Translation of "Maria'nın" in German

0.003 sec.

Examples of using "Maria'nın" in a sentence and their german translations:

Maria'nın dünyası, kitaplarıydı.

Marias Welt waren ihre Bücher.

Maria'nın kocası mısın?

Bist du der Ehemann von Maria?

- Maria'nın uzun saçı var.
- Maria'nın uzun saçları var.

Maria hat lange Haare.

Maria'nın uzun saçları var.

- Maria hat lange Haare.
- Mary hat lange Haare.

Maria'nın yakında yazacağını umuyorum.

Ich hoffe, Maria schreibt bald.

Maria'nın babası kolayca etkilenir.

- Marias Vater kann man leicht beeinflussen.
- Marias Vater ist leicht beeinflussbar.
- Marias Vater ist leicht zu beeinflussen.

Maria'nın mavi gözleri var.

Maria hat blaue Augen.

Tom Maria'nın yanında oturuyordu.

Tom saß neben Maria.

Tom Maria'nın önerisini beğendi.

Tom fand Marias Vorschlag gut.

Maria'nın hayalleri sonunda gerçekleşiyordu.

Marias Träume nahmen endlich Gestalt an.

- O, Maria'nın nerede oturduğunu bilmiyor.
- O, Maria'nın nerede yaşadığını bilmiyor.

Er weiß nicht, wo Maria wohnt.

Maria'nın erkek arkadaşından nefret ediyorum.

Ich hasse Marias Freund.

Tom Maria'nın kızının babası mı?

Ist Tom der Vater von Marias Tochter?

Maria'nın dört erkek kardeşi var.

Maria hat vier Brüder.

Tom kahveyi Maria'nın önüne koydu.

Tom stellte eine Tasse Kaffee vor Maria hin.

Maria'nın ayakları buz gibi soğuktu.

Maria hatte eiskalte Füße.

- Juan Maria'nın kendi kız kardeşi olduğunu bilmiyor.
- Juan, Maria'nın kendi kızı olduğunu bilmiyor.

Juan weiß nicht, dass Maria seine Tochter ist.

Tom Maria'nın kocasının en iyi arkadaşı.

Tom ist der beste Freund des Ehemanns Marias.

Maria'nın en sevdiği içecek yeşil çaydır.

Maria trinkt am allerliebsten grünen Tee.

Tom ve Maria'nın iki kedisi var.

Tom und Maria haben zwei Katzen.

Tom Maria'nın evlenmiş olduğunu duyunca, şaşırdı.

- Tom war überrascht, als er hörte, dass Maria geheiratet hatte.
- Tom war überrascht zu hören, dass Maria geheiratet hatte.

Maria'nın bir değil, beş tane köpeği var!

Maria hat nicht nur einen Hund, sondern fünf!

Beş yıl önce Maria'nın henüz çocuğu yoktu.

Vor fünf Jahren hatte Maria noch keine Kinder.

Tom'un bir jean'i var ama Maria'nın beş jean'i var.

Tom hat eine Jeans, Maria aber hat fünf Jeanshosen.

Tom Maria'nın aç olduğunu bildiği halde ona yemek ikram etmedi.

Obwohl Tom wusste, dass Maria Hunger hatte, bot er ihr nichts zu essen an.

Kedi şu an Maria'nın evinde yaşıyor ve orayı çok seviyor.

Der Kater lebt jetzt bei Maria zu Hause, und es gefällt ihm dort sehr.

"Öğle yemeğinde ne yedin?" " Maria'nın kendi yaptığı Gyoza. Onlar gerçekten lezzetliydiler!"

„Was gab es denn bei euch heute zum Mittagessen?“ – „Marias selbstgemachte Gyōza. Die waren einfach superlecker!“

Tom, Johannes onu tabanca ile tehdit ettiği için Maria'nın önünde duruyordu.

Tom stellte sich schützend vor Maria, als Johannes sie mit einer Pistole bedrohte.