Translation of "Sekiz" in Italian

0.009 sec.

Examples of using "Sekiz" in a sentence and their italian translations:

Sekiz buçuk.

Sono le otto e mezza.

Saat sekiz.

Sono le otto.

...sekiz rupi veriyorlardı.

Ricevemmo otto rupie.

Günlük sekiz rupi.

Otto rupie al giorno.

O sekiz yaşında.

- Ha otto anni.
- Lui ha otto anni.

Sekiz kardeşim var.

Ho otto fratelli e sorelle.

Sekiz metre uzunluğundaydı.

- Era lungo otto metri.
- Era lunga otto metri.

Saat sekiz buçuk.

Sono le otto e mezza.

Oğlum sekiz yaşında.

Mio figlio ha otto anni.

- Sekiz yıldır Fransızca okuyor.
- Sekiz yıldır Fransızca çalışıyor.

- Studia il francese da otto anni.
- Lui studia il francese da otto anni.

- Liz sekiz yıldır ölüdür.
- Liz öleli sekiz yıl oldu.

- Liz è morta da otto anni.
- Liz era morta da otto anni.

Sekiz milyondan fazla izlendi

È stato visto più di otto milioni di volte

Sekiz veya dokuz yaşındaydım,

Avevo otto o nove anni,

O, sekiz dilde konuşabilir.

- Può parlare otto lingue.
- Sa parlare otto lingue.
- Lui sa parlare otto lingue.
- Riesce a parlare otto lingue.
- Lui riesce a parlare otto lingue.
- Lui può parlare otto lingue.

Onun oğlu sekiz yaşında.

Suo figlio ha otto anni.

Ben on sekiz yaşındayım.

- Ho diciott'anni.
- Io ho diciott'anni.

O, sekiz aylık hamile.

È incinta di otto mesi.

Günde sekiz saat uyumalısın.

Bisognerebbe dormire otto ore al giorno.

Genellikle sekiz saat uyur.

In genere ella dorme per sei ore.

Kırk sekiz saat uyumadım.

- Non dormo da quarantott'ore.
- Non dormo da quarantotto ore.

O sekiz aylık hamiledir.

È incinta di otto mesi.

Sadece on sekiz yaşındayım.

- Ho solo diciott'anni.
- Io ho solo diciott'anni.
- Ho soltanto diciott'anni.
- Io ho soltanto diciott'anni.
- Ho solamente diciott'anni.
- Io ho solamente diciott'anni.

Sekiz gün Tokyo'da kalacağım.

- Starò a Tokyo per otto giorni.
- Io starò a Tokyo per otto giorni.

Örümceklerin sekiz bacağı vardır.

I ragni hanno otto zampe.

Buradan Londra'ya sekiz mil.

Ci sono otto miglia da qui a Londra.

Trenimiz sekiz buçukta kalkar.

Il nostro treno parte alle otto e mezza.

Günde sekiz saat çalışıyorum.

Lavoro otto ore al giorno.

Birlikte sekiz çocukları oldu.

- Assieme avevano otto figli.
- Insieme avevano otto figli.

- Beşe üç eklerseniz sekiz yapar.
- Beş artı üç sekiz yapar.

- 5 più 3 fa 8.
- Cinque più tre fa otto.

- Sekiz artı iki on eder.
- Sekiz artı iki on yapar.

Otto più due fa dieci.

- Sekiz kardeşim var.
- Sekiz erkek kardeşim ve kız kardeşim var.

Ho otto fratelli e sorelle.

- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.
- Ben on sekiz yaşındayım.

- Ho diciotto anni.
- Ho 18 anni.

- Tom genellikle sekiz saat uyur.
- Tom çoğunlukla sekiz saat uyur.

- Tom di solito dorme otto ore.
- Tom solitamente dorme otto ore.

Sekiz numara: Gereksiz ayrıntıdan kaçının.

Numero otto: Non dite quello che non vogliono sentire.

Sekiz yıldır bunun üzerine düşünüyorum.

Sono otto anni che ci penso,

Bunu son sekiz yıldır yapıyorum.

Sto facendo questo da otto anni.

Sekiz ile on arasında oldu.

È successo tra le otto e le dieci.

Çocuk sekiz gündür okulda yok.

Il ragazzo è assente da scuola da otto giorni.

Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.

Se togli due da dieci resta otto.

Sekiz tane erkek kardeşim var.

- Ho otto fratelli.
- Io ho otto fratelli.

Tom günde sekiz saat çalışır.

Tom lavora otto ore al giorno.

Shinko'nun erkek kardeşi sekiz yaşındadır.

Il fratello di Shinko ha otto anni.

Onlar günde sekiz saat çalışırlar.

- Lavorano otto ore al giorno.
- Loro lavorano otto ore al giorno.

Saat sekiz civarında evden ayrıldım.

Sono uscito di casa verso le otto.

- Saat sekiz ö.s.
- Saat 20.00.

Sono le otto di sera.

Tom sekiz gün önce geldi.

Tom è arrivato otto giorni fa.

Dün gece sekiz saat uyudum.

- Ho dormito otto ore la scorsa notte.
- Io ho dormito otto ore la scorsa notte.

Beş artı üç sekiz eder.

Cinque più tre fa otto.

O, kırk sekiz kale yaptı.

- Ha costruito quarantotto forti.
- Lui ha costruito quarantotto forti.
- Costruì quarantotto forti.
- Lui costruì quarantotto forti.

Tüm sekiz tutuklu suçlu bulundu.

- Tutti gli otto prigionieri sono stati trovati colpevoli.
- Tutti gli otto prigionieri furono trovati colpevoli.

On sekiz yaşında Tokyo'ya geldi.

- È venuta a Tokyo all'età di diciotto anni.
- Lei è venuta a Tokyo all'età di diciotto anni.
- Venne a Tokyo all'età di diciotto anni.
- Lei venne a Tokyo all'età di diciotto anni.

Genellikle günde sekiz saat uyurum.

- Solitamente dormo otto ore al giorno.
- Di solito dormo otto ore al giorno.

- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.
- Ben on sekiz yaşındayım.
- 18 yaşındayım.

- Ho diciotto anni.
- Ho 18 anni.
- Io ho 18 anni.
- Io ho diciotto anni.

- Sekiz yıl önce evlendim.
- Ben sekiz yıl önce evlendim.
- 8 yıl önce evlendim.

Mi sono sposato 8 anni fa.

...sekiz gözüyle manzarayı iyice içine çeker.

assorbe l'immagine con i suoi otto occhi.

Sekiz yaşında bir araba neredeyse değersizdir.

- Una macchina di otto anni è quasi inutile.
- Un'auto di otto anni è quasi inutile.
- Un'automobile di otto anni è quasi inutile.

- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.

- Ho diciotto anni.
- Ho 18 anni.
- Io ho 18 anni.
- Io ho diciotto anni.

Erkek kardeşim benden sekiz yaş büyük.

Mio fratello ha otto anni in più di me.

Gerçekten Hamburg'ta sekiz hafta kalıyor musun?

- Starai davvero otto settimane ad Amburgo?
- Tu starai davvero otto settimane ad Amburgo?
- Starà davvero otto settimane ad Amburgo?
- Lei starà davvero otto settimane ad Amburgo?
- Starete davvero otto settimane ad Amburgo?
- Voi starete davvero otto settimane ad Amburgo?

Örümceklerin ve akreplerin sekiz bacağı vardır.

I ragni e gli scorpioni hanno otto zampe.

Sam on sekiz yaşındayken orduya katıldı.

- Sam si è arruolato nell'esercito quando aveva diciott'anni.
- Sam si arruolò nell'esercito quando aveva diciott'anni.

Sekiz tane hobbit bir hobbyte oluşturur.

Otto hobbit formano un hobbyte.

Gezinti en az sekiz saat sürer.

L'escursione durerà almeno otto ore.

- Bir günde en az sekiz saat uyumalıyız.
- Günde en az sekiz saat uyumak zorundayız.

- Dobbiamo dormire almeno otto ore al giorno.
- Noi dobbiamo dormire almeno otto ore al giorno.

1990'ların ortasında sekiz yaşında bir çocuktum.

Ero un bambino di 8 anni a metà degli anni '90.

On üç virgül sekiz milyar yıl önce,

13,8 miliardi di anni fa,

Bizim son sekiz günde şahit olduğumuz şey,

I fatti a cui abbiamo assistito negli ultimi otto giorni

Ve neredeyse sekiz yüz çeşit elma yetişiyordu.

e quasi 800 varietà di mele riconosciute coltivate negli Stati Uniti.

Sekiz yıldır ilk kez yüz yüze tanışıyorlardı.

Era la prima volta che si incontravano di persona in otto anni.

Her sekiz saatlik vardiyada yeni biri geliyor.

con qualcuno di nuovo che comincia il suo turno ogni otto ore.

Ben sekiz yaşındayken, annem bana oyuncaklar alırdı.

Quando avevo otto anni, mia mamma ha comprato dei giocattoli per me.

Emekliliğim için sekiz dönümlük bir çiftlik aldım.

- Ho comprato una fattoria di otto acri per la mia pensione.
- Io ho comprato una fattoria di otto acri per la mia pensione.

İki, dört, altı ve sekiz çift sayıdırlar.

Due, quattro, sei e otto sono numeri pari.

On yıl içerisinde Tom'un sekiz işi oldu.

Tom ha avuto otto impieghi in dieci anni.

Sekiz erkek kardeşim ve kız kardeşim var.

Ho otto fratelli e sorelle.

Onun sekiz köpeği var. Bu oldukça fazla.

Ha otto cani. Sono un bel po'.

Bir virgül sekiz milyar genç kız ve erkek

1 milione e ottocentomila di giovani donne e uomini

Dün gece toplantı sona erdiğinde saat sekiz civarındaydı.

Erano circa le otto di ieri sera quando la riunione si è sciolta.

Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı.

Dopo otto mesi, finalmente ricominciò ad uscire con le ragazze.

Tom oldukça sık sekiz saatten daha fazla uyur.

Tom dorme piuttosto spesso più di otto ore.

Brasilia sözcüğünün dört hece ve sekiz harfi vardır.

La parola Brasilia ha quattro sillabe e otto lettere.

Rusya ve Almanya'da insanlar günde sekiz saat çalışırlar.

In Russia e in Germania le persone lavorano 8 ore al giorno.

Dağ başında sekiz günlük doğa yürüyüşü ve kanodan sonra

dopo otto giorni di trekking e canoa nella natura,

Ve biz şimdi, son yedi sekiz yıldan fazladır olan

e ora, cosa è successo negli ultimi sei, sette anni

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

Gli otto occhietti di questa tarantola vedono poco più che luci e ombre.

Annem bana bu oyuncağı ben sekiz yaşındayken satın aldı.

Mia mamma mi ha comprato questo giocattolo quando avevo otto anni.

Etli pilav sekiz yuan. Vejetaryen pilav sadece dört yuan.

- Il pilaf con carne costa otto yuan. Il pilaf vegetariano costa solo quattro yuan.
- Il pilaf con carne costa otto yuan. Il pilaf vegetariano costa soltanto quattro yuan.
- Il pilaf con carne costa otto yuan. Il pilaf vegetariano costa solamente quattro yuan.

O şimdi altmış sekiz yaşındaydı ve hasta bir adamdı.

Ora aveva sessantotto anni ed era un uomo malato.