Translation of "Merkezinde" in Italian

0.004 sec.

Examples of using "Merkezinde" in a sentence and their italian translations:

Okulumuz şehrin merkezinde.

La nostra scuola è nel mezzo della città.

Kütüphane şehrin merkezinde.

La biblioteca è nel mezzo della città.

Şehir merkezinde yaşıyorum.

- Vivo in centro.
- Abito in centro.

Geçen yıl oylama merkezinde,

Ai seggi elettorali, l'anno scorso,

Tom şehir merkezinde yaşıyor.

- Tom vive in centro.
- Tom abita in centro.

Ofisimiz şehrin merkezinde bulunur.

Il nostro ufficio si trova nel centro della città.

şehir merkezinde haberleri birlikte öğrendik

condividevamo le notizie nella piazza del paese,

Onu bir alışveriş merkezinde aldım.

- L'ho comprato a un grande magazzino.
- L'ho comprata a un grande magazzino.

O bir çağrı merkezinde çalışır.

- Lavora in un call center.
- Lui lavora in un call center.

Şehrin merkezinde bir istasyon var.

C'è una stazione nel centro della città.

Park şehir merkezinde yer almaktadır.

Il parco è situato nel centro della città.

Belediye binası şehrin merkezinde bulunuyor.

- Il municipio è situato nel centro della città.
- Il municipio si trova nel centro della città.

Alışveriş merkezinde Tom'la buluşmaya gitmeliyim.

Devo andare a incontrarmi con Tom al centro commerciale.

şehir merkezinde durdurulup kimlik sorulmasına alışmıştık.

finché la polizia non memorizzava i nostri visi.

Şehir merkezinde çok sayıda otel var.

- Ci sono molti alberghi in centro.
- Ci sono molti hotel in centro.

Bu alışveriş merkezinde alışveriş etmeyi seviyorum.

- Adoro fare i miei acquisti in questo centro commerciale.
- Io adoro fare i miei acquisti in questo centro commerciale.

Şehrin merkezinde güzel bir park var.

C'è un bel parco nel centro della città.

Tom genellikle alışveriş merkezinde alışveriş yapar.

- Tom di solito fa acquisti al centro commerciale.
- Tom solitamente fa acquisti al centro commerciale.

Köyün merkezinde eski bir kule var.

C'è una vecchia torre al centro del villaggio.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

In quasi tutti i casi, i pazienti vivevano vicino all'epicentro.

Kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.

personaggi che fossero protagonisti delle loro vite,

Birleşmiş Milletler merkezinde dünya bayrakları gururla dalgalanıyor.

Le bandiere di tutto il mondo sventolano con orgoglio presso la sede delle Nazioni Unite.

Bu alışveriş merkezinde bir süpermarket var mı?

C'è un supermercato in questo centro commerciale?

Singapur'un tam merkezinde bir grup düz kürklü su samuru.

un gruppo di lontre lisce, proprio nel centro di Singapore.

Tom Boston'un merkezinde bir ev sahibi olmayı hayal ediyor.

Tom sogna di possedere una casa nel centro di Boston.

Tom Boston'da şehir merkezinde üç-yatakodalı bir apartmanda yaşıyor.

Tom vive in un appartamento di tre camere al centro di Boston.

Ve bu höyüğün merkezinde, az çok bir çocuk eli büyüklüğünde,

E al centro di questo cumulo c'era una piccola roccia strana,

Tom ve Mary ayda bir kez Boston'da şehir merkezinde buluşurlar.

Tom e Mary si incontrano a Boston in centro una volta al mese.