Translation of "Çin" in Polish

0.007 sec.

Examples of using "Çin" in a sentence and their polish translations:

- Çin mutfağını severim.
- Çin yemeğini severim.
- Ben Çin yemeğini severim.

Lubię chińską kuchnię.

Gelenek Çin kökenlidir.

Ten zwyczaj narodził się w Chinach.

Çin, Japonya'dan daha büyüktür.

Chiny są większe od Japonii.

Çin yemeği sipariş ettik.

Zamówiliśmy chińskie jedzenie.

Çin mutfağını sever misin?

Lubisz chińską kuchnię?

Biz Çin yemeği ısmarladık.

Zamówiliśmy chińszczyznę.

Gerçekten Çin yemeğini severim.

Naprawdę lubię chińskie jedzenie.

Tom Çin yemeklerini sever.

- Tom lubi chińskie żarcie.
- Tom lubi chińską kuchnię.

Çin büyük bir ülkedir.

Chiny to olbrzymi kraj.

Çin, çok hızlı gelişiyor.

Chiny rozwijają się bardzo szybko.

Çin ve Hindistan'ı kim uyandırdı?

Kto obudził Chiny i Indie?

Çin, Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

Chiny dołączyły do Światowej Organizacji Handlu.

Çin Japonya'dan çok daha büyüktür.

Chiny są znacznie większe niż Japonia.

Hayır, Çin mutfağı en iyisidir.

Nie, kuchnia chińska jest najlepsza.

Xueyou bir Çin haritası tutuyor.

Xueyou trzyma mapę Chin.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

Chiny są bogate w surowce naturalne.

Tom bir Çin edebiyatı profesörüdür.

Tom jest profesorem literatury chińskiej.

Sen kesinlikle Çin yemeklerini seviyorsun.

Ty z pewnością lubisz chińskie potrawy.

Çin merkezli şirketlerin devreye girebileceği yönünde.

po prostu wkroczą firmy z Chin.

Çin ve Vietnam'ın komünist toplumları da

Głównym powodem, dla którego tak wiele azjatyckich gospodarek,

Bunun yaşandığı tek yer Çin değil.

Chiny to nie jedyny kraj, w którym to się dzieje.

İşte bu noktada Çin devreye giriyor.

Tutaj na arenę wkraczają Chiny.

Ve son olarak Çin pazara devasa.

Na koniec: chiński rynek jest gigantyczny.

Çin de uygulama çağına öncülük ettiği

a Chiny epoki wdrożenia,

Örneğin burada Çin ve ABD arasındaki

Mamy tu Chiny i USA.

Çin ve Nijerya'daki iki evi karşılaştıralım.

Porównajmy domy w Chinach i Nigerii.

Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.

Napisał dużo książek o Chinach.

1970'lerde Çin çok kötü durumdaydı.

W latach 70' Chiny rozpadały się

Dahası, Çin halkı şekerleme yapmayı sever.

Ponadto, Chińczycy kochają drzemki.

Tom Mary'ye Çin yemeğini sevip sevmediğini sordu.

Tom spytał Mary, czy lubi chińskie jedzenie.

Sanırım bu Boston'da en iyi Çin restoranı.

Myślę, że to najlepsza chińska restauracja w Bostonie.

- Çin yemeği yediğimden beri uzun zaman oldu.
- Çin yemeği yediğimden bu yana uzun bir zaman geçti.

Już od dawna nie jadłem chińskiego jedzenia.

Tom'un Çin yemeklerini ne kadar çok sevdiğini biliyorsun.

Wiesz, jak bardzo Tom uwielbia chińskie jedzenie.

Her gün Çin yemeği yememin bir sakıncası olduğunu sanmıyorum.

Nie przeszkadzałaby mi codziennie kuchnia chińska.

Çin ve Hindistan'ın ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde

z jaką szybkością i jaką mocą

Bir Çin şirketi New York'taki en ünlü otellerden birini satın aldı.

Chińska firma kupiła jeden z najbardziej znanych hoteli w Nowym Jorku.

Çin halkının bir alfabesi yok. Onlar her kelime için farklı bir sembole sahipler.

Chinczycy nie mają alfabetu. Oni mają inny znak na każde słowo.

Son bir ay içinde Çin,Fransız,İtalyan,Yunan,Macar ve Meksika yemeklerini yedim.

W ciągu ostatniego miesiąca próbowałem kuchni chińskiej, francuskiej, włoskiej, greckiej, węgierskiej i meksykańskiej.

Asya orman kırkayağı zararlı olabilir, ama hepten kötü değildir. Zehri, Çin tıbbında nöbetleri ve cilt yaralarını iyileştirmek için kullanılır.

Azjatycka stonoga leśna potrafi nie tylko zaszkodzić. Jadu używa się do leczenia ataków serca i wrzodów na skórze.