Translation of "Mary'yle" in German

0.011 sec.

Examples of using "Mary'yle" in a sentence and their german translations:

Tom, Mary'yle çıkıyordu.

Tom schäkerte mit Maria.

Problemi Mary'yle tartıştım.

Ich diskutierte mit Maria über das Problem.

Tom, Mary'yle çıkıyor.

- Tom flirtet gerade mit Maria.
- Tom flirtet mit Maria.

Tom, Mary'yle ilgilenir.

Tom kümmert sich um Maria.

O Mary'yle tanıştı.

Er traf Maria.

Tom, Mary'yle konuşuyordu.

Tom sprach mit Maria.

Mary'yle dans etmeyi severim.

Ich tanze gerne mit Maria.

Tom'un Mary'yle buluşacağını düşündüm.

- Ich dachte, Tom träfe Mary.
- Ich dachte, Tom würde Mary treffen.

Tom, Mary'yle konuşmanı istiyorum.

Tom, ich möchte, dass du mit Mary redest.

Mary'yle birlikte Boston'a gittiler.

- Sie gingen mit Maria nach Boston.
- Sie sind mit Maria nach Boston gegangen.
- Sie sind mit Maria nach Boston gefahren.
- Sie fuhren mit Maria nach Boston.

Tom, Mary'yle konuşmaktan korkuyordu.

Tom hatte Angst davor, mit Maria zu sprechen.

Tom, Mary'yle sohbet ediyor.

- Tom schwatzt mit Maria.
- Tom unterhält sich mit Maria.

Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.

Tom wollte nicht mit Maria zusammen gesehen werden.

Tom, Mary'yle koltukları değiştiler.

Tom tauschte mit Maria die Plätze.

Tom tatlısını Mary'yle paylaştı.

Tom teilte seinen Nachtisch mit Maria.

Tom, Mary'yle bardakları tokuşturdu.

Tom stieß mit Maria an.

Tom, Mary'yle seks yaptı.

Tom hat Sex mit Mary.

Tom dün Mary'yle görüştü.

Tom hat gestern mit Mary geredet.

Tom dün Mary'yle konuştu.

Gestern sprach Tom mit Maria.

Tom Mary'yle birlikte değil.

Tom ist nicht bei Maria.

Tom, Mary'yle sorun hakkında konuştu.

Tom besprach das Problem mit Mary.

Seni Mary'yle flört ederken gördüm.

Ich habe dich mit Mary flirten gesehen.

Tom, Almanya'da tatildeyken Mary'yle tanıştı.

Tom hat Maria während eines Urlaubes in Deutschland kennengelernt.

Tom arkasından Mary'yle dalga geçti.

Tom machte sich über Maria hinter ihrem Rücken lustig.

Tom şimdi Mary'yle konuşmak istemiyor.

Tom will jetzt gerade nicht mit Maria reden.

O Mary'yle birlikte Boston'a gitti.

Sie ist mit Maria nach Boston gegangen.

Tom Mary'yle akşam yemeği yedi.

Tom hat mit Mary zu Abend gegessen.

Tom, Mary'yle aynı şeyi yaptı.

Tom tat das Gleiche wie Maria.

Tom, Mary'yle flört etmeye başladı.

Tom ist jetzt mit Mary zusammen.

Tom, Mary'yle ne hakkında konuştu?

Worüber hat Tom mit Maria gesprochen?

Tom'un şu anda Mary'yle olmamasına şaşırdım.

Es überrascht mich, dass Tom jetzt nicht bei Maria ist.

Tom'un Mary'yle ne yaptığını gördün mü?

Haben Sie gesehen, was Tom mit Maria gemacht hat?

Tom, Mary'yle buluşmak için lobiye indi.

Tom ging hinunter in die Eingangshalle, um sich mit Maria zu treffen.

Tom, Mary'yle John'un tartıştığını duyduğunu söylüyor.

Tom sagt, er habe Maria und Johannes streiten hören.

Tom ön kapıya kadar Mary'yle yürüdü.

Tom brachte Maria zur Haustür.

Tom, Mary'yle buluşmak için parka gitti.

Tom ging in den Park, um Mary zu treffen.

Tom bir daha asla Mary'yle konuşmadı.

Tom sprach nie wieder mit Maria.

Tom dün akşam Mary'yle birlikte buradaydı.

Tom war gestern Abend mit Mary hier.

- Tom, Mary ile konuştu.
- Tom, Mary'yle konuştu.

- Tom sprach mit Maria.
- Tom hat mit Mary gesprochen.

Tom'un yeterli parası olsaydı Mary'yle Boston'a giderdi.

Wenn Tom genug Geld gehabt hätte, wäre er mit Maria nach Boston gefahren.

Tom dün öğleden sonra Mary'yle birlikte buradaydı.

Tom war gestern Nachmittag mit Maria hier.

Tom, o konu hakkında Mary'yle konuşmamı istiyor.

Tom möchte, dass ich mit Maria über diese Angelegenheit rede.

Tom bu gece Mary'yle akşam yemeği yemeği planlıyor.

- Tom hat vor, heute zusammen mit Maria zu dinieren.
- Tom hat vor, heute zusammen mit Maria zu Abend zu essen.

Tom bu sabah bize Mary'yle Boston'a taşındığını söyledi.

Heute früh hat uns Tom gesagt, dass er und Maria nach Boston zögen.

Tom sana Mary'yle nasıl tanıştığını hiç söyledi mi?

Hat dir Tom jemals erzählt, wie er Maria kennengelernt hat?

Tom, Mary'yle ilk kez üç yıl önce karşılaştı.

Tom begegnete Maria zum ersten Mal vor drei Jahren.

Tom, İncil çalışma grubunda Mary'yle bir araya geldi.

Tom hat Maria bei einem Bibelkreis kennengelernt.

Mary'yle aynı fikirde olmadığını söyleyen tek kişi Tom değildi.

Tom war nicht der einzige, der preisgab, anderer Meinung zu sein als Maria.

- Tom Mary ile bir düet yaptı.
- Tom, Mary'yle bir düet seslendirdi.

Tom sang mit Maria ein Duett.

- Tom, Mary ile konuşmak istemediğini söyledi.
- Tom Mary'yle konuşmak istemediğini söyledi.

Tom sagte, er wolle nicht mit Maria sprechen.

- Tom, o ve Mary'nin önümüzdeki yıl Avustralya'yı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.
- Tom, Mary'yle önümüzdeki yıl Avustralya'yı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.

Tom sagte, er und Maria hätten vor, nächstes Jahr Australien zu besuchen.

- Bizim için sürpriz oldu, Tom Mary ile bizim partiye geldi.
- Sürpriz oldu, Tom partimize Mary ile birlikte geldi.
- Şu işe bak ki Tom bizim partiye Mary'yle geldi.
- Bize sürpriz oldu, Tom Mary ile partimize geldi.

Zu unserer Überraschung kam Tom mit Mary zu unserer Party.