Translation of "Bırakın" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Bırakın" in a sentence and their spanish translations:

Silahlarınızı bırakın!

- ¡Tira tus armas!
- ¡Arrojen sus armas!
- ¡Tiren sus armas!
- ¡Arroja tus armas!

Anahtarı bırakın.

Deje la llave.

Bırakın gitsin!

¡Déjale irse!

Bırakın söylesin fikirlerini

deja que cuente sus ideas

Onu yalnız bırakın.

Déjenle solo.

Onu masaya bırakın.

- Déjalo encima de la mesa.
- Ponlo en la mesa.

Silahlarınızı yere bırakın!

¡Bajen las armas!

Bebeği beşikte bırakın.

- Deje al bebé en la cuna.
- Deja al bebé en la cuna.

Lütfen ağlamayı bırakın.

Por favor, dejá de llorar.

Her şeyi bırakın.

- Déjalo todo.
- Abandónalo todo.
- Déjenlo todo.

Arabamı yalnız bırakın.

Deja mi coche en paz.

Onu burada bırakın.

Déjelo aquí.

Lütfen gülmeyi bırakın.

Por favor deja de reír.

Onu kapalı bırakın.

Déjalo cerrado.

Lütfen dövüşmeyi bırakın.

Dejen de pelear por favor.

Beni yalnız bırakın.

- Déjeme solo.
- Déjeme sola.

Onu oraya bırakın.

Déjelo ahí.

- Kaleminizi aşağı koyun.
- Kaleminizi bırakın.
- Kaleminizi yere bırakın.

- Baja tu lápiz.
- Bajen sus lápices.

Dört numara: Akışına bırakın.

Cuarta: sigue la conversación.

Benim kameramı yalnız bırakın.

Deja mi cámara.

Dirseklerinizi masaya yaslamayı bırakın.

- Deja de poner los codos sobre la mesa.
- Deja de apoyar los codos sobre la mesa.

- Okumaktan vazgeç.
- Okumayı bırakın.

- Deja de leer.
- Deje de leer.

Onu istediğiniz yere bırakın.

- Ponlo donde quieras.
- Ponedlo donde queráis.
- Póngalo donde quiera.
- Pónganlo donde quieran.

- Silahlarınızı bırakın.
- Silahlarınızı uzaklaştırın.

Guarden sus pistolas.

Onu bunun dışarısında bırakın.

- Dejadla fuera de esto.
- A ella dejadla fuera de esto.

Lütfen, onu bana bırakın.

Por favor déjamelo a mí.

Bana biraz dondurma bırakın.

Déjame un poco de helado.

Olumsuz olan öz-konuşmayı bırakın.

Detengan la voz interna, la voz negativa.

Bizi onun generalleri olarak bırakın ! "

déjenos a nosotros como generales para él!

Sorunu bana bırakın. Onunla ilgileneceğim.

- Déjame el asunto a mí. Yo me encargo.
- Deja el asunto en mis manos. Yo me encargo.

Lütfen telesekreterime bir mesaj bırakın.

Por favor deja un mensaje en mi contestador.

Lütfen yakalanan kuşları serbest bırakın.

Por favor, libera los pájaros capturados.

Ve gün sonunda, yıkamaya bırakın.

y al final del día, lávala."

Lütfen beni yalnız bırakın, Meşgulüm.

Por favor, dejame en paz. Estoy ocupada.

Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

Por favor, deja mis cosas como están.

Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.

Deja de hablar y escúchame.

Lütfen sadece beni yalnız bırakın.

- Por favor, sólo déjame solo.
- Por favor, sólo déjame sola.

Konuşmayı bırakın ve müziği dinleyin.

Deja de hablar y escucha la música.

Hapiste değildim, "Ben komiğim, bırakın beni!"

Sin estar en la cárcel decía: "Soy gracioso, mírenme".

Sadece sözümüzü kesmeyin, bırakın artık şunu.

Dejen de interrumpir, basta.

Bazı ülkeler ise bırakın zarar vermeyi

algunos países, mucho menos dañar

Ama bırakın da çocuklarımız eğitim görsün

pero que nuestros hijos reciban educación

Lütfen yorumlara siz de düşüncelerinizi bırakın

por favor deja tus pensamientos en los comentarios

Telefonlarınızı bırakın ve dikkatinizi bana verin.

dejen sus teléfonos y presten atención.

Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.

- Deja más espacio entre las líneas.
- Dejen más espacio entre las líneas.

Geçmişi geride bırakın ve devam edin.

Deja el pasado atrás y sigue adelante.

- Dedikodu yapmayı kes.
- Gıybet etmeyi bırakın.

- Dejen de chismorrear.
- Dejen de copuchar.

Lütfen bu kaba idrar örneği bırakın.

Por favor, deja una muestra de orina en este recipiente.

Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.

Deje su mensaje después de oír la señal.

22 milyon dolarlık yatı bir kenara bırakın

y no me volvieron a invitar ni a un botecito,

Bırakın Türkiye'yi hiçbir kapalı denizde tsunami olmaz

Deje que el mar frente a Turquía no tenga tsunami

- Onu serbest bırakın.
- Onu salıverin.
- Onu salın.

Libérale.

Çitin üzerinde oturmayı bırakın ve karar verin!

¡Dejá de dar vueltas y tomá una decisión!

Evet, buna artı olarak ... sözümüzü kesmeyi bırakın, gerçekten.

Y además, dejen de interrumpirnos, en serio.

şu an Ayasofya'yı tartışmayı bırakın Ayasofya yoktu bile

deja de hablar de Hagia Sophia ahora mismo

Gibi saçmalıklar var. Ya bırakın artık bu saçmalıkları.

Hay tonterías como esa. Deja de lado estas tonterías ahora.

- Odayı olduğu gibi bırak.
- Odayı olduğu gibi bırakın.

Deja el cuarto como está.

- Beni yalnız bırakın.
- Beni rahatsız etmeyin.
- Canımı sıkmayın.

- ¡Déjame en paz!
- ¡Déjeme en paz!
- Déjame tranquilo.
- ¡Dejadme tranquila!
- ¡Dejadme tranquilo!
- ¡Dejadme en paz!

- Bu sayfayı boş bırak.
- Bu sayfayı boş bırakın.

Deje usted esta hoja en blanco.

Şikayet etmeyi bırakın ve yapmanız istenilen şeyi yapın.

Deja de quejarte y acaba pronto el trabajo que te encargaron.

- Dirseklerinizi masaya yaslamayı bırakın.
- Dirseklerini masanın üstüne koymayı kes.

- Deja de poner los codos sobre la mesa.
- Deja de apoyar los codos sobre la mesa.

Onunla işiniz bittiğinde gazeteyi benim okumam için bırakın lütfen.

Déjeme leer el periódico cuando lo desocupe, por favor.

- Lütfen sadece beni yalnız bırak. Düşünmek istiyorum.
- Lütfen sadece beni yalnız bırakın. Düşünmek istiyorum.

Solo déjame sola, por favor. Quiero pensar.

Onunla sohbet etmek istiyorum, sarılmak ve onu sevmek istiyorum bunlar da gerçekleşmeyecekse bırakın da öleyim.

Quiero conversar con él, quiero abrazarlo y amarlo; y si estas cosas no se realizaran, dejadme morir.