Translation of "Göz" in Korean

0.005 sec.

Examples of using "Göz" in a sentence and their korean translations:

Bir göz atalım.

그럼 저희가 한번 볼까요?

Göz açıp kapayana kadar,

눈 깜빡할 사이에

Hadi, bir göz atalım!

가시죠, 어디 봅시다!

Hadi bir göz atalım.

한 번 보시죠.

Göz kamaştırıcı bir yaşam.

화려한 삶.

Göz yaşartıcı gaz bombası nedeniyle

수화기 너머 사람들이 비명을 지르고 우는 소리가 들렸습니다.

Yere bakıp göz kontağı kurmazken

눈을 내리깔고 저를 괴롭히던 두 명과 눈을 마주치지 않으려 노력했습니다.

Aralarındaki bağlantı genellikle göz ardı ediliyor

이 둘 사이의 관계는 흔히 간과되지만

En soldaki yaya bir göz atın.

가장 왼쪽에 있는 선을 보시죠.

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

‎함께하면, 위협적인 무리가 되죠

Söylenen şeyleri nasıl göz ardı edebildin?

그의 발언을 듣고도 어떻게 묵과할 수 있었죠?

İsmini göz alıcı bir saldırganlık gösterisinden alıyor.

녀석은 화려한 공격성으로도 이름을 얻었습니다

Bu harika, göz kamaştıran canlılara bir bakın.

이 아름답고 멋진 생물들을 보세요.

Sınırlarını öğrenin, kalbinizin güncesine bir göz atın.

그 감정을 자세히 관찰하고, 여러분의 마음을 나타내는 일지로 활용하는 겁니다.

Minik yaratıklardan oluşan göz alıcı bir yelpaze.

‎어마어마한 군집을 이룬 ‎작은 생물들입니다

Aynı zamanda, bu konuşmaları kasıtlı göz ardı etme

또한 이러한 대화를 의도적으로 피한다면

Yumurtalara sifonuyla oksijen veriyor, onlara göz kulak oluyordu.

‎사이펀으로 산소를 공급하며 ‎암컷이 알을 보살피고 있었어요

Onlarla kan, ter ve göz yaşları içinde çalıştılar.

그들과 함께 혼신의 힘을 다해 함께 일했습니다.

Göz önünde bulundurulması gereken başka bir şey daha var.

그래서 여기 우리가 생각해 봐야 할 것들이 있습니다.

Dikenlerle süslenmiş ve göz alıcı bir ışık yayan kalp

가시로 장식되고 천상의 빛을 발하며

Peki onlardan biriyle göz göze gelecek olursanız ne olacak?

직접 마주하게 된다면 어떤 방법을 쓸 건가요?

Acaba buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

확인해볼 만할지 모르겠네요 가시죠, 어디 봅시다!

...gece yaşayan en yakın kuzenlerimizin dünyasına bir göz atabilir.

‎우리와 가장 가까운 야행성 친척의 ‎세상을 들여다볼 수 있습니다

Acaba gidip buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

확인해볼 만할지 모르겠네요 가시죠, 어디 봅시다!

Arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu

뒤돌아보니 아래로 두 개의 초록색 눈이 보이더군요

Ve gelecek için iyi olan icatları göz ardı etmek çok kolay.

매우 쉬운 일이죠.

Göz yaşartıcı gaz insanların kaçmasına ve kırılmasına neden olur pencereleri gizlemek ve yardım almak için.

최루가스를 맞은 사람들은 숨거나 도움을 청하기 위해 도망가다 창문을 깨기도 하고요.

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

잔잔한 산들바람에 나뭇잎이 살랑이고 반짝이는 햇살이 그 사이로 비칩니다.