Translation of "Ticaret" in German

0.024 sec.

Examples of using "Ticaret" in a sentence and their german translations:

Ticaret yüksek okuluna gittim.

Ich ging aufs Wirtschaftsgymnasium.

Osaka, Japonya'daki ticaret merkezidir.

Osaka ist das Zentrum des Handels in Japan.

Erkek kardeşi bir ticaret şirketinde çalışır.

Sein Bruder arbeitet in einem Handelsunternehmen.

Japonya Amerika ile çok ticaret yapar.

Japan treibt viel Handel mit den Vereinigten Staaten.

Japonya Kanada ile çok ticaret yapar.

Japan betreibt viel Handel mit Kanada.

Japonya İngiltere ile çok ticaret yapar.

Japan treibt viel Handel mit Britannien.

O bir adil ticaret dükkanında çalışır.

- Sie arbeitet in einem Weltladen.
- Sie arbeitet in einem Dritte-Welt-Laden.

İki ülke arasındaki ticaret karmaşık olabilir.

Handelsbeziehungen zwischen zwei Ländern können kompliziert sein.

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

Der Handel zwischen den beiden Ländern ist stetig gewachsen.

- Amerika Birleşik Devletleri'nin ticaret açığı büyüktür.
- Amerika Birleşik Devletlerinin büyük bir ticaret açığı var.

Die Vereinigten Staaten haben ein großes Handelsbilanzdefizit.

Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.

Präsident Jefferson befahl ein Handelsverbot mit Europa.

Tom Boston'da bir ticaret şirketi için çalışıyor.

- Tom arbeitet für eine Handelsgesellschaft in Boston.
- Tom arbeitet in einem Bostoner Handelsunternehmen.

Ticaret açıkları iyi mi yoksa kötü mü?

Sind Handelsbilanzdefizite gut oder schlecht?

Çin, 2001'de Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

2001 trat China der Welthandelsorganisation bei.

- Tom ticaret yapmak istiyor.
- Tom iş yapmak istiyor.

Tom will handeln.

Kanada, Avrupa Birliği ile bir ticaret anlaşması imzaladı.

Kanada hat ein Handelsabkommen mit der Europäischen Union unterzeichnet.

Eğer ki arabalar, uçaklar ve ticaret gibi şeyler olmasaydı

wenn es keine Dinge wie Autos, Flugzeuge und Handel gäbe

Teröristler 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırdı.

2001 griffen Terroristen das World Trade Center in New York City an.

İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.

Die Handelsbilanz des Landes verbesserte sich letztes Jahr, da bei konstantem Import der Export zulegte.

- Bizim daha fazla ticaret anlaşmasına ihtiyacımız var.
- Daha fazla ticarî anlaşmalara ihtiyacımız var.

Wir brauchen mehr Handelsabkommen.