Translation of "Zamanlı" in Italian

0.004 sec.

Examples of using "Zamanlı" in a sentence and their italian translations:

Gerçek zamanlı bilgiler alıyorsunuz.

quindi avrete un segnale in tempo reale.

Ben tam zamanlı çalışıyorum.

- Lavoro a tempo pieno.
- Io lavoro a tempo pieno.

Tom tam zamanlı çalışır.

Tom lavora a tempo pieno.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Mary lavora part-time come infermiera.

Bu tam zamanlı bir iş.

- È un lavoro a tempo pieno.
- È un impiego a tempo pieno.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

- Lavoro solo part-time.
- Io lavoro solo part-time.

Tom'un tam zamanlı işi var.

Tom ha un lavoro a tempo pieno.

Tam zamanlı bir işim var.

- Ho un lavoro a tempo pieno.
- Io ho un lavoro a tempo pieno.

Gerçek zamanlı olarak onları engelleyip durdurabilirsin.

si potrebbe intercettarlo in tempo reale, e fermarlo.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

Tom ha un lavoro part-time.

Ben yarı-zamanlı çalışan bir fotoğrafçıyım.

- Sono un fotografo part-time.
- Io sono un fotografo part-time.
- Sono una fotografa part-time.
- Io sono una fotografa part-time.

Tam zamanlı bir işin yok mu?

- Non hai un impiego a tempo pieno?
- Tu non hai un impiego a tempo pieno?
- Non ha un impiego a tempo pieno?
- Lei non ha un impiego a tempo pieno?
- Non avete un impiego a tempo pieno?
- Voi non avete un impiego a tempo pieno?

Tom'un tam zamanlı bir işi yok.

Tom non ha un lavoro a tempo pieno.

Tom'un kısmi-zamanlı işi pizza teslimatıydı.

Il lavoro part-time di Tom è consegnare pizze.

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Molti studenti cercano un lavoro part-time.

Ben kafeteryada yarı zamanlı iş bulmak istiyorum.

- Vorrei avere un lavoro part-time alla mensa.
- Io vorrei avere un lavoro part-time alla mensa.
- Vorrei avere un lavoro part-time al refettorio.
- Io vorrei avere un lavoro part-time al refettorio.
- Mi piacerebbe avere un lavoro part-time al refettorio.
- A me piacerebbe avere un lavoro part-time al refettorio.
- Mi piacerebbe avere un lavoro part-time alla mensa.
- A me piacerebbe avere un lavoro part-time alla mensa.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Credo che tu debba cercare un lavoro part-time.

Tom bir süper markette yarı zamanlı çalışmaktadır.

Tom è impiegato part-time in un supermercato.

Onun hayali eş zamanlı bir çevirmen olmak.

Il suo sogno è diventare un'interprete simultanea.

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

Potrei lavorare part-time?

Tom'un okuldan sonra yarı zamanlı bir işi var.

Tom ha un lavoro part-time dopo la scuola.

- Parttaym bir iş buldum.
- Yarı zamanlı bir iş buldum.

Mi sono trovata un lavoro part-time.

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

Ho avuto un impiego part-time come cameriera d'albergo ma non mi è piaciuto molto.

Tom bir lise tarih öğretmeni ve bir blues grubunda bir yarı zamanlı armonika çalar.

Tom è un insegnante di storia di scuola superiore e un suonatore di armonica part-time in un gruppo blues.