Translation of "Takdir" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Takdir" in a sentence and their polish translations:

Bunu takdir ediyorum.

Doceniam to.

Onu takdir ediyoruz.

Doceniamy to.

Nezaketiniz takdir edilmektedir.

Twoja uprzejmość jest doceniana.

Senin uyanıklığını takdir ediyorum.

Doceniam twoją czujność.

Senin kısıtlamanı takdir ediyorum.

Doceniam twoją powściągliwość.

Dün yaptığını takdir ediyorum.

Doceniam to co zrobiłeś wczoraj.

Desteğini gerçekten takdir ediyorum.

Naprawdę doceniam twoje wsparcie.

Umarım bunu takdir ederler.

Mam nadzieję, że to docenią.

Bunu takdir edeceğinizi biliyorum.

Wiem, że to docenisz.

Sanırım onu takdir edeceksin.

Myślę, że to docenisz.

Bende gösterdiğin güveni takdir ediyorum.

Doceniam zaufanie, jakie mi okazałeś.

Teşekkürler Tom, bunu takdir ediyorum.

Dzięki, Tom, doceniam to.

Tom Mary'nin yaptığını takdir etmiyor.

Tom nie pochwala tego, co zrobiła Mary.

Tom Mary'nin desteğini takdir etti.

Tom docenił wsparcie Mary.

Tom Mary'nin önerisini takdir etti.

Tom docenił propozycję Mary.

Tom Mary'nin nezaketini takdir etti.

Tom docenił uprzejmość Mary.

Tom Mary'nin dürüstlüğünü takdir etti.

Tom doceniał uczciwość Mary.

Tom Mary'nin yardımını takdir etti.

Tom doceniał pomoc Mary.

Tom'un benim için yaptığını takdir ediyorum.

Doceniam to, co Tom dla mnie zrobił.

Senin için yaptıklarımızı takdir etmiş gibi görünmüyorsun.

Nie wydajesz się doceniać tego, co dla ciebie zrobiliśmy.

Sizin yardımınızı ne kadar takdir ettiğimi anlatamam.

Trudno mi wyrazić, jak ci jestem wdzięczny za pomoc.

Gezegenimizin ne kadar özel olduğunu takdir etmeyi öğrenirsek

Jeżeli nauczymy się doceniać to, jak wyjątkowa jest nasza planeta,

- Bu projeye kattığın çabanın farkındayım ve bunu gerçekten takdir ediyorum.
- Bu proje için sarf ettiğin çabanın farkındayım ve bunu takdir ediyorum.

Wiem, ile trudu włożył pan w ten projekt i szczerze to doceniam.

Tom Mary'nin onun için yapmış olduğu her şeyi takdir ediyor.

Tom docenia wszystko, co Mary dla niego zrobiła.

O onun için her gün yemek pişirir fakat o takdir etmez.

Ona codziennie dla niego gotuje, ale on tego nie docenia.