Translation of "çalıştığı" in Italian

0.003 sec.

Examples of using "çalıştığı" in a sentence and their italian translations:

Bu onun çalıştığı ofistir.

- Questo è l'ufficio in cui lavora.
- Questo è l'ufficio in cui lui lavora.

Bu, Tom'un çalıştığı yer.

Qui è dove lavora Tom.

O, babamın çalıştığı bina.

- È l'edificio dove lavora il mio papà.
- Quello è l'edificio dove lavora il mio papà.

Bu Tom'un çalıştığı yerdir.

Questo è il posto dove lavora Tom.

O, Tom'un çalıştığı yer.

È dove lavora Tom.

- Bu, annenin çalıştığı yer midir?
- Annenin çalıştığı yer burası mı?

- Qui è dove lavora tua madre?
- Qui è dove lavora sua madre?
- Qui è dove lavora vostra madre?

Tom'un çalıştığı mağazaya gitmek istiyorum.

- Voglio andare al negozio dove lavora Tom.
- Io voglio andare al negozio dove lavora Tom.

Burası benim babamın çalıştığı yer.

Qui è dove lavora mio padre.

Burası Tom'un çalıştığı yer mi?

- Qui è dove lavora Tom?
- Qua è dove lavora Tom?

Tom çalıştığı yerde bir kravat takmalı.

Tom deve indossare una cravatta dove lavora.

Bu, Tom'un bize söylemeye çalıştığı şey.

Ecco cosa Tom ha provato a dirci.

Tom başka birinin çalıştığı kadar çok çalışıyor.

Tom lavora sodo come chiunque altro.

- Bu onun nasıl çalıştığı.
- Böyle oluyor işte.

Così è come funziona.

Onun söylemeye çalıştığı şey bir bakıma oldukça mantıklı.

Quello che intende è ragionevole in un certo senso.

Bu, amcamın bir spiker olarak çalıştığı TV istasyonu.

Questa è la stazione televisiva dove mio zio lavora come annunciatore.

Görülecek bir şey de işaretlerin laboratuvar şartlarında nasıl çalıştığı.

Una cosa è vedere come funzionano quei segnali in un laboratorio --

Mary'nin intihar etmeye çalıştığı zamandan bir yara izi var.

- Mary ha una cicatrice da quando ha provato a suicidarsi.
- Mary ha una cicatrice da quando ha cercato di suicidarsi.

Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.

Tom deve trovare un appartamento non troppo lontano da dove lavora.

Orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

ma chiaramente, un orango cerca di vivere e sopravvivere in un ambiente che è stato distrutto, e potrebbe cercare di difendersi.

- Tom, Mary'nin nerede çalıştığını zaten biliyor.
- Tom, Mary'nin çalıştığı yeri zaten biliyor.

Tom sa già dove lavora Mary.

Bu kitap, biyolog Ernst Haeckel'in yolculukları sırasında üzerinde çalıştığı canlıları gösteren yüz adet taşbaskıdan oluşmaktadır.

Questo libro è composto da cento litografie che rappresentano gli esseri viventi studiati dal biologo Ernst Haeckel durante i suoi viaggi.