Translation of "Kızı" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Kızı" in a sentence and their japanese translations:

Kızı tanıyorum.

私はその少女を知っています。

Kızı hareketlerinde hızlıdır.

彼の娘は動作がきびきびしている。

Kızı kurtaran Tom'du.

その女の子を救ったのはトムだ。

- Oğlu kadar kızı da ünlüydü.
- Kızı oğlu kadar ünlüydü.

彼の息子だけでなく娘も有名であった。

- Kızı için hep endişelenir.
- Kızı hakkında her zaman endişeleniyor.

- 彼はいつも娘のことを心配している。
- 彼は娘の心配ばかりしている。

10 yaşındaki kızı Abir'i,

登校中だった 彼の10歳の娘アビールを

Adam kızı bileğinden yakaladı.

その男は少女の手首をつかんだ。

Onun büyük kızı evlidir.

彼女の年上の方の娘は結婚している。

Geçen gün kızı gördüm.

先日私はその少女を見ました。

Bu kızı beğeniyor musunuz?

この女が好きですか。

Kızı dürüstlüğü için övdü.

彼はその少女の正直さを誉めた。

O kızı gerçekten seviyorum.

あの娘のことが本当に気に入っている。

Tenis oynayan kızı tanıyorum.

私はテニスをしている女の子を知っています。

Kek yapan kızı tanıyorum.

私はケーキを作っている少女を知っています。

Küçük kızı elinden tuttum.

私は、その幼い少女の手を取った。

Sen Tom'un kızı mısın?

トムの娘さんですか?

Onun kızı bir hemşiredir.

彼の娘は看護婦です。

Oradaki kızı tanıyor musun?

あそこにいる女の子って、知ってる?

Dün tanıştığım kızı seviyorum.

昨日会った女の子が大好きです。

Onun bir kızı vardı.

彼には娘が1人いました。

Onlar kızı bulmaya çalıştılar.

彼らはその少女を捜した。

Tom'un üç kızı vardır.

トムには3人の娘がいる。

- Onun bir piyanist olan bir kızı var.
- Piyanist bir kızı var.

彼女にはピアニストをしている娘がいる。

Ve patent yenilikçisi avukat kızı

特許を保有している科学者と

Yanında orta yaşlı kızı var

助手席には 中年になる娘さんが 座っています

Helen kızı hakkında çok endişeli.

ヘレンは娘のことをとても心配している。

Genç adam kızı boğulmaktan kurtardı.

その若者は少女を溺死から救った。

Uzun olan bir kızı var.

彼女には背の高い娘がいる。

Kızı minyon tipli olarak tanımladılar.

彼らはその少女は小柄だと言った。

O, kızı ile gurur duyuyordu.

彼は自分の娘を自慢していた。

Bu küçük kızı evlat edindi.

彼はその少女を養女にした。

Onun evli iki kızı var.

- 彼には娘がいて、2人とも結婚している。
- 彼には娘が2人いて、2人とも結婚している。

Sevimli olan bir kızı var.

彼には、かわいらしい娘がいる。

O kızı ile gurur duyabilir.

- 彼が娘を自慢するのはもっともだ。
- 彼が自分の娘を自慢するのももっともだ。
- 彼が自分の娘を自慢するのはもっともだ。
- 彼が自分の娘を誇りに思うのももっともだ。
- 彼が娘を自慢に思うのもわかる。

Polis, kızı öldüren adamı tutukladı.

警察は少女を殺害した男を逮捕した。

Bay Suzuki'nin üç kızı var.

鈴木さんには娘が3人いる。

Hayatı pahasına küçük kızı kurtardı.

- 彼は彼の命を犠牲にしてその少女を助けた。
- 彼は彼の命を犠牲にしてその少女を救助した。

O kızı daha önce gördüm.

- 私はあの少女と以前会ったことがある。
- 私は以前、あの女の子に会ったことがある。

Cadı zavallı küçük kızı lanetledi.

魔女は哀れな少女を呪った。

Kızı güzel bir kadın oldu.

彼の娘は美しい女になった。

O, küçük kızı evlatlık aldı.

彼らはその少女を養女にした。

Onun üç tane kızı var.

彼には3人の娘がいます。

Gel ve dışarıdaki kızı seyret.

来て彼女を送りだしてくれんか。

Kızı genç bir yazarla kaçtı.

彼女の娘は若い作家と駆け落ちしたよ。

Mary'nin kızı bir kazada öldü.

メアリーの娘は事故で亡くなった。

Onun kızı yemek pişirmede kötüdür.

- あの人の娘さんは料理が下手だ。
- 彼女の娘さん、料理が苦手なのよ。
- 彼女の娘、料理が下手なんだ。

Bir arkadaşım vardı, kızı doğduğu zaman

友人が言っていたのですが お嬢さんが生まれたときに

Onların sadece küçük bir kızı vardı.

たった一人の幼い娘しか彼らにはいなかった。

Kızı için yeni bir elbise yaptı.

- 彼女は娘のために新しい服を作ってやった。
- 彼女は娘のために新しいドレスを作ってやった。

Onun ilk kocasından bir kızı vardı.

彼女は最初の夫との間に1人の娘をもうけた。

Onun kızı birçok şiiri ezbere okuyabilir.

彼女の娘はたくさんの詩が暗誦できる。

Onun Mary adında bir kızı var.

彼女にはメアリーという名前の娘がいる。

O kızı bir yerde görmüş olabilirim.

私はどこかであの女の子に会ったかもしれない。

O güzel görünümlü kızı tanıyor musunuz?

あのきれいな女の子を知っていますか。

Tom her zaman kızı hakkında endişelenir.

トムは娘の心配ばかりしている。

Kızı işe alacağım çünkü Fransızca konuşabiliyor.

私はその少女を雇うつもりです。なぜならフランス語を話せるからです。

Arkadaşım kendi hayatı pahasına kızı kurtardı.

私の友人は、自分の命をかけてその少女を救った。

Bu müzik bana o kızı hatırlatır.

この曲を聞くと、ぼくはあの子を思い出す。

Pencerenin yanında duran kızı tanıyor musun?

窓のところに立っている少女を知っていますか。

Onun Mary adlı bir kızı var.

彼女にはメアリーという名前の娘がいる。

- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.

彼の娘は、どこへでも彼と一緒に行きたがる。

Kızı ağır biçimde cezalandırma; onun huyuna git.

その少女を厳しく罰しないで。もう少し大目に見てやって。

Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.

- その若者が女の子をちんぴらの連中から救った。
- その若い男性は、少女を不良の集団から助け出した。

O şarkı bana belirli bir kızı hatırlatıyor.

その歌を聞くとある少女を思い出す。

Onun bir doğumda iki güzel kızı oldu.

彼女は1度に2人のかわいい女の子を産んだ。

Onun kızı ve benim oğlum iyi arkadaşlar.

彼の娘と僕の息子は仲良しだ。

Onun çok sevimli olan bir kızı var.

彼には、とてもかわいらしい娘がいる。

Bir gün o kızı tekrar görmek istiyorum.

私はいつかまたその少女に会いたいです。

Onun bir oğlu ve iki kızı vardır.

- 彼女には男の子が1人と女の子が2人ある。
- 彼女には男の子1人と女の子が2人いる。

Orada bize el sallayan kızı tanıyor musun?

向こうで私たちに手を振っている女の子を知っていますか。

Tom kızı Boston'da yaşayan bir adam tanıyor.

トムさんはボストンに住んでいる娘の父を知っています。

Bu sefer kızı mümkün olduğunca dikkatli bir şekilde

そこで娘は出来る限り もの柔らかに注意します

Bir kızı boğulmaktan kurtardığı için ona ödül verildi.

彼は女の子がおぼれているのを助けたので謝礼を受けた。

Kızı doğduğunda, o yedi yıl boyunca Nagano'da yaşıyordu.

彼の娘が生まれた時、彼は長野に7年間住んでいた。

Onun ikisi de evli olan iki kızı vardır.

彼には娘が2人いて、2人とも結婚している。

Mary arkadaşının kızı için bir hediye satın aldı.

メアリーは友達の娘のためにプレゼントを買った。

- Onun iki kız çocuğu var.
- İki kızı var.

彼には2人の娘がいる。

- Nehirde yüzen kızı gördüm.
- Kızın nehirde yüzdüğünü gördüm.

私はその少女が川で泳いでいるのを見た。

Bu kızı destekleyin, koruyun, çünkü o bizden biri" demedi.

この子を応援しようよ 守ろうよ 私たちの仲間なんだから」だなんて

1800 yılında Lannes, 5 çocuğu olacağı bir Senatörün kızı

1800年、ランヌ は上院議員の娘である ルイーズ・アントワネット・ゲヘヌクと再婚し、

Küçük kızı kurtarmak için onun suya atlaması ne cesaret!

その女の子を救おうとして水に飛び込むとは、彼は何と勇敢なんだろう。

Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu

彼の妻は2人の娘と1人の息子を産んだ。

Onun üç kızı var; biri evli, ama diğerleri değil.

- 彼には娘が三人いる。ひとりは結婚しているが、残りは結婚していない。
- 彼には娘が3人いる。1人は結婚しているが、あと2人は結婚していない。

Bana tüm o emojileri gönderen o genç kızı görmeye gittim.

絵文字だらけのメールをくれた 10代の女の子に会うためです

Sadece onun oğlu değil fakat aynı zamanda kızı da ünlü.

彼の息子だけでなく娘も有名であった。

Her ay, kızı için gelirinden on bin yen tasarruf etti.

彼は娘の名義で毎月収入から1万円貯蓄した。

- Daha önce o kızla karşılaştım.
- O kızı daha önce gördüm.

- 私はあの少女と以前会ったことがある。
- 私は以前、あの女の子に会ったことがある。
- その少女には前に会ったことがあります。

Onun biri piyanist ve diğeri bir viyolacı olan iki kızı vardır.

彼には2人の娘がいて1人はピアニスト、もう1人はバイオリニスト。

Chris onun en sevdiği kızı, Kate'i gördü, Beth ile özel görüşüyordu.

クリスはお気に入りの女の子、ケイトがベスと私的な会話をしているのを見かけました。

- İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
- İki kişi onu kızı olarak görüyor.

2人の人が彼女を自分たちの娘と考えている。

Onların kendi çocukları olmadığı için küçük bir kızı evlat edinmeye karar verdiler.

彼らには子供がいなかったので、少女を養女にすることにした。

- Tom, kızı Mary'ye beş euroluk bir banknot verdi ve dedi ki "Bununla ne istersen satın al."
- Tom kızı Mary'ye beş kâğıt avro uzattı ve "bununla istediğin ne varsa al" dedi.

トムは「これで好きなもの買いな」と言って娘のメアリーに5ユーロ札を渡した。

Napolyon'un üvey kızı olan Aglaé-Louise Auguié ile evlendi ve onu Fransa'nın gelecekteki imparatorluk ailesine yaklaştırdı.

アグラエ・ルイーズ・アウグイエと結婚し 、彼をフランスの将来の皇族に近づけました。

Gerçekleştirdiği 'Arabuluculuk Yasası'nı İsviçre'ye empoze etme hassas görevini verdi . Aynı yıl Ney, Josephine'nin kızı Hortense'nin arkadaşı olan ve

迅速に効率的 に遂行した 。 同じ年、ネイはジョセフィンの娘ホルテンスの友人であり、 現在はナポレオンの継娘である

- Ne zaman o şarkıyı duysam belli bir kızı düşünürüm.
- Şu şarkıyı her duyduğumda o malum kız gelir aklıma.

その歌を聞くとある少女を思い出す。