Translation of "Yaşam" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Yaşam" in a sentence and their japanese translations:

Yaşam eğlenceli.

人生は楽しい。

Yaşam tatlıdır.

人生は楽しい。

Dünya'daki yaşam kıymetlidir.

「地球上の生命は貴重なのだ」と

Adada yaşam yoktur.

その島に住むことは不可能だ。

Kısacası, yaşam kısadır.

要するには人生は短い。

Yaşam maliyeti düştü.

物価が下がった。

Yaşam fırsatlarla doludur.

人生は可能性でいっぱいです。

Sizin yaşam destek sisteminiz

みなさんの生命維持装置であり

Hayati bir yaşam becerisidir.

生きる上で大切なスキルです

Göz kamaştırıcı bir yaşam.

華やかな人生

Yaşam tavsiyeleri aradığınız zaman,

人生のアドバイスがほしいとき

Yaşam ve ölüm gibi.

それに 生と死

Bizim yaşam giderlerini azalttık.

生活費を切りつめた。

Su yaşam için elzemdir.

- 水は生物に絶対必要である。
- 水は生きていくのに不可欠である。

Yaşam yolunda dönüş yoktur.

- 人生という道を引き返すことはできない。
- 人生という道で後戻りはできない。

Yiyecek yaşam için gereklidir.

- 食物は生命に必要だ。
- 食生活は生存に必要である。
- 食べ物は生物にとって必要なものです。

Bilim yaşam tarzımızı kurar.

科学が我々の生活様式を作り上げる。

Yeni yaşam tarzına alıştı.

彼は新しい生活様式に慣れた。

Yaşam vergi ödeyince başlar.

- 税金を払ったら実生活の始まりだ。
- 税金を払うようになって、初めて人生が始まる。

Gıda yaşam için elzemdir.

- 食物は生きる上でなくてはならないものだ。
- 食物は生きるために必要だ。
- 食物は生きるうえでなくてはならない。

Yaşam için bu doğrudur.

これは生き写しだ。

Bu Amerikan yaşam tarzıdır.

これがアメリカ風の生活様式だ。

Yaşam zor, ölüm ucuzdur.

生は難しく、死は安い。

Bakteri gibi basit, mikroskopik yaşam.

バクテリアのような微生物のことです

Yaşam koşullarını arttırma şansı olabilir.

得られるようにするためです

Yaşam basit hücrelerden öteye gidemiyor.

生命体が単細胞のまま 留まる運命にあるのかもしれません

Buradaki yaşam çoğunlukla geceleri hareketleniyor.

‎生物の大半は夜行性だ

Açık okyanustaki yaşam fırtınasına katılıyorlar.

‎外洋では ‎さまざまな生物に出会う

Su ve bildiğimiz yaşam için

水と生命に

Yaşam standartları daha yüksek olmalı.

生活水準は上がるべきである。

Yaşam biçimini neden koşullara uydurmuyorsun?

生活のしかたを周囲の状況に合わせたらどうだい。

Senin yaşam felsefen benimkinden farklı.

君の人生観は僕のと違っているね。

Mars'ta hiç yaşam işareti yok.

火星には生物の形跡はない。

Sadece nefes yaşam anlamına gelmez.

ただ呼吸しているだけでは生きていることにならない。

Adada hiçbir yaşam belirtisi yoktu.

その島に人がいる形跡はなかった。

Evde hiçbir yaşam işareti yoktu.

その家には人の気配はなかった。

Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.

彼女はじきに彼の生き方に順応した。

O iyi bir yaşam sağlamaktadır.

彼女はいい暮らしをしている。

Yaşam giderlerini kıssalar iyi olur.

彼らは生活費を切りつめた方がよい。

Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.

- 彼らの生活様式は私たちの生活様式とは違う。
- 彼らのライフスタイルは僕らのとは違う。

Yaşam iniş ve çıkışlarla doludur.

人生には浮き沈みがつきものだ。

Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.

結婚生活の型は大いに変わりつつある。

O, yaşam hakkında çok alaycıdır.

彼女は人生に対してとても冷笑的だ。

O, yaşam için harap edilecek.

彼はもう一生浮かび上がれないだろう。

Telefon modern yaşam için gereklidir.

電話は現代生活に欠くことができないものだ。

Japonya'da ortalama yaşam süresi nedir?

日本での平均寿命はどれだけですか。

Yaşam ve ölüm arasında kaldı.

彼は生死の境をさ迷った。

Yaşam giderlerim yıldan yıla yükseliyor.

私の生活費は年々上がっている。

Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.

人生は地獄よりも地獄的である。

Diğer dünyalarda yaşam var mı?

地球以外の天体に生物はいますか。

Yaşam tarzını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.

彼は生活様式を変える必要があると思う。

O, hızlı bir yaşam sürüyor.

彼はだらしない生活をしている。

Ortalama bir Amerikan yaşam alanı Japonya'daki yaşam alanının iki katı kadar büyüktür.

アメリカの平均的な生活空間は日本の二倍広い。

"Ya yaşam, küçük, sıcak göletin birinde,

「生命が温かい泉で 誕生したとしたらどうだろう

Beklenen yaşam süresi gittikçe düşüyor, artmıyor.

寿命は延びるどころか縮まっています

Binlerce çocuğun yaşam sürecini takip ediyor.

生涯を追跡調査しました

Yaşam herhangi bir kitaptan daha ilginçtir.

人生はいかなる本よりも興味深い。

Ülkedeki yaşam her zaman sakin değildir.

田舎の生活がいつも平穏であるとは限らない。

Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.

祖母は少しも生活様式を変えなかった。

Tabii ki yaşam tarzımız Amerika'dan farklı.

もちろん私たちの生活様式はアメリカのとは異なっている。

Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.

彼らの伝統的な生活模様は、もはや存在しない。

Başka bir gezegende yaşam olabileceğini düşünemiyorum.

私は他の惑星に生物がいるなんて想像できない。

Yaşam bazen zor ve acı doludur.

時には人生が辛くて難しい。

Sizinle yaşamamın yaşam tarzınızı etkilediğini düşünüyorum.

僕が君と一緒に住んだことは君の人生観に影響を与えたと思う。

Yaşam uzun ve dolambaçlı bir yoldur.

人生は長い曲がりくねった道だ。

- Hayat zordur.
- Hayat katıdır.
- Yaşam zordur.

人生は苦なり。

Kırsal yaşam beni çok fazla cezbediyor.

- 私は田舎生活にとても引かれる。
- 私は田舎の生活にとてもあこがれる。

Siyasi reformlar yoksulların yaşam koşullarını iyileştirebilir.

政治改革は貧しい人々の生活状態を改善するかもしれません。

Yaşam için çocukların kitaplarını sergilemek istiyorum.

子供の本の絵を書く仕事がしたい。

Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.

あなたのライフスタイルを見直してみましょう。

Gözün ulaşabileceği kadarıyla yaşam belirtisi yoktu.

見渡す限り人っ子一人見えなかった。

Onlar eski yaşam tarzlarından vazgeçmek istemiyordu.

- 彼らは自分たちの古い生活様式を捨てたくなかった。
- 彼らは従来の生活スタイルを捨てたくなかった。

Başka gezegenlerde zeki yaşam var mı?

他の惑星に知的生命体はいるか?

Tutuklandı ve rahatlıkla, kötü yaşam koşullarına bırakıldı.

逮捕され 都合よく投獄されるのです

Peki uzak geçmiş, günlük yaşam ile karşılaştırıldığında

では 遠い昔の話など 日常生活には関係なさそうなのに

Ve ortalama yaşam süreleri on iki yıl.

平均年齢は12歳です

Beni yaşam ve sanatın sınırına iteceğini düşündüm.

人生においてもアートにおいても 自らを周縁に押しやることは重々承知でした

Hepsinin en önemlisi olan yaşam ile başlıyoruz.

まずは最も大切なもの 寿命から

Onların bugün bir yaşam sanşına ihtiyacı var.

今日 命綱を必要としているのです

Dördüncü nesil bir vahşi yaşam izcisi olarak

野生生物追跡の4代目で

Günlük yaşam aktivitelerine dikkat edebilen yaşlılar için ...

他人の世話なしで生活できる高齢者の場合は別です

Diğer gezegenlerde yaşam olup olmadığını merak ediyorum.

生命は他の惑星に存在しているのだろうか。

Bugün elektrik olmadan iyi bir yaşam süremeyiz.

今日電気なしでは快適な生活は送れない。

Onlar yaşam için yeni yollar denemek istediler.

彼らは新しいスタイルで生活してみたかった。

Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.

生活水準の向上が急務である。

Okul için değil fakat yaşam için öğreniriz.

我々は学校のためでなく、人生のために学ぶ。

Ve sosyal medyasız bir yaşam çok pozitif olabiliyormuş.

実際に ソーシャルメディアなしの生活は とても前向きなものになるでしょう

Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?

都市が拡大し 野生生物の 生息域が減少すれば?

...gerçekten de çok tuhaf gece yaratıklarının yaşam alanı.

‎奇妙な夜の生き物たちが ‎暮らしている

Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum.

人生を通してどう発達するのかも 判っていません

Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

人の生活様式の大半はお金によって決まる。

Avustralya'da yaşam maliyetinin çok yüksek olduğunu fark etmedim.

オーストラリアの物価がそんなに高いなんて知らなかった。

Avustralya'da yaşam maliyetinin bu kadar yüksek olduğunu bilmiyordum.

オーストラリアの物価がそんなに高いなんて知らなかった。

Yaşlı bir adam için, yaşam şeklini değiştirmek zordur.

老人が生活の仕方を変えるのは困難である。

- Mars'ta yaşam var mı?
- Mars'ta hayat var mı?

火星に生き物はいるの?

Sanırım bizim birlikte yaşamamız senin yaşam tarzını etkiledi.

僕が君と一緒に住んだことは君の人生観に影響を与えたと思う。

Tom, Mary'ye Boston'daki yaşam hakkında çok soru sordu.

トムはボストンでの生活について多くの質問をメアリーにたずねた。