peces duermen?

Balıklar günışığını sevmez.

A los peces no les gusta la luz solar.

Bazı balıklar uçarlar.

Algunos peces vuelan.

Balıklar suda yüzer.

Los peces nadan en el agua.

Balıklar soğukkanlı hayvanlardır.

Los peces son animales de sangre fría.

Uçan balıklar var.

Existen peces voladores.

Mikroplar, planktonlar ve balıklar.

microbios, plancton, peces.

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

Algunos peces escapan de las redes.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Hasta los peces parecían confundidos.

Bu balıklar aynı renkteler.

Estos peces son del mismo color.

Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Los peces no pueden vivir fuera del agua.

Balıklar nasıl yüzeceğini bilir.

Los peces saben nadar.

Orada bazı büyük balıklar yakaladık.

Allí atrapamos a unos grandes peces.

Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.

Las ballenas se alimentan de peces pequeños.

Bu nehirde balıklar tek tük.

Hay poquísimos peces en este río.

Bazı balıklar nehirlerde yaşar, diğerleri denizde.

Algunos peces viven en los ríos, otros en el mar.

Tom gölde yüzen bazı ölü balıklar gördü.

Tom vio algunos peces muertos flotando en el lago.

Hoşça kal ve tüm balıklar için teşekkürler!

¡Hasta luego, y gracias por todo el pescado!

Sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgileniyor.

Ella sólo está interesada en los peces y las cucarachas.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Los peces tales como la carpa o la trucha viven en agua dulce.

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

De otro modo, los peces no vendrán. Miren, allí hay uno.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

Al ponerse el sol, los peces de los que se alimentan los lobos se elevan desde las profundidades.

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

- Los peces no pueden vivir fuera del agua.
- Los peces no sobreviven fuera del agua.

Bu balıklar yüksek basınç ve ışık yokluğu alışıktır.

Estos peces están acostumbrados a altas presiones y a la presencia de luz.

Ve balıklar onunla besleniyor. Bir sürü leşçi beslenmeye geliyor.

Y los peces se alimentan de ella. Muchos carroñeros se acercaron.

- Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

A diferencia de las aves, las cuales alimentan y dan refugio a sus polluelos, los peces abandonan sus huevos.

Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

A diferencia de los pájaros, que alimentan y protegen a sus pequeños, los peces abandonan sus huevos.

Az önce yakaladığım o balıklar bu gece akşam yemeğimiz olacak.

Los peces que pesqué van a ser nuestra cena esta noche.

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

donde los peces todavía vivos se sofocan o son aplastados hasta morir.

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

los peces limpiadores quitan la piel muerta y los parásitos. Preparan al joven para su gran noche.