Translation of "Bekleyebilir" in English

0.007 sec.

Examples of using "Bekleyebilir" in a sentence and their english translations:

- Dışarıda bekleyebilir misin?
- Dışarıda bekleyebilir miyiz?
- Dışarıda bekleyebilir misiniz?

Could you wait outside?

İş bekleyebilir.

The work can wait.

Bekleyebilir misin?

Can you wait?

O bekleyebilir.

That can wait.

Bekleyebilir miydik?

Could we have waited?

Çamaşır bekleyebilir.

The laundry can wait.

Tom bekleyebilir.

Tom might wait.

O bekleyebilir mi?

- Can it wait?
- Can this wait?

Burada bekleyebilir misin?

Can you wait right here?

İşbirliğini bekleyebilir miyiz?

Can we expect your cooperation?

Tom lobide bekleyebilir.

Tom can wait in the lobby.

Bu bekleyebilir mi?

Can this wait?

Dışarıda bekleyebilir misin?

Can you wait outside?

Tom burada bekleyebilir.

Tom can wait here.

O muhtemelen bekleyebilir.

That can probably wait.

Bazı faturalar bekleyebilir.

Some bills can wait.

Burada bekleyebilir miyim?

Can I wait here?

Yaz tatilini güçlükle bekleyebilir.

She can hardly wait for the summer vacation.

Bir saniye bekleyebilir misin?

- Can you hold on a sec?
- Can you hold on a second?

Bir an bekleyebilir misin?

Can you hold on a moment?

Bu biraz bekleyebilir mi?

Can it wait a little bit?

Bie saniye bekleyebilir misin?

Can you hold on for a second?

Bizi lobide bekleyebilir misin?

Can you wait for us in the lobby?

Birkaç hafta bekleyebilir misin?

Can you wait a few weeks?

Biraz daha bekleyebilir miyiz?

Could we wait a little longer?

Tom benim ofisimde bekleyebilir.

Tom can wait in my office.

Tom beni burada bekleyebilir.

Tom can wait for me here.

Tom'u burada bekleyebilir miyim?

Can I wait for Tom here?

Onları burada bekleyebilir miyiz?

Can we wait for them here?

Onları burada bekleyebilir miyim?

Can I wait for them here?

Onu burada bekleyebilir miyim?

Can I wait for him here?

Tom'u burada bekleyebilir miyiz?

Can we wait for Tom here?

On dakika bekleyebilir misin?

Can you wait ten minutes?

O yarına kadar bekleyebilir.

He can wait until tomorrow.

Umarım Tom bizi bekleyebilir.

- I hope that Tom can wait for us.
- I hope Tom can wait for us.

Bir dakika bekleyebilir misin?

Can you wait a moment?

Yarına kadar bekleyebilir misin?

Can you wait until tomorrow?

Bir süre bekleyebilir misin?

Can you wait a little while?

- İki dakikalığına beni bekleyebilir misin?
- İki dakikalığına beni bekleyebilir misiniz?

Can you wait two minutes for me?

Mesele yarına kadar bekleyebilir mi?

Can the matter wait till tomorrow?

Biraz daha uzun bekleyebilir miyiz?

Can we wait a little bit longer?

O kadar uzun bekleyebilir misin?

Can you wait that long?

Bu sabaha kadar bekleyebilir mi?

- Can this wait until morning?
- Can this wait till morning?

O daha sonraya kadar bekleyebilir.

That can wait until later.

Bu yarına kadar bekleyebilir mi?

- Can the matter wait till tomorrow?
- Can this wait until tomorrow?
- Can it wait until tomorrow?

Bir saat kadar bekleyebilir misin ?

Can you wait about an hour?

Pazartesi sonrasına kadar bekleyebilir misin?

Could you wait until after Monday?

Başka bir şey bekleyebilir miyiz?

Can we expect anything else?

Tom'dan onu yapmasını bekleyebilir miyiz?

Can we expect Tom to do that?

O birazcık yavaş, birazcık bekleyebilir misin?

It's a bit slow, can you wait for a bit?

Bu bir saat daha bekleyebilir mi?

Can it wait another hour?

Bu, gelecek haftaya kadar bekleyebilir mi?

Can this wait until next week?

Ben dönünceye kadar burada bekleyebilir misin?

Can you wait here until I get back?

Sadece biraz daha uzun bekleyebilir misin?

Can you wait just a little longer?

Siparişinizi almayı dört gözle bekleyebilir miyiz?

May we look forward to receiving your order?

Yarın öğleden sonra yardımını bekleyebilir miyim?

Can I count on your help tomorrow afternoon?

Lütfen sadece birkaç dakika bekleyebilir misin?

Could you please wait just couple of minutes?

En azından yarına kadar bekleyebilir misin?

Can you at least wait until tomorrow?

Lütfen, ben hazır olana kadar bekleyebilir miydiniz?

Could you please wait until I'm finished?

Tom şu anda biriyle konuşuyor. Bekleyebilir misin?

Tom is talking with someone right now. Can you wait?

Gerçekten Tom'un bizimle işbirliği yapmasını bekleyebilir miyiz?

Can we really expect Tom to cooperate with us?

Beni bekleyebilir ve masayı taşımama yardım edebilirdi.

She could have waited for me and helped me to carry the table.

- On dakika daha bekler misin?
- Bir on dakka daha bekleyebilir misin?
- Bir on dakika daha bekleyebilir misin?

Would you mind waiting another ten minutes?

Şu anda biraz meşgulüz. Bir dakika bekleyebilir misiniz?

We're a bit busy at the moment. Can you hang on a minute?

Bu öğleden sonra 2.30'a kadar bekleyebilir misin?

Can you wait until 2:30 this afternoon?

- Lütfen burada bekler misin?
- Burada bekleyebilir misiniz lütfen?

Could you please wait here?

- Burada bekleyebilir miyim?
- Burada beklememin bir sakıncası var mı?

- Would you mind if I wait here?
- Would you mind if we waited here?
- Do you mind if I wait here?

Tom gelecek ayın sonuna kadar bizden haber almayı bekleyebilir.

Tom can expect to hear from us by the end of the month.

- Biraz bekler misin?
- Bir süre bekleyebilir misin?
- Bir saniye bekler misin?

Would you mind waiting a few minutes?

Bizim için sadece bir dakika bekleyebilir misiniz lütfen? Sonra biz sizinle gideceğiz.

Could you please wait just a moment for us? Then we'll go with you.

- Lütfen bir dakika bekler misin?
- Birkaç dakika bekler misiniz?
- Biraz bekler misin?
- Birkaç dakika beklemenizin bir sakıncası var mı?
- Bir süre bekleyebilir misin?
- Bir saniye bekler misin?
- Biraz bekleyebilir misin?

- Would you please wait for a minute?
- Could you please wait a minute?
- Would you wait a second?
- Can you wait a little while?
- Can you wait a bit?
- Can you hang on a second?
- Could you hold on a second?
- Could you wait a moment?
- Can you wait a little?