Translation of "Içi" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Içi" in a sentence and their japanese translations:

Madenin içi kapkaranlık.

鉱山の中は暗い

Bu madenin içi kapkaranlık.

鉱山の中は暗い

Onun ceketinin içi kürktür.

彼女のコートの内側は毛皮になっている。

Piknik içi tarih kararlaştıralım.

ピクニックの日にちを決めましょう。

Otobüsün içi çok sıcaktı.

- バスの中はとても暑かったよ。
- バスん中、めっちゃ暑かった。
- バス、めっちゃ暑かったよ。

Bu şeyin içi yağla dolu.

オイルが詰まってる

Binanın içi 1,5 kilometreden uzun.

このビルは1.6キロ以上の長さがあります

Binanın içi ve dışı çürümüş.

その建物は内外ともぼろぼろになっている。

- Ev soğuk.
- Evin içi soğuk.

家は寒いです。

Evin içi hoş ve ılıktı.

- 家の中はとても暖かかった。
- 家の中はポカポカしていた。

Hafta içi her zaman meşguldür.

- 彼女の平日はいつも忙しい。
- あの子は、平日はいつも忙しい。

O, hafta içi her zaman meşguldür.

彼女の平日はいつも忙しい。

Avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.

ひと握りの人を想像もつかないほどの 金持ちにしています

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

この建物の内部は 音が作りあげます わかるはずです

Içi doldurulmuş oyuncak bir koyunu eline aldığında

パンチし始めたのを見て 私は喜びましたが

Tom çok samimi ve içi dışı bir.

トムはとても気さくで社交的だ。

Bu kutunun dışı yeşildir ama içi kırmızıdır.

このはこの外は緑だが中は赤である。

- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi biliyor.
- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi bilir.

彼は現代英文学に精通している。

Hafta içi akşam 5'ten sonra nadiren çalışırım.

平日に5時を過ぎて働くことは ほとんどありません

- Hafta içleri beyaz gömlek giyerim.
- Hafta içi beyaz gömlek giyerim.

私は平日は白いシャツを着ている。

Bütün bir gün seni çevrim içi görmemem neredeyse beni korkuttu.

丸一日オンラインで君を見ないなんてびっくりだよ。

Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.

私はケンの店で大きなぬいぐるみのクマを買いたかったが、それは売り物ではなかった。

Şirket yurt içi satışlarındaki bir gerilemeyi telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.

会社は国内販売の落ち込みをカバーするため輸出市場に目を向けている。