Translation of "Bilgisayarının" in German

Tom bilgisayarının başına geçti.

Tom setzte sich an seinen Rechner.

Bilgisayarının internete nasıl bağlandığını biliyor.

- Er weiß, wie er seinen Rechner mit dem Internet verbindet.
- Er weiß, wie er mit seinem Rechner ins Internet geht.

Tom bilgisayarının kapağına adını yazdı.

Tom schrieb seinen Namen auf den Deckel seines Notizbuches.

O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.

Er verbringt seine Abende vor seinem Klapprechner.

Senin bilgisayarının ne kadar belleği var?

Wie groß ist der Arbeitsspeicher deines Computers?

Bilgisayarının önünde çok fazla zaman harcıyorsun.

Du verbringst zu viel Zeit vor dem Computer.

O, pijamasının içinde dizüstü bilgisayarının önünde oturdu.

Sie saß im Schlafanzug vor ihrem Klapprechner.

Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.

- Tom sitzt oft den ganzen Tag vor seinem Computer.
- Tom sitzt oft den ganzen Tag vor seinem Rechner.

Mary çantasına baktı ve bilgisayarının çalındığını fark etti.

Maria warf einen Blick in ihre Tasche und stellte fest, dass ihr Rechner gestohlen war.

Tom, bilgisayarının kötü bir ruh tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.

- Tom glaubt, dass sein Rechner von einem bösen Geist besessen ist.
- Tom glaubt, dass ein böser Geist in seinem Rechner wohnt.