Translation of "Yaşadığın" in German

0.008 sec.

Examples of using "Yaşadığın" in a sentence and their german translations:

Yaşadığın için şanslısın.

Du hast Glück, dass du noch lebst.

Yaşadığın sürece öğrenirsin.

Man lernt, solange man lebt.

Yaşadığın yerde kar yağar mı?

Schneit es, wo du lebst?

Yaşadığın bögede bir sürü göl var.

Wo du lebst, gibt es viele Seen.

- Burada mı yaşıyorsun?
- Yaşadığın yer bu mu?

Wohnst du hier?

Tom senin yaşadığın yerden uzakta mı yaşar?

Wohnt Tom weit weg von dir?

Thomas yaşadığın yerde yaygın bir isim mi?

- Ist Thomas dort, wo du wohnst, ein verbreiteter Name?
- Ist Thomas dort, wo ihr wohnt, ein verbreiteter Name?
- Ist Thomas dort, wo Sie wohnen, ein verbreiteter Name?

- Yaşadığın yeri bilmek istiyorum.
- Senin nerede yaşadığını bilmek istiyorum.

Ich möchte wissen, wo du wohnst.

- Nerede yaşadığını bilmiyorum.
- Nerede oturduğunu bilmiyorum.
- Yaşadığın yeri bilmiyorum.

- Ich weiß nicht, wo du wohnst.
- Ich weiß nicht, wo ihr wohnt.
- Ich weiß nicht, wo Sie wohnen.