Translation of "Leyla'nın" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "Leyla'nın" in a sentence and their portuguese translations:

- Fadıl, Leyla'nın dördüncü kocasıydı.
- Fadıl, Leyla'nın dört numaralı kocasıydı.

Fadil foi o marido número quatro de Layla.

Fadıl, Leyla'nın ölümünden sorumludur.

Fadil é responsável pela morte de Layla.

Fadıl, Leyla'nın evine girdi.

Fadil entrou na casa de Layla.

Fadıl, Leyla'nın hücresini aradı.

Fadil ligou para o celular de Layla.

Polis, Leyla'nın kaçtığını düşündü.

A polícia pensou que Layla tinha fugido.

Leyla'nın kaçak olduğunu sanmıyorum.

Eu não acho que Layla fosse uma fugitiva.

Fadıl, Leyla'nın geleceğinden korktu.

Fadil temia pelo futuro de Layla.

Fadıl, Leyla'nın altıncı kocası.

Fadil é o sexto marido de Layla.

Leyla'nın namusu ele geçirilemezdi.

A virtude de Layla era inexpugnável.

Sami, Leyla'nın hediyesinden etkilendi.

Sami se emocionou com o presente de Layla.

Leyla'nın onu anladığını sanmıyorum.

Eu não acho que a Layla entende isso.

Leyla'nın para sorunları vardı.

- Leila tinha problemas de dinheiro.
- Leila enfrentava dificuldades financeiras.

Leyla'nın buradan gitmesi gerekiyordu.

- Leila precisava sair daqui.
- A Layla precisava de sair daqui.

Sami, Leyla'nın ölmesini istedi.

- Sami queria ver Leila morta.
- Sami queria que Leila morresse.
- O Sami queria a Layla morta.

Leyla'nın arkadaşları hastanede toplandı.

Os amigos de Leila se reuniram no hospital.

Leyla'nın babası bir elektrikçiydi.

O pai de Layla foi um eletricista.

Sami, Leyla'nın kapısını çalıyor.

Sami está batendo na porta de Leila.

Sami, Leyla'nın annesiyle konuştu.

Sami falou com a mãe da Layla.

Sami, Leyla'nın parmaklarına baktı.

Sami olhou para os dedos de Layla.

- Sami, Leyla'nın eve gelmesini bekliyordu.
- Sami, Leyla'nın eve gelmesi için bekliyordu.

Sami estava esperando Layla chegar em casa.

Fadıl, Leyla'nın kredi kartını kullandı.

Fadil usou o cartão de crédito de Layla.

Fadıl, Leyla'nın içeri gelmesini bekliyordu.

- Fadil estava esperando Layla entrar.
- O Fadil estava à espera que a Layla entrasse.

Fadıl evine Leyla'nın adını koydu.

Fadil pôs sua casa no nome de Layla.

Fadıl, Leyla'nın evine geri döndü.

Fadil voltou para a casa de Layla.

Fadıl, Leyla'nın kaçırıldığını iddia etti.

Fadil afirmou que Layla tinha sido sequestrada.

Fadıl ve Leyla'nın tartışmaları unutuldu.

As discussões de Fadil e Layla foram esquecidas.

Fadıl, Leyla'nın sert olduğunu biliyordu.

Fadil sabia que Layla era violenta.

Fadıl, Leyla'nın cesedini yakmak istedi.

Fadil queria incinerar o corpo de Layla.

Fadıl, Leyla'nın sahip olduğunu istedi.

Fadil queria o que Layla tinha.

Fadil, Leyla'nın kendisiyle evlenmesini istiyordu.

Fadil queria que Layla se casasse com ele.

Sami, Leyla'nın kredi kartını kullandı.

Sami usou o cartão de crédito de Leila.

Leyla'nın köpeği bir ceset buldu.

O cão de Leila encontrou um cadáver.

Leyla'nın koyu renk saçları vardı.

Leila tinha cabelos escuros.

Leyla'nın komşusu 911'i aradı.

- O vizinho de Leila ligou para o 911.
- O vizinho de Layla ligou para a polícia.

Leyla'nın gerçek adı Salima Bakir'dir.

O nome verdadeiro de Layla é Salima Bakir.

Sami, Leyla'nın cesedini gazetelerle kapladı.

Sami cobriu o corpo de Layla com jornal.

Sami, Leyla'nın iğnesinin içerdiğini bilmiyordu.

Sami não sabia o que a seringa de Layla continha.

Sami, Leyla'nın nerede olduğunu bilmiyor.

- O Sami não sabe onde a Layla está.
- O Sami não sabe onde anda a Layla.

Sami, Leyla'nın bacağına dokunmaya başladı.

Sami começou a tocar nas pernas de Layla.

Fadıl, Leyla'nın evinin boş olduğunu biliyordu.

Fadil sabia que a casa de Layla estava vazia.

Fadıl'ın evi Leyla'nın ikinci evi oldu.

A casa de Fadil tornou-se o segundo lar de Layla.

Fadıl, Leyla'nın lastiğini onarmasına yardımcı oldu.

Fadil ajudou Layla a consertar seu pneu.

Fadıl hâlâ Leyla'nın suçlu olduğuna inanmıyor.

Fadil ainda não acredita que Layla seja culpada.

Leyla'nın sorunları onlu yaşlarının ortasında başladı.

Os problemas de Leila começaram em meados de sua adolescência.

Sami, Leyla'nın telefonunu ve arabasını aldı.

Sami levou o telefone e o carro de Leila.

Sami, Leyla'nın telefonunu ve arabasını çaldı.

Sami roubou o telefone e o carro de Leila.

Leyla'nın oraya varması otuz dakika sürdü.

Leila tinha trinta minutos para chegar lá.

Sami, Leyla'nın bilgisayarına casus yazılım yükledi.

Sami instalou um spyware no computador de Layla.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

Sami nunca soube que Layla era muçulmana.

Fadıl ve Leyla'nın yasadışı bir ilişkisi vardı.

Fadil e Layla têm um caso ilícito.

Fadıl her zaman Leyla'nın etrafında olmak istedi.

Fadil queria estar sempre perto de Layla.

Fadıl, Leyla'nın nereden gitmiş olduğunun farkında değildi.

Fadil não sabia aonde Layla tinha ido.

Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.

Fadil estava se esforçando para compartilhar as paixões de Layla.

Sami'nin cesedi Leyla'nın çiftliğindeki bir gölette bulundu.

O corpo de Sami foi encontrado em uma lagoa na fazenda de Layla.

Leyla'nın neler olduğu hakkında hiçbir düşüncesi yoktu.

Layla não tinha ideia do que estava acontecendo.

Leyla'nın, hakkında dürüst olmadığı çok şey vardı.

- Havia muitas coisas a respeito das quais Leila não era honesta.
- Havia um monte de coisas sobre as quais Laila não era honesta.

Sami Leyla'nın katlinden yanlış yere hüküm giymişti.

Sami foi injustamente condenado pelo assassinato de Leila.

Sami, Leyla'nın kapısının açık olduğunu fark etti.

Sami percebeu que o portão de Layla estava entreaberto.

Sami, Leyla'nın kendini antifriz ile öldürdüğünü söyledi.

Sami disse que Layla se matou com anticongelante.

Fadıl ve Leyla'nın sorunları geri dönülmez noktaya ulaştı.

- Os problemas de Fadil e Layla chegaram a um ponto de sem-retorno.
- Os problemas de Fadıl e Layla chegaram ao ponto de se tornar insolúveis.

Fadıl ve Leyla'nın çok yoğun bir ilişkisi vardı.

- Fadil e Layla tiveram um relacionamento muito intenso.
- O Fadil e a Layla tinham uma relação muito intensa.

Fadıl, Leyla'nın evinden altın figürinler ve sikkeler çaldı.

Fadil roubou algumas estatuetas e moedas de ouro da casa de Layla.

Fadıl, Leyla'nın artık onu öldürmek istemediğine ikna olmuştu.

Fadil estava convencido de que Layla não queria mais matá-lo.

Hiç kimse Leyla'nın tam olarak nerede olduğunu bilmiyor.

Ninguém sabe exatamente onde Leila está.

Leyla'nın bekareti onun sahip olduğu en önemli şeylerden biriydi.

A virgindade de Layla era uma das coisas mais importantes que ela possuía.

Fadıl, Leyla'nın parasını bir ev satın almak için kullandı.

Fadil usou o dinheiro de Layla para comprar uma casa.

Fadıl, onunla daha fazla vakit geçirmek için Leyla'nın evine gitti.

Fadil foi para a casa de Layla a fim de passar mais tempo com ela.

- Fadıl onun bekaretini aldıktan sonra Leyla'yı terk etti.
- Fazıl, Leyla'nın ırzına geçtikten sonra onu terk etti.
- Fadıl, Leyla'nın bekâretini bozup onu terk etti.

Fadil abandonou Layla depois de tirar-lhe a virgindade.

- Fadıl, Leyla'nın hayatta olup olmadığını bilmiyordu.
- Fadil , Layla hayatta mı deil mi bilmiyordu

Fadil não sabia se a Layla estava viva ou morta.