Translation of "Bilmediği" in German

Fakat bilmediği Anadolu Selçuklu Devletinin

Aber der anatolische seldschukische Staat

Tom'un bilmediği bir şey biliyorum.

Ich weiß etwas, was Tom nicht weiß.

Tom'un bilmediği bir şey biliyordum.

Ich wusste etwas, dass Tom nicht wusste.

Ne söyleyeceğini bilmediği için sadece gülümsedi.

Nicht wissend, was sie sagen sollte, lächelte sie einfach nur.

Ne diyeceğini bilmediği için, sessiz kaldı.

Weil er nicht wusste, was er sagen sollte, schwieg er.

O, ne söyleyeceğini bilmediği için, sessiz kaldı.

Weil er nicht wusste, was er sagen sollte, schwieg er.

Onun adresini bilmediği için, o ona yazmadı.

Da sie seine Adresse nicht kannte, schrieb sie ihm nicht.

Tom'un Mary'nin bilmediği birkaç banka hesabı var.

Tom hat ein paar Bankkonten, von denen Maria nichts weiß.

Ona öğretilmeyen şeyi bilmediği için onu suçlayamazsınız.

Du kannst ihr nicht vorwerfen, dass sie nicht weiß, was man ihr nicht beigebracht hat.

Ne söyleyeceğini bilmediği için, sessiz kalmaya devam etti.

- Unwissend, was sie sagen sollte, blieb sie stumm.
- Da sie nicht wusste, was sie sagen sollte, schwieg sie.
- Nicht wissend, was sie sagen sollte, schwieg sie.

şimdi benim çocukluğumdaki akranlarımın bile birçoğunun bilmediği bir oyun 3 taş

Jetzt ein Spiel, das viele meiner Altersgenossen in meiner Kindheit nicht kannten