Translation of "Kocası" in German

0.004 sec.

Examples of using "Kocası" in a sentence and their german translations:

Mary'nin kocası tombul.

Marias Ehemännchen ist mopsig.

Mary'nin kocası zengin.

Marias Ehemann ist reich.

Onun kocası Amerikalıdır.

- Ihr Ehemann ist Amerikaner.
- Ihr Mann ist Amerikaner.

Rahmetli kocası kemancıydı.

Ihr verstorbener Mann war Geiger.

Maria'nın kocası mısın?

Bist du der Ehemann von Maria?

Mary'nin kocası mısın?

- Bist du Marys Ehemann?
- Sind Sie Marys Ehemann?

Tom Mary'nin kocası.

Tom ist Marias Ehemann.

Onun kocası zengindir.

Ihr Ehemann ist reich.

Kocası mükemmel bir aşçıdır.

Ihr Mann ist ein hervorragender Koch.

Kocası üç yıldır hapiste.

Ihr Ehemann ist seit drei Jahren im Gefängnis.

Onun kocası bir zinacıdır.

Ihr Mann ist ein Ehebrecher.

Kocası şimdi Tokyo'da yaşıyor.

Ihr Mann lebt jetzt in Tokio.

Mary'nin bir kocası yok.

Maria hat keinen Mann.

Mary'nin bir kocası yoktu.

Maria hatte keinen Ehemann.

Mary'nin hiç kocası yoktu.

Maria hatte keinen Ehemann.

Onun kocası asla öğrenmedi.

Ihr Mann hat es nie herausgefunden.

Onun kocası genellikle sarhoştur.

Ihr Mann ist die meiste Zeit betrunken.

Tom Mary'nin kocası değil.

Tom ist nicht Marias Ehemann.

Kız kardeşimin kocası kayınbiraderimdir.

Der Mann meiner Schwester ist mein Schwager.

Onun kocası gerçekten çok içer.

Ihr Mann säuft wirklich wie ein Loch.

Dul kocası ölmüş bir kadındır.

Eine Witwe ist eine Frau, deren Ehemann verstorben ist.

Mary'nin kocası onu suistimal etti.

Maria wurde von ihrem Mann missbraucht.

Kocası öldüğünden beri çok yalnızdı.

Sie ist sehr einsam, seit ihr Mann gestorben ist.

Sen Mary'nin kocası değil misin?

- Sind Sie nicht Marias Ehemann?
- Bist du nicht Marias Ehemann?

Mary'nin kocası, benim kocamın yaşındadır.

Marias Mann ist so alt wie meiner.

Tom, Mary'nin kocası, değil mi?

Tom ist Marias Ehemann, nicht wahr?

Kocası ölmüş bir kadına dul denir.

Eine Frau, deren Ehemann gestorben ist, nennt man Witwe.

Onun kocası da çocukların velayetini istedi.

Ihr Mann wollte auch das Sorgerecht für die Kinder.

Babamın kız kardeşinin kocası benim eniştem.

Der Gatte der Schwester meines Vaters ist mein Onkel.

Kocası vefat etmiş bir kadın duldur.

- Eine Frau, deren Mann gestorben ist, ist eine Witwe.
- Eine Frau, deren Mann starb, ist eine Witwe.
- Eine Frau, die ihren Mann verloren hat, ist eine Witwe.

O, Mary'nin eski kocası olabilir mi?

Er könnte Marias Ex-Ehemann sein.

Bir kocası ve iki kızı vardır.

Sie hat einen Mann und zwei Töchter.

Tom, Mary ile kocası arasında oturdu.

Tom saß zwischen Maria und ihrem Mann.

Mary'nin kocası her zaman aynı şapkayı giyer.

Marias Mann trägt immer denselben Hut.

O kocası ile ilgili her zaman hata buluyor.

Sie hat immer etwas an ihrem Mann auszusetzen.

O benim kız kardeşimin kocası. O benim kayınbiraderim.

Er ist der Mann meiner Schwester. Er ist mein Schwager.

Kocası onun onun önüne koyduğu her şeyi yer.

Ihr Mann verputzt alles, was sie ihm vorsetzt.

Tom birlikte zaman geçirdiği kadının kocası tarafından öldürüldü.

Tom wurde von dem Gatten der Frau, mit der er oft zusammen war, ermordet.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Marie und ihr Ehemann erhielten im Jahre neunzehnhundertunddrei den Nobelpreis für Physik.

Bir kadın öldürüldüğünde, kocası veya sevgilisi bir numaralı şüphelidir.

Wenn eine Frau ermordet wird, ist der Gatte oder Freund immer der Hauptverdächtige.

- İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- Hem iş arkadaşım hem de onun kocası Amerikalı.

Meine Kollegin und ihr Mann sind beide Amerikaner.

Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.

Es lebte einmal eine alte Königin, der war ihr Gemahl schon lange Jahre gestorben, und sie hatte eine schöne Tochter.