Translation of "Mesele" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Mesele" in a sentence and their japanese translations:

Mesele şu:

その理由はこうです

Mesele derinlemesine tartışıldı.

質問が詳細に討議された。

Mesele şimdi inceleniyor.

その件は検討中だ。

Mesele beni ilgilendirmiyor.

そのことは、私には関係ありません。

Mesele gerçekten zorluyor.

事態はかなり切迫している。

İşte mesele burada ilginçleşiyor.

‎さらに興味が増した

- Sorun çözüldü.
- Mesele halloldu.

もう済んだことだ。

Mesele paranın nasıl toplanacağı.

問題はいかにして資金を集めるかである。

Buluşalım ve mesele hakkında konuşalım.

集まってそのことを相談しよう。

Mesele yarına kadar bekleyebilir mi?

その用件は明日まで待てますか。

Mesele benim için çok önemli.

その問題は私にはとても重要である。

Mesele hakkında bir şey söylemedim.

そのことは一言も口には出さなかった。

Gerçek mesele hastalığın nasıl önleneceğidir.

本当の問題はどうやってその病気を予防するかである。

Onun, hakkında konuştuğu mesele önemlidir.

彼が話していることは重要です。

O, gülecek bir mesele değil.

笑い事じゃないよ。

Ben mesele ile ilgili değilim.

私はその事件には関係ない。

Onun mesele ile ilgilenmediği açıktı.

彼女があの事件と無関係であることはあきらかだ。

Bu tamamen farklı bir mesele.

それは全く別問題です。

Bu mesele gerçek bir sorundur.

- この問題はとても難しい。
- この問題は本当に手強い。

Bundan daha derin bir mesele var:

これは 深い問題もはらんでいて

Ama, mesele şu ki, South Dakota'da

でも 私はサウスダコタの高校に通う

Oradayım, çünkü bu teknik bir mesele.

特殊な技術が必要な領域ですから

Mesele bundan sonra ne yapmamız gerektiğidir.

次に何をしたらよいかが問題だ。

Mesele hakkında tartışmanın hiçbir anlamı yok.

その件について議論しても何の役にも立たない。

Benim mesele ile bir ilgim yok.

僕はその件と何も関係がない。

Bu son derece önemli bir mesele.

- これは最も重要な問題だ。
- これはこの上なく重要な事柄である。

Mesele hakkında bir şey bilmemen tuhaf.

あなたがそのことについて何も知らないのは変だ。

Zaten esas mesele de bu değil mi?

これこそが 問題の核心なのです

O mesele hakkında tartıştıklarında o, coşma eğilimindedir.

彼女はその問題を論じ始めると我を忘れてしまうことがある。

Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?

彼女はその事件に関係ないと思いますか。

Mesele şu ki şimdi pek param yok.

困ったことには今あまりお金がないんだ。

O mesele hakkında bir şey bilmemen tuhaf.

あなたがそのことについて何も知らないのは変だ。

Bu hiç de küçük bir mesele değil.

これは決して小さなことではない。

Bu mesele ile hemen ilgilenin, tamam mı?

この件を直ぐに調べてくれ。

Bu mesele hakkında sizinle tekrar temasa geçeceğim.

- このことに関してまた君に電話するよ。
- この件についてまた連絡します。

Gerçeği söylemek gerekirse, mesele hakkında bir şey bilmiyorum.

実はその問題について何も知りません。

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

- 彼らは彼が面倒を起こすために教室にいると責めた。
- 彼のせいでクラスにトラブルが起きるのだと、彼らは彼に言い掛かりをつけた。

Bu çok önemli bir mesele olarak dikkate alınır.

- これは大事な事柄だと考えられている。
- これは重大な事柄だと考えられている。

Bu mesele er ya da geç ele alınmalıdır.

この問題は遅かれ早かれ片づけねばならない。

- Bu acil bir mesele.
- Bu acil bir konu.

これは急を要する問題だ。

- Bu başka bir olay.
- O başka bir mesele.

それは別問題だ。

Bazı insanlar tüm bunların sıradan bir mesele olduğunu düşünüyor.

こういったことを全て 些細なことだと感じる人もいます

Aslında o, mesele ile ilgili çok az şey biliyor.

実のところ、彼はその件についてほとんど知らない。

John ve Mary'nin o önemli mesele hakkında farklı fikirleri vardı.

ジョンとメアリーはその重要な問題について意見が違った。

- Olmak ya da olmamak, soru budur.
- Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.

生きるか死ぬか、それが問題だ。

Tom mesele hakkında her şeyi unutmuş gibi görünebilir fakat hâlâ gerçekten onun hakkında kendini harap ediyor.

トムはその件のことはすっかり忘れたように見えるかもしれないが、心の奥底ではまだ深く傷ついている。

Her şeyi denemeye değer diyerek onu da bir deneyeyim dedim. Fakat, böyle bir programın üstesinden gelmek benim boyumu aşan bir mesele çıktı.

物は試しにやってはみたけれど、このプログラムつくり、僕が太刀打ちできるような簡単なものじゃなかったね。