Translation of "Kafa" in German

0.010 sec.

Examples of using "Kafa" in a sentence and their german translations:

O kafa karıştırıcı.

Das verwirrt nur.

Bu kafa karıştırıcı.

Das verwirrt nur.

Raporlar kafa karıştırıcıydı.

Die Berichte waren verwirrend.

Arabalar kafa kafaya çarpıştı.

Die Autos stießen frontal zusammen.

O çok kafa karıştırıcı.

Es ist sehr verwirrend.

O çok kafa karıştırıcıydı.

- Es war sehr verwirrend.
- Er war sehr verwirrend.
- Sie war sehr verwirrend.

Bu gerçekten kafa karıştırıcı.

Es ist wirklich verwirrend.

Çatıdan kafa üstü düştü.

Er ist kopfüber vom Dach gefallen.

Bu kafa karıştırıcı olurdu.

Das wäre verwirrend.

Bu kafa karıştırıcı olur.

Es wäre verwirrend.

Bu kafa karıştırıcı mı?

Verwirrt das?

Bu çok kafa karıştırıcı.

Das ist überaus verwirrend.

Tom'un açıklaması kafa karıştırıcıydı.

Toms Erklärung war verwirrend.

Kafa mı buluyorsun benimle?

Willst du mich verdammt nochmal auf den Arm nehmen?!

Çok kafa karıştırıcı bir arazi.

Diese Landschaft ist so verwirrend.

Senin bana söylediğine kafa yoruyorum.

- Ich habe über das, was du mir gesagt hast, nachgedacht.
- Ich habe über das, was Sie mir gesagt haben, nachgedacht.

Benim kafa derisi çok kaşınıyor.

Meine Kopfhaut juckt.

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

In einem gesunden Körper wohnt ein gesunder Geist.

Kayakçı br kafa tramvası yaşadı.

Der Skifahrer erlitt ein Schädeltrauma.

Hayat kafa karıştırıcı şeylerle dolu.

Das Leben ist voll von Verwirrendem.

Bu bir kafa derisi hastalığı.

Das ist eine Erkrankung der Kopfhaut.

Tom ciddi kafa travması yaşadı.

Tom erlitt eine schwere Kopfverletzung.

Tom'un açıklaması çok kafa karıştırıcıydı.

Toms Erklärung war sehr verwirrend.

Yerli Amerikalılar düşmanlarının kafa derisini yüzdüler.

Die Indianer skalpierten ihre Feinde.

O ilk başta kafa karıştırıcı olabilir.

- Es kann zunächst verwirrend sein.
- Es ist mitunter zunächst verwirrend.
- Das kann anfangs Verwirrung stiften.

- Dün kafa dağıttık.
- Dün kendimizden geçtik.

Gestern haben wir die Sau rausgelassen.

Bu sinir bozucu ve kafa karıştırıcı.

Es ist frustrierend und verwirrend.

Tom ve Mary birbirine kafa salladı.

Tom und Maria nickten einander zu.

O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

Er zerbricht sich den Kopf darüber, wie er mit der Angelegenheit umgehen soll.

Ben bu kafa karıştırıcı gramer sorusunu anlamıyorum.

Ich verstehe diese verwirrende Grammatikfrage nicht.

Bisiklet kaskları, sürücüleri ciddi kafa yaralanmalarından koruyabilir.

Fahrradhelme können Fahrradfahrer vor schweren Kopfverletzungen schützen.

Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.

Tom und Maria nicken einander wissend zu.

En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir.

Die größte Entfernung ist die zwischen zwei Köpfen.

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

Aber der Krach und die grellen Lichter wirken desorientierend.

Bu kanyonların ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu görüyorsunuz.

Jetzt merkt man, wie verwirrend diese Schluchten sind.

Ama diğer konular itiraf edin gerçekten kafa kurcalıyıcıydı

Aber zugeben, dass andere Themen wirklich umwerfend waren

Koku duygusu kaybı bir kafa travması nedeniyle oldu.

Der Verlust seines Geschmacksinns erfolgte aufgrund einer Schädelverletzung.

Gerçekten mi! Dostum, benimle kafa mı buluyorsun sen?

Echt jetzt?! Alter, du verarschst mich gerade, oder?

- Benimle dalga mı geçiyorsun?!
- Kafa mı buluyorsun benimle?

Willst du mich verdammt nochmal auf den Arm nehmen?!

Kafa kesimi başladı ve herhangi bir noktada korkularını ifade

Die Enthauptung begann und die Jomsvikings, die einen eigenen Code hatten, der es ihnen verbot,

- Hiç başınızdan yaralanmış mıydınız?
- Hiç kafa travması geçirmiş miydiniz?

Hatten Sie einmal eine Kopfverletzung?

Tamam, yani destanda anlatıldığı gibi kitlesel bir kafa kesimi vardı

Okay, es gab eine Massenenthauptung, wie in der Saga beschrieben, und außerdem waren einige

F1 şampiyonu Michael Schumacher ciddi bir kafa yarasına maruz kaldı.

Der Formel-1-Sieger Michael Schumacher erlitt eine schwere Kopfverletzung.

- Benimle kafa buluyorsun değil mi?
- Benimle dalga geçiyorsun, değil mi?

Du veräppelst mich, oder?

İki tren İtalya'da kafa kafaya çarpıştı, 22 yolcu hayatını kaybetti.

Bei einem Frontalzusammenstoß zweier Züge in Italien kamen 22 Menschen ums Leben.

Mayıs ayında, Mareşal Ney'e kafa karıştıran bir emir , Bautzen Savaşı'na geç gelmesine

Im Mai trug ein verwirrender Befehl an Marschall Ney zu seiner späten Ankunft in

- Benimle dalga geçmeyi bırak.
- Benimle alay etmeyi kes.
- Benimle kafa bulmayı bırakın.

Hör auf, dich über mich lustig zu machen!

- Tom soruna bir çözüm için çok fazla düşünüyor.
- Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor.

- Tom hat sich den Kopf über eine Lösung des Problems zerbrochen.
- Tom hat sich den Kopf zerbrochen über eine Lösung des Problems.

Saçlarımda endişe değilim”diyor kafa kesimi devam edebilir. " Ama balta düşerken başını geriye doğru çeker… ve düşen balta

Aber als die Axt fällt, ruckt er den Kopf zurück ... und die fallende Axt schneidet