Translation of "önünde" in Finnish

0.007 sec.

Examples of using "önünde" in a sentence and their finnish translations:

- O, kapının önünde.
- O kapının önünde.

Hän on oven edessä.

Önünde ne var?

Mitä on edessäsi?

Tiyatronun önünde buluşalım.

Nähdään teatterin edessä.

Herkesin önünde konuşmaktan hoşlanmam.

En pidä julkisesti puhumisesta.

Herkesin önünde konuşmayı sevmez.

Hän ei pidä puhumisesta yleisölle.

Seni okulun önünde bekleyeceğim.

Odotan sinua koulun edessä.

O, kapının önünde duruyor.

Hän seisoo oven edessä.

O, arabanın önünde yürüyordu.

- Hän käveli auton edellä.
- Hän käveli auton edessä.

Birisi kapının önünde duruyor.

Joku seisoo portin edessä.

Gerçekleri göz önünde bulundurun.

Mietipä faktoja.

Tom mikrofonun önünde durdu.

- Tom seisoi mikrofonin edessä.
- Tom seisoi mikrofonia vasten.

Fakat koronun önünde değil.

- Mutta ei kuoron edessä.
- Mutta ei sen kuoron edessä.

Hukuk önünde herkes eşittir.

Lain mukaan kaikki ovat tasavertaisia.

Herkesin önünde beni öptü.

- Hän suuteli minua kaikkien edessä.
- Hän pussasi minua kaikkien edessä.

- Mary, Tom'u herkesin önünde aşağıladı.
- Mary Tom'u herkesin önünde küçük düşürdü.

Mari nöyryytti Tomia kaikkien edessä.

- Tom, Mary'yi herkesin önünde aşağıladı.
- Tom, Mary'yi herkesin önünde küçük düşürdü.

Tomi nöyryytti Maria kaikkien edessä.

İki ilmek, biri diğerinin önünde.

Kaksi silmukkaa. Yksi toisen eteen.

İstasyonun önünde bir banka vardır.

Aseman edessä on pankki.

Binanın önünde bir araba var.

Rakennuksen edessä on auto.

Tom topluluk önünde konuşmayı sevmez.

- Tom ei tykkää puhua julkisesti.
- Tom ei pidä julkisesti puhumisesta.

Evimin önünde bir göl var.

Taloni edessä on järvi.

O onu personelin önünde yaptı.

Hän teki sen henkilökunnan edessä.

Onun önünde onun hakkında konuşma.

Älä puhu siitä asiasta hänen edessään.

İstasyonun önünde bir çeşme var.

Aseman edessä on suihkulähde.

Kedi şöminenin önünde kıvrılmış yatıyordu.

Kissa nukahti tulisijan eteen kerälle käpertyneenä.

Garın önünde fıskiyeli çeşme var.

Aseman edessä on suihkulähde.

Tom onu göz önünde bulundurdu.

Tom harkitsi sitä.

Tom herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

- Tom on tottunut puhumaan yleisön edessä.
- Tom on tottunut puhumaan julkisesti.

Evin önünde bir çam duruyor.

- Mänty seisoo hänen talonsa edessä.
- Honka seisoo hänen talonsa edessä.
- Petäjä seisoo hänen talonsa edessä.

Kilisenin önünde bir araba var.

Kirkon edessä on auto.

Herkesin önünde bana gülünmesine katlanamam.

En voi sietää, että minulle nauretaan julkisesti.

Bebek arabası dükkanın önünde duruyor.

Kaupan eteen on jätetty lastenvaunut.

- Önünde şapka çıkarıyorum.
- Sana şapka çıkarıyorum.

Nostan hattua.

Alışveriş merkezinin önünde bir kitapçı var.

- Sen tavaratalon edessä on kirjakauppa.
- Tavaratalon edessä on kirjakauppa.

Onun önünde büyük bir gelecek uzanıyor.

Hänellä on edessään mahtava tulevaisuus.

O, herkesin önünde konuşmaktan nefret eder.

Hän inhoaa puhua julkisesti.

Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.

En ole tottunut puhumaan julkisesti.

O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.

- Hän viettää iltansa läppärinsä edessä.
- Hän viettää iltansa läppärinsä ääressä.

Konuyu ciddi olarak göz önünde bulundurmadım.

En miettinyt sitä ongelmaa tosissani.

2.30'da ana kapının önünde buluşalım.

Tavataan pääportilla puoli kolmelta.

Siyah bir SUV otelin önünde durdu.

Musta katumaasturi pysähtyi hotellin eteen.

Biz istasyonun önünde bir otelde kaldık.

- Asuimme aseman edessä olevassa hotellissa.
- Me yövyimme eräässä hotellissa aseman edessä.

Bilgisayarının önünde çok fazla zaman harcıyorsun.

Vietät liikaa aikaa tietokoneella.

Bilgisayarımın önünde çok fazla zaman harcıyorum.

Vietän liikaa aikaa tietokoneella.

Belediye Binası önünde fırıncı fiyatlarını artırdı.

Kaupungintalon edustan leipuri nosti hintojaan.

Tom misafir odası kapısının önünde duruyordu.

Tom seisoi vierashuoneen oven edessä.

Tom bilgisayarın önünde yalnız yemek yer.

Tom syö yksin tietokoneensa äärellä.

Evimin önünde bir kiraz ağacı var.

Taloni edessä on kirsikkapuu.

- Evimin hemen önünde bir otobüs durağı var.
- Evimin tam önünde bir otobüs durağı var.

Aivan taloni edessä on bussipysäkki.

Stilini göz önünde bulundurursak deneme yazın harika.

Ainekirjoituksesi on ihailtava tyylin suhteen.

Bu otobüs durağının önünde bir restoran vardı.

Tämän bussipysäkin edessä oli aikoinaan ravintola.

Birçok insanın önünde konuşmanız gerekiyorsa sinirleniyor musunuz?

Jännittääkö sinua ihmisten edessä puhuminen.

- Ben diğerlerinin önünde geldim.
- Diğerlerinden önce vardım.

- Saavuin ennen muita.
- Minä saavuin ennen muita.

O, pijamasının içinde dizüstü bilgisayarının önünde oturdu.

Hän istui kannettavansa edessä yöpuvussaan.

Tom'un önünde uzun bir sürücü kuyruğu var.

Tomilla on pitkä ajo edessään.

Eskiden evimin önünde büyük bir çam ağacı vardı.

- Minun taloni edessä oli aiemmin suuri mänty.
- Minun taloni edessä oli aiemmin suuri honka.
- Minun taloni edessä oli aiemmin suuri petäjä.

- Önünde sonunda pişman olacaktır.
- Eninde sonunda pişman olacak.

Hän tulee katumaan sitä ennemmin tai myöhemmin.

Tanımadığım bir adam evimin önünde ileri geri yürüyordu.

Mies, jota en tuntenut, käveli edes takaisin taloni edustalla.

- Suçlu önünde sonunda yakalanır.
- Suç işlersen bedelini ödersin.

Rikos ei kannata.

Kedi, fare deliğinin önünde on dakikayı aşkın bekledi.

Kissa odotti hiirenkolon vieressä yli kymmenen minuuttia.

Tom Mary'den onu kütüphanenin önünde beklemesini rica etti.

Tom pyysi Maria odottamaan häntä kirjaston edessä.

Tom Mary'ye onu kütüphanenin önünde beklemesini rica etti.

Tom pyysi Maria odottamaan häntä kirjaston edessä.

Tom, evinin önünde küçük bir şeftali ağacı dikti.

Tom istutti pienen persikkapuun talonsa eteen.

Tom okulun önünde park etmiş otobüste oturan Mary'ye bakıyordu.

Tom tuijotti Marya, joka istui koulun eteen pysäköidyssä koulubussissa.

Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.

Maalaus esittää nuorta naista kampaamassa hiuksiaan peilin edessä.

Seyahat ve toplum önünde konuşma, Tom'un işinin ayrılmaz parçalarıdır.

Matkustaminen ja julkinen esiintyminen ovat olennaisia osia Tomin työtä.

Genç bir kadın çeşmenin önünde şarkı söyleyip gitar çalıyordu.

Nuori nainen lauloi ja soitti kitaraa suihkulähteen edessä.

Dün gece sen ve Tom evin önünde öpüşüyor muydunuz?

Suutelitko sinä Tomin kanssa eilen illalla talon edustalla?

Tom, Mary'nin ne sıklıkta bandonun önünde yürüdüğünü merak etti.

Tom kummasteli miten usein Mari harjoitteli keilojen pyöritystä.

Önünde sonunda sizi insanlara götürür. Pekâlâ, şimdi buna yakın duralım.

Se johtaa lopulta ihmisten luo. Pysytellään sen lähellä.

Çeşmenin önünde gitarıyla kendine eşlik eden genç bir kadın vardı.

Suihkulähteen edessä oli nuori nainen, joka säesti lauluaan kitaralla.

Tom'un böylesine büyük bir izleyicinin önünde konuşma hakkında hiç endişesi yoktu.

Tomilla ei ollut mitään epäilyksiä niin ison yleisön edessä puhumisesta.

Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.

Jonain päivänä elämäsi vilisee silmissäsi. Pidä huoli siitä, että se on katselun arvoinen.

Tom restoranda herkesin önünde dizlerinin üzerine çöktü, cebinden bir elmas yüzük çıkardı ve herkes alkışlarken Mary'ye evlenme teklif etti.

Tom polvistui ravintolassa kaikkien nähden, otti timanttisormuksen esiin taskustaan ja kosi Maria kaikkien läsnäolevien aploodeeratessa.