Translation of "Parası" in Portuguese

0.014 sec.

Examples of using "Parası" in a sentence and their portuguese translations:

- Onun hiç parası yoktu.
- Onun parası yoktu.

Ele não tinha dinheiro.

- Tom'un hiç parası yok.
- Tom'un parası yok.

Tom não tem dinheiro.

Onun parası bitti.

Ele ficou sem dinheiro.

Yeterli parası yoktu.

Ela não tinha dinheiro suficiente.

Onun parası yoktu.

Ela não tinha dinheiro.

Onun parası var.

Ele tem dinheiro.

Onların parası bitti.

- O dinheiro deles acabou.
- O dinheiro delas acabou.

Bu kimin parası?

De quem é este dinheiro?

Tom'un parası var.

Tom tem dinheiro.

Tom'un parası yok.

Tom não tem dinheiro.

Bunun parası sizden.

Isso é com você.

Brid'in parası var.

Bríd está com o dinheiro.

Tom'un parası tükendi.

Tom ficou sem dinheiro.

Tom'un parası bitiyor.

Tom está ficando sem dinheiro.

Başlık parası sömürü düzeni

esquema de exploração de dinheiro principal

Bu Kanadalı parası mı?

Isso é dinheiro canadense?

Onun çok parası yoktur.

Ela não tem muito dinheiro.

Parası olmadığını bana açıkladı.

Ele me explicou que não tinha dinheiro.

Onun biraz parası var.

Ele tem um pouco de dinheiro.

Ne kadar parası var?

Quanto dinheiro ele tem?

Erkek kardeşimin parası yok.

- Meu irmão não tem dinheiro.
- O meu irmão não tem dinheiro.

Eve giderken parası çalındı.

Roubaram o dinheiro dela quando ela estava indo para casa.

Onların parası var mı?

- Eles têm dinheiro?
- Elas têm dinheiro?

Onun parası var mı?

Ele tem dinheiro?

Ailemin çok parası yoktu.

Meus pais não tinham muito dinheiro.

Tom'un çok parası yok.

Tom não tem muito dinheiro.

Onun çok parası yoktu.

- Ela não tinha muita grana.
- Ela não tinha muito dinheiro.

Tom'un yığınla parası var.

Tom tem pilhas de dinheiro.

Ailesinin çok parası yoktu.

A família dele não tinha muito dinheiro.

Tom'un çok parası var.

O Tom tem muito dinheiro.

Tom'un hiç parası yoktu.

- Tom estava sem dinheiro.
- Tom não tinha dinheiro.

Tom'un yeterli parası yok.

- Tom não tem dinheiro o bastante.
- Tom não tem dinheiro o suficiente.

Tom'un çok parası yoktu.

Tom não tinha muito dinheiro.

Tom'un yeterli parası yoktu.

Tom não tinha dinheiro o suficiente.

Ailemin fazla parası yoktu.

Minha família não tinha muito dinheiro.

- Onun bankada çok parası var.
- Onun bankada bol parası var.

Ele tem muito dinheiro no banco.

Başlık parası anlatıldı bu filmde

o dinheiro do título foi explicado neste filme

Onun yanında az parası var.

Ele tem pouco dinheiro consigo.

- Para konuşur.
- Parası olan konuşur.

- O dinheiro é rei.
- O dinheiro fala mais alto.
- O dinheiro manda.

Tom'un çok az parası var.

Tom tem pouquíssimo dinheiro.

Parası var, ama mutlu değil.

Ele tem dinheiro, mas não é feliz.

Tom çok parası olduğunu söyledi.

Tom disse que tinha muito dinheiro.

Tom'un ne kadar parası var?

Quanto o Tom tem?

Parası için mi onunla evleniyorsun?

Você está casando com ele pelo dinheiro?

Tom'un bankada çok parası yok.

Tom não tem muito dinheiro no banco.

Tom'un ebeveynlerinin çok parası var.

Os pais de Tom têm muito dinheiro.

Bankada onun çok parası vardı.

Ele tinha muito dinheiro no banco.

Tom hiç parası olmadığını söyledi.

Tom disse que não tinha dinheiro.

O, onunla parası için evlendi.

- Ela se casou com ele por seu dinheiro.
- Ela se casou com ele por dinheiro.

Tom'un bankada çok parası var.

Tom tem muito dinheiro no banco.

Leyla, Fadıl'la parası için evlendi.

Layla casou-se com Fadil por dinheiro.

Tom çok parası olmadığını söyledi.

Tom disse que não tinha muito dinheiro.

- Bu benden.
- Bunun parası benden.

Esse é por minha conta.

Ağalık sistemi başlık parası din tüccarları

o dinheiro do sistema religioso comerciante

Onun bankada bir miktar parası var.

Ele tem algum dinheiro no banco.

Parası olmasına rağmen, o mutlu değil.

Apesar dele ter dinheiro, ele não é feliz.

Parası olmadığı zaman hiç ekmek alamazdı.

Quando ele não tinha dinheiro, não podia comprar pão.

O zaman onun çok parası vardı.

Naquele tempo ele tinha muito dinheiro.

Jack'in yeni bir bisiklete parası yetemez.

Você não tem dinheiro para uma bicicleta nova.

Tom, Mary'ye yeterli parası olmadığını söyledi.

Tom disse a Mary que não tinha dinheiro suficiente.

Tom Mary'ye çok parası olduğunu söyledi.

Tom disse a Mary que tinha muito dinheiro.

Tom'un Mary'den daha fazla parası var.

Tom tem mais dinheiro que Maria.

Tom'un bankada bir sürü parası var.

Tom tem bastante dinheiro no banco.

Fadıl, sigorta parası için Leyla'yı öldürdü.

Fadil matou Layla pelo dinheiro do seguro.

Tom, Mary'nin çok parası olduğunu biliyordu.

O Tom sabia que a Mary tinha muito dinheiro.

Parası ola insanlar daha çok kazanabilsin diye

para que pessoas com dinheiro possam ganhar mais

Onun kendine ait bir miktar parası var.

Ela tem algum dinheiro próprio.

Tom çok parası varmış gibi görünmeyi sever.

Tom gosta de fingir que tem muito dinheiro.

Tom'un seyahat etmek için yeterli parası yok.

Tom não tem dinheiro suficiente para viajar.

Tom'un konsere gitmek için yeterli parası yoktu.

Tom não tinha dinheiro para ir ao concerto.

Leyla, parası için Fadıl'ı canlı canlı yaktı.

Leyla consumia Fadil em vida para arrancar-lhe dinheiro.

Yine ağalık düzeni vardı parası olan insanlar vardı

havia pessoas que tinham dinheiro

Başlık parası mı dersin, sınıf ayrımı mı dersin

Você acha que esse é o preço do título ou da separação de classes?

O, çok parası olursa o sözlüğü alacağını söyledi.

Ele disse que se tivesse muito dinheiro, compraria o dicionário.

Tom'un çok parası var, ama çok arkadaşı yok.

Tom tem muito dinheiro, mas não tem muitos amigos.

Herkes onun, o adamla parası için evlendiğini biliyor.

Todos sabem que ela casou com ela por seu dinheiro.

Onun bir araba alması için yeterli parası yok.

- Ele não tem dinheiro suficiente para comprar um carro.
- Ela não tem dinheiro suficiente para comprar um carro.

- Bunu para için yapmıyorum.
- Bunu parası için yapmıyorum.

Não estou fazendo isso por dinheiro.

Tom'un otobüsle eve gitmek için yeterli parası yoktu.

Tom não tinha dinheiro o suficiente para voltar para casa de ônibus.

Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.

Tom tem algum dinheiro escondido.

Herkes Tom'un Mary ile parası için evlendiğini düşünüyor.

Todos pensam que Tom se casou com Mary pelo dinheiro.

- Tom'a henüz para ödenmedi.
- Tom'a parası ödenmedi daha.

Tom ainda não pagou.

O parası ile cömerttir ve bir sürü hediyeler alır.

Ele é liberal com o seu dinheiro e compra vários presentes.

Bir sürü parası var ama neredeyse hiç arkadaşı yok.

Ele tem muito dinheiro, mas quase não tem amigos.

Tom'un bankada benim sahip olduğumdan daha çok parası var.

Tom tem mais dinheiro no banco do que eu.

Tom'un çok fazla parası var, onunla ne yapacağını bilmiyor.

Tom tem tanto dinheiro que não sabe o que fazer com ele.

- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.

Ele tem muito dinheiro.

Tom bir ev almak için yeterli parası olduğunu söylüyor.

- Tom diz que tem dinheiro suficiente para comprar uma casa.
- Tom diz ter dinheiro suficiente para comprar uma casa.

Onun kendisine yeni bir araba satın alacak parası yok.

Ele não tem dinheiro o suficiente para comprar um carro para ele.

Tom'un henüz istediği arabayı almak için yeterli parası yok.

Tom ainda não tem bastante dinheiro para comprar o carro que ele quer.

Tom bankadaki on milyon dolardan fazla parası ile öldü.

Tom morreu com mais de dez milhões de dólares no banco.