Translation of "Oynamaya" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Oynamaya" in a sentence and their japanese translations:

İskambil oynamaya ne dersin?

トランプをするのはどうですか。

Tenis oynamaya ne dersin?

- テニスをしませんか。
- テニスやりませんか。

Beyzbol oynamaya ne dersin?

野球をやってはどうですか。

Japon satrancı oynamaya düşkünüm.

私は将棋をすることが好きだ。

O tenis oynamaya düşkündür.

彼女はテニスをするのが好きです。

Çocuklar parkta oynamaya gittiler.

子供たちは公園に遊びに行った。

O, tenis oynamaya düşkün.

彼はテニスをするのが好きだ。

Neden dışarıda oynamaya gitmiyorsun?

外で遊んできたら?

Tenis oynamaya son verelim.

テニスをするのはよしましょう。

Tenis oynamaya düşkün değil misin?

テニスは好きでないのですか。

Yıllar önce golf oynamaya başladım.

私は数年前にゴルフを始めた。

Benimle tenis oynamaya ne dersin?

私とテニスをしませんか。

Yarın golf oynamaya ne dersin?

明日ゴルフをしたらどうですか。

Az önce tenis oynamaya başladım.

- 私は、テニスを始めたばかりです。
- テニスは始めたばかりなんだよ。

Ne zaman golf oynamaya başladın?

いつゴルフを始めたのですか。

Golf oynamaya ne zaman başladın?

いつゴルフを始めましたか?

Satranç oynamaya gelince, o hepsinden iyidir.

チェスをすることに関しては、彼に並ぶものはいません。

O, çocukları sokakta oynamaya karşı uyardı.

彼は子供達に通りで遊ばないように注意した。

Gelecek Cumartesi tenis oynamaya ne dersin.

今度の土曜日、テニスをしませんか。

İnsanlar futbol oynamaya bile teşvik edildi.

人々はフットボールをするように奨励さえされたのです。

Bu gece satranç oynamaya ne dersin?

今晩チェスをしてはどうですか。

Bana oyun oynamaya çalışmanızın faydası yok.

私をだまそうとしても無駄ですよ。

Dışarıda oynamaya git. Güzel bir gün.

いい天気だから外で遊んできなさい。

Dört yıl sonra, Çirkin Betty'yi oynamaya başlayınca,

それから4年後に 『アグリーベティ』の役を得た時も

Hava açıldığında çocuklar tekrar beyzbol oynamaya başladı.

- 雨が上がったので、子供達はまた野球をやり始めた。
- 雨が上がると、子供たちは野球を再開した。

Bu öğleden sonra golf oynamaya ne dersin?

今日の午後ゴルフをしましょうか。

Bu öğleden sonra tenis oynamaya ne dersin?

今日の午後テニスをするのはどうですか。

O, çocukları caddede oyun oynamaya karşı uyardı.

彼女は子供達に通りで遊ばないように注意した。

Selam, Fred. Perşembe günü badminton oynamaya ne dersin?

やあ、フレッド。木曜日にバドミントンはどう。

Ee, Fred. Perşembe günü futbol oynamaya ne dersin?

やあ、フレッド。木曜日にバドミントンはどう。

Hava güzel olduğuna göre, hadi dışarı oynamaya gidin.

いい天気だから外で遊んできなさい。

Bilim insanları haksız olmayı sevmezler ama yapboz oynamaya bayılırlar

科学者は 間違うことではなく 難問に挑むことを好むものです

O eve gelir gelmez bir bilgisayar oyunu oynamaya başladı.

家へ着くとすぐに彼はコンピューターゲームをはじめた。

Aynı anda iki rolü oynamaya çalıştı ve başarısız oldu.

二足のわらじをはこうとして失敗した。

Mary ve ben evliyken Tom ve Alice ile bowling oynamaya giderdik.

メアリーと夫婦だった頃、二人してトムやアリスと一緒にボーリングによく行ったっけ。

- Tüm gün beraber oynamaya bayılırlardı.
- Tüm gün birlikte oynayarak zaman geçirmeyi severlerdi.

彼らは大好きで、いつも一緒に遊んですごした。

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.

酸素が少なくなってくると 頭がいたずらしてくる