Translation of "Bilet" in Spanish

- Bilet, lütfen.
- Bilet lütfen.

El billete, por favor.

Bilet kalmadı.

No quedan entradas.

Ama bilet almıyorsan

pero no comprarlo

Bilet kontrol ediyordu.

Revisaba un billete.

Bilet kaç para?

¿Cuánto cuesta el billete?

Bu bilet kağıttan.

Esta entrada es de papel.

Bu, bilet kuyruğu.

Esta es la cola para sacar los billetes.

Bilet gişesi nerede?

¿Dónde está la taquilla?

Bilet ofisi nerede?

- ¿Dónde está la taquilla?
- ¿Dónde está la boletería?

- Nereden bir bilet alabilirim?
- Nerede bir bilet satın alabilirim?

- ¿Dónde puedo comprar un boleto?
- ¿Dónde puedo comprar un billete?

- Nasıl bilet alacağımı bilmiyorum.
- Ben nasıl bilet alacağımı bilmiyorum.

No sé cómo comprar un billete.

Bilet alacak param yoktu.

No tenía dinero para comprar la entrada.

Nereden bilet satın alabilirim?

¿Dónde puedo comprar boletos?

Bilet bir hafta geçerlidir.

El pase es válido para una semana.

Tom bilet parasını ödedi.

Tom pagó el boleto.

Bir bilet istiyor musun?

¿Quieres una entrada?

Tom ücretsiz bilet aldı.

Tom obtuvo el billete gratuitamente.

Segovia'ya bilet ne kadar?

¿Cuánto cuesta un billete a Segovia?

Bu bilet bana verildi.

Me han dado este billete.

Bu bilet kâğıttan yapılmış.

Este boleto está hecho de papel.

Ben bir bilet aldım.

- Compré un pasaje.
- Compré un boleto.
- Compré una entrada.

Nasıl bilet alacağımı bilmiyorum.

No sé cómo comprar un billete.

Malmo'ya iki bilet aldım.

Me compré dos boletos a Malmo.

Bilet kuyruğu inanılmaz uzun.

La cola para comprar los billetes era increíblemente larga.

Trende bilet satın alabilirsiniz.

Usted puede comprar el tiquete en el tren.

- Bir bakayım. Kaç bilet istiyorsunuz?
- Bir bakayım. Kaç bilet istiyorsun?

Voy a ver. ¿Cuántos pasajes quiere?

- Benim için bir bilet al.
- Benim için bir bilet alın.

Consígueme un tiquete.

- Konser için bilet alırken zorlandım.
- Konser için bilet alırken zorluk yaşadım.

Me costó conseguir una entrada para el concierto.

Bu bilet bir ay geçerli.

Este pase es válido por un mes.

Tom bilet için ödeme yaptı.

Tom pagó el boleto.

Bugün için bilet kaldı mı?

¿Quedan entradas para hoy?

San Diego'ya iki bilet, lütfen.

Por favor, dos billetes a San Diego.

Her seyirci bilet satın alır.

Cada espectador compra una entrada.

Bilet satışları pazartesi günü başlayacak.

La venta de billetes comenzará el lunes.

Konser için iki bilet aldım.

Compré dos entradas para el concierto.

Ona bir bilet satın aldı.

Ella le compró un boleto.

Otobüse binmek için bir bilet almalısın.

Tienes que comprar un boleto para subir a ese autobús.

Boston'a ikinci sınıf iki bilet, lütfen.

Dos billetes de segunda clase a Boston, por favor.

Paris için bir bilet satın aldı.

Compró un pasaje a París.

Bu bilet içeriye iki kişi aldırır.

Este boleto admite dos personas.

Bu bilet için değişim yapıyor musunuz?

¿Tiene cambio para este billete?

Bilet için sana ne kadar borçluyum?

Cuantas te debo para el billete

Bu bilet üç gün boyunca geçerlidir.

Esta entrada vale para tres días.

Bilet gişesindeki kuyrukta beklemek zorunda kaldı.

Tuvo que hacer cola en la boletería.

Bu bilet üç ay için geçerli.

Este billete es válido durante tres meses.

Bu bilet bir hafta daha geçerli.

Este billete es válido durante una semana más.

Bu bilet iki hafta için geçerlidir.

El billete es válido durante dos semanas.

Bu bilet, bu otobüs için mi?

¿Este billete es válido para este autobús?

Otobüste veya trende, bilet ödenmek zorundadır.

En el autobús o el tren, uno tiene que pagar el billete.

- Bilet alacağım sırada çantama göz kulak ol.
- Ben bir bilet alırken çantama dikkat et.

Échale una ojeada a mi bolso mientras compro un billete.

Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.

No había entradas disponibles para la función del viernes.

Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.

Hicimos fila para conseguir las entradas para el concierto.

Bilet alacağım sırada çantama göz kulak ol.

Vigila mi bolsa mientras voy a comprar un ticket.

Onlara bana bir bilet daha göndermelerini söyledim.

- Les dije que me mandaran otro boleto.
- Les dije que me enviaran otro ticket.

Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.

Este boleto admite dos personas.

Buradaki konser için bir bilet alabilir miyim?

¿Puedo comprar una entrada para el concierto aquí?

Bir bilet almak için sadece butona basmalısın.

Solo tienes que apretar el botón para obtener un pasaje.

Ben bir bilet alırken çantama dikkat et.

Vigila mi bolsa mientras voy a comprar un ticket.

Neden bilet almadığını anlamak için psikoloğa ihtiyacın yok.

No necesitan un psicólogo para decirles que porqué no compraron esos boletos.

Bana pazar günü için bilet kazandığımı söyle lütfen.

Por favor dígame que gané las entradas para el domingo.

Konser için sana bir bilet satın alayım mı?

¿Te compro una entrada para el concierto?

Tom Mary'den ona bir bilet almasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que le comprara un boleto.

Müzikal için bilet almak ona on dolara mal oldu.

Le costó 10 dólares conseguir la entrada para el musical.

Bu bilet satın alındıktan sonra iki gün boyunca geçerlidir.

Este tiqué es válido durante dos días después de la compra.

- Biletin pazartesine kadar süresi var.
- Bilet pazartesiye kadar geçerli.

El billete es válido hasta el lunes.

Tom Mary'nin babasından ona bir bilet almasını rica etti.

Tom le pidió al padre de Mary que le comprara un pasaje.

Bir bilet almak için en az bir saat beklemen gerekebilir.

Para comprar un boleto deberás esperar al menos una hora.

Bir bilet almak için en azından bir saat beklemek zorunda kalacaksın.

Para comprar un boleto deberás esperar al menos una hora.

Tom o konser için Mary'nin bir bilet almasının zor olacağını düşündü.

- Tom pensó que sería difícil que María consiguiera una entrada para ese concierto.
- Tom pensó que a Mary le resultaría complicado conseguir entrada para ese concierto.
- Tom creía que Mary lo tendría difícil para conseguir una entrada para ese concierto.
- Tom pensaba que Mary lo tendría crudo para conseguir una entrada para aquel concierto.

Oldukça pahalı bir bilet satın almak ve bir orkestra bulmak zorunda değilsiniz.

no tienen que comprar una entrada increíblemente cara para un concierto.

Bu geceki konser için bana bir çift bilet verildi. Benimle gitmek ister misin?

Me dieron un par de tickets para el concierto de esta noche. ¿Te gustaría ir conmigo?