Translation of "Karısı" in Italian

0.007 sec.

Examples of using "Karısı" in a sentence and their italian translations:

Karısı deliydi.

Sua moglie era arrabbiata.

Karısı İsveçli.

Sua moglie è svedese.

Karısı Kaliforniyalıdır.

Sua moglie viene dalla California.

Onun karısı Fransızdır.

Sua moglie è francese.

O, Alan'ın karısı.

- È la moglie di Alan.
- Lei è la moglie di Alan.

Tom'un karısı nerede?

Dov'è la moglie di Tom?

Tom'un karısı aradı.

Ha chiamato la moglie di Tom.

Tom'un karısı hamile.

La moglie di Tom è incinta.

Karısı ne dedi?

- Cos'ha detto sua moglie?
- Che cos'ha detto sua moglie?
- Che ha detto sua moglie?

Karısı onu evden kovdu.

Sua moglie l'ha buttato fuori di casa.

Onun karısı için üzgünüz.

Ci dispiace per sua moglie!

Karısı doğum yaparken öldü.

Sua moglie è morta di parto.

Karısı kazada hayatını kaybetti.

- Sua moglie è morta nell'incidente.
- Sua moglie morì nell'incidente.

Tom'un karısı bir avukat.

La moglie di Tom è un'avvocatessa.

Tom'un bir karısı yok.

Tom non ha una moglie.

Onun karısı asla öğrenmedi.

Sua moglie non l'ha mai saputo.

Karısı bana İtalyanca öğretiyor.

Sua moglie mi insegna l'italiano.

Mary Tom'un ikinci karısı.

Mary è la seconda moglie di Tom.

Ted, karısı Elizabeth'i seviyor.

Ted ama sua moglie Elizabeth.

Onun karısı neye benziyor?

Com'è sua moglie?

Karısı bizim İtalyanca öğretmenimiz.

Sua moglie è la nostra insegnante di italiano.

Tom'un karısı onu boşadı.

- La moglie di Tom ha divorziato da lui.
- La moglie di Tom divorziò da lui.

Ben Mary, Tom'un karısı.

- Sono Mary, la moglie di Tom.
- Io sono Mary, la moglie di Tom.

Sami'nin karısı kanser hastasıydı.

La moglie di Sami era malata di tumore.

Tom'un bir karısı var.

Tom ha una moglie.

Ona karısı tarafından eşlik edildi.

- Era accompagnato da sua moglie.
- Lui era accompagnato da sua moglie.

Karısı bir yabancı gibi görünüyor.

Sua moglie sembra essere straniera.

Karısı, Castelli ailesinin bir üyesi.

Sua moglie è un membro della famiglia Castelli.

Tom ve karısı ayrı yaşar.

Tom e sua moglie vivono separati.

Şu kadın onun karısı olmalı.

Quella donna deve essere sua moglie.

Tom'un karısı ve çocukları var.

Tom ha moglie e figli.

Tom'un hoş bir karısı var.

Tom ha una bella moglie.

John'un karısı bir İngilizce öğretmenidir.

- La moglie di John è un'insegnante d'inglese.
- La moglie di John è una professoressa d'inglese.

Tom'un karısı onu terk etti.

La moglie di Tom lo ha lasciato.

Tom'un karısı benim bir arkadaşım.

La moglie di Tom è una mia amica.

Tom ve onun karısı ayrıldı.

Tom e sua moglie si sono separati.

John Floridalı, karısı ise Kaliforniyalı.

John viene dalla Florida e sua moglie dalla California.

Tom'un güzel bir karısı var.

Tom ha una bella moglie.

Tom'un karısı geçen hafta öldü.

La moglie di Tom è morta la settimana scorsa.

Tom'un karısı onu özlüyor olmalı.

Tom deve mancare a sua moglie.

Tom'un karısı yaklaşık benim yaşımdadır.

La moglie di Tom ha circa la mia età.

Tom, karısı ve çocuklarını özlüyor.

- A Tom mancano sua moglie e i loro figli.
- A Tom mancano sua moglie e le loro figlie.

- Tom'un karısı aynı zamanda bir bilim kadınıdır.
- Tom'un karısı da bir bilim kadınıdır.

La moglie di Tom è anche una scienziata.

Adam ve karısı birbirlerine yardım etti.

- L'uomo e sua moglie si sono aiutati a vicenda.
- L'uomo e sua moglie si aiutarono a vicenda.

Annemin erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

La moglie del fratello di mia madre è mia zia.

Tom sık sık karısı ile tartışır.

Tom litiga spesso con sua moglie.

O sık sık karısı ile tartışır.

- Litiga spesso con sua moglie.
- Lui litiga spesso con sua moglie.

Tom ve karısı sorunlarını çözmeye çalıştılar.

Tom e sua moglie cercarono di risolvere i loro problemi.

Tom'un ilk karısı 2013 yılında öldü.

- La prima moglie di Tom è morta nel 2013.
- La prima moglie di Tom morì nel 2013.

Bu yetmezmiş gibi, karısı hasta oldu.

- Per peggiorare le cose, sua moglie si è ammalata.
- Per peggiorare le cose, sua moglie si ammalò.

Karısı öldüğünden beri Tom yalnız yaşadı.

Tom ha vissuto da solo sin da quando è morta sua moglie.

Tom'un alkolik olan bir karısı var.

Tom ha una moglie alcolizzata.

- Mary Tom'un karısıdır.
- Mary Tom'un karısı.

Mary è la moglie di Tom.

Tom Mary'nin John'un karısı olduğunu bilmiyordu.

Tom non sapeva che Mary fosse la moglie di John.

Alexander'ın Bactrian karısı Roxana artık hamile kaldı ...

La moglie battriana di Alessandro, Rossane, rimase incinta.

Karısı iki sevgili çocuğunu arkasında bırakarak öldü.

- Sua moglie è morta lasciandosi alle spalle i loro due cari figli.
- Sua moglie morì lasciandosi alle spalle i loro due cari figli.

Karısı öldüğünde o derin bir keder içindeydi.

Era profondamente prostrato per la morte di sua moglie.

O çirkin adamın güzel bir karısı var.

Quell'uomo brutto ha una moglie bella.

Tom'un bir karısı ve üç çocuğu var.

- Tom ha una moglie e tre figli.
- Tom ha una moglie e tre bambini.

Tom'un karısı onu 2013'te terk etti.

La moglie di Tom lo ha lasciato nel 2013.

Tom'un karısı onu ekim ayında terk etti.

- La moglie di Tom l'ha lasciato ad ottobre.
- La moglie di Tom lo lasciò ad ottobre.

Tom ve karısı bir çocuk sahibi oldu.

Tom e sua moglie hanno appena avuto un figlio.

O böyle bir karısı olduğu için şanslı.

- È fortunato ad avere una moglie così buona.
- Lui è fortunato ad avere una moglie così buona.

- Tom'un karısı bir öğretmendir.
- Tom'un eşi öğretmendir.

La moglie di Tom è un'insegnante.

Tom bana Mary'nin onun karısı olduğunu söylememişti.

- Tom non mi ha detto che Mary era sua moglie.
- Tom non mi disse che Mary era sua moglie.

Söylenenlere göre 39 yıllık karısı doktorlara şunu sordu:

pare che sua moglie di 39 anni chiese ai medici:

O, karısı hakkında her zaman kötü şeyler söylüyor.

- Dice sempre delle cose brutte su sua moglie.
- Lui dice sempre delle cose brutte su sua moglie.

Ben Taninna ile tartışamam. O benim amcamın karısı.

- Non posso litigare con Taninna. È la moglie di mio zio.
- Io non posso litigare con Taninna. È la moglie di mio zio.
- Non posso litigare con Taninna. Lei è la moglie di mio zio.
- Io non posso litigare con Taninna. Lei è la moglie di mio zio.

Tom'un karısı onun için bir mazeret temin edecektir.

La moglie di Tom gli fornirà un alibi.

- Mary kardeşimin karısı.
- Mary yengemdir.
- Mary yengem olur.

Mary è la moglie di mio fratello.

O, karısı onu terk ettikten sonra oldukça kindar oldu.

È diventato piuttosto vendicativo dopo che sua moglie lo ha lasciato.

O, karısı için bir inci kolye satın almak istiyor.

Vuole comprare una collana di perle per sua moglie.

Yaşlı bir adamın, ondan çok daha genç bir karısı var.

Un marito anziano ha una moglie troppo più giovane di lui.

- Tom'un üç eski karısı var.
- Tom'un üç eski eşi var.

Tom ha tre ex mogli.

- Bu Tom'un eşi değil mi?
- Tom'un karısı değil mi şu?

Non è la moglie di Tom?

- Tom'un karısının kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
- Tom'un karısı kim, bilmek istiyorum.

- Voglio sapere chi è la moglie di Tom.
- Io voglio sapere chi è la moglie di Tom.

Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.

Tom vive in una fattoria con sua moglie, Mary, non troppo lontano da Boston.