Translation of "önünde" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "önünde" in a sentence and their chinese translations:

Önünde ne var?

在你面前是什麼東西?

Kraliçenin önünde eğildi.

他向皇后鞠了躬。

Aynanın önünde durdu.

她站在镜子前。

Hukuk önünde sorumluyuz.

我们在法律面前要负责。

Tiyatronun önünde buluşalım.

讓我們在戲院前面碰面。

Dükkan tam istasyonun önünde.

那家店正对着车站。

Herkesin önünde ona gülündü.

他在众人面前被嘲笑。

Okulun önünde seni bekleyeceğim.

我在學校前面等你。

Biz okulun önünde buluştuk.

我們在學校前面見面了。

Hukuk önünde herkes eşittir.

法律面前人人平等。

Tom aynanın önünde uyguladı.

湯姆在鏡前練習。

- Radyo istasyonunun önünde senin için bekleyeceğim.
- Seni radyo istasyonunu önünde bekleyeceğim.

我會在電台前等你。

- Bahçe, evin önündedir.
- Bahçe evin önünde.
- Evin önünde bir bahçe var.

花园在房子对面。

Evin önünde bir bahçe vardır.

我们的房子前有一个园。

İstasyonun önünde bir banka vardır.

车站前有个银行。

İstasyonun önünde bir postane vardır.

车站前面有个邮局。

Hiç kimse onun önünde koşmadı.

没有人跑在他前面。

Yasalar önünde bütün insanlar eşittir.

法律之前人人平等。

O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

他習慣在公眾場合說話。

Senin önünde, Tiananmen Meydanını görebilirsin.

前边儿是天安门。

Her şey kanun önünde eşittir.

法律面前人人平等。

Kadın büyük bir kayanın önünde.

女人在大石头前。

Arabasını binanın önünde park etti.

他把车停在大楼前。

Bu araba bankanın önünde durdu.

这辆车停在银行前。

Tom deponun önünde Mary'yi bekledi.

湯姆在倉庫前等瑪麗。

Evimin önünde bir kitabevi var.

我家前面有一間書店。

Kaza tam gözümüzün önünde oldu.

这场事故发生在我们的眼皮子底下。

Yakında herkesin önünde konuşmaya alışacaksın.

你很快就会习惯在大庭广众说话了。

Onların dinlerini göz önünde bulundurmalısın.

你應該考慮他們的宗教。

Herkesin önünde şarkı söylemekten hoşlanmam.

我不喜歡在公共場合唱歌。

Tom herkesin önünde Mary'yi eleştirdi.

汤姆在所有人面前批评了玛丽。

- Evimin önünde ufak bir bahçe var.
- Evimin önünde küçük bir bahçe var.

我家前面有个小庭院。

- Dükkanın önünde uzun bir kuyruk oluştu.
- Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.

店前排起了长龙。

Alışveriş merkezinin önünde bir kitapçı var.

在百货商店前有个书店。

Parlak bir gelecek onun önünde uzanıyor.

大好的前途摆在他面前。

Patronunla herkesin önünde alay etmek kabalıktır.

在公開場合開你老闆的玩笑是無禮的。

Tom herkesin önünde nasıl davranacağını bilir.

汤姆知道在公众场合怎么样自处。

Politikacı olaydan sonra herkesin önünde görünmedi.

發生了那件事以後,那位政治家一直沒有公開露面。

Tom insanların çocukların önünde küfretmelerini sevmiyor.

汤姆不喜欢人们在他孩子面前讲坏话。

Bir genç adam kapının önünde şarkı söylüyor.

有位年轻人在门前唱歌.

Kütüphanenin önünde beni bekleyen bir arkadaşım var.

在圖書館前有朋友在等我。

Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

观众面前唱歌让我们大家都感到尴尬。

Eyfel Kulesi'nin önünde bir düğün resmi istediler.

他們想在艾菲爾鐵塔前面拍張結婚照。

Kütüphanenin önünde büyüyen bir sürü ağaç var.

图书馆前种着许多树。

İstasyonun önünde kalabalıktaki birinin benim adımı seslendiğini duydum.

我聽到車站外的人群中有人在叫我的名字。

Göz önünde bulundurmak zorunda olduğun ilk şey zamandır.

你应该考虑的第一件事是时间。

- Önünde sonunda pişman olacaktır.
- Eninde sonunda pişman olacak.

他遲早會後悔。

Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Şibuya İstasyonu önünde duruyor.

忠犬八公的雕像伫立在涩谷站前。

Gao Dao genellikle gerçekten tatlı ama o, kız arkadaşının önünde tamamen abayı yakmış görünüyor.

高岛平时虽然一副很帅气的样子,但是在他女友面前却是一副神魂颠倒的样子。