Translation of "Aşkın" in German

0.007 sec.

Examples of using "Aşkın" in a sentence and their german translations:

Fransızca aşkın dilidir.

Französisch ist die Sprache der Liebe.

İşim başımdan aşkın.

Ich ersticke in Arbeit.

İtalyanca, aşkın dilidir.

Italienisch ist die Sprache der Liebe.

- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- Aşkın gözü kördür derler.

Man sagt, Liebe mache blind.

Aşkın gücüne inanıyor musun?

- Glaubst du an die Macht der Liebe?
- Glaubt ihr an die Macht der Liebe?
- Glauben Sie an die Macht der Liebe?

Aşkın ne olduğunu biliyorum.

Ich weiß, was Liebe ist.

Aşkın ölçüsü ölçüsüz sevmektir.

Das Maß der Liebe ist maßlos zu lieben.

- Senin aşkın ne kadar derin?
- Senin aşkın ne kadar içten?

Wie tief sind die Wurzeln deiner Liebe im Boden verankert?

İki milyonu aşkın yıl önce

Und vor über 2 Millionen Jahren,

Dört saati aşkın süredir yürüyorlar.

Sie sind seit über vier Stunden unterwegs.

Artık aşkın ne olduğunu biliyorum.

Jetzt weiß ich, was Liebe ist.

Adeta kutsal aşkın nişanı hâline geldi.

wurde es zum Symbol klösterlicher Liebe.

çoğumuz bunu aşkın sembolü olarak yorumlar

das die meisten von uns als Zeichen für Liebe lesen,

Aşkın ince olduğu yerde hatalar kalındır.

Wenn die Liebe abkühlt, fallen viele Makel erst ins Auge.

Sen aşkın ne olduğunu biliyor musun?

Weißt du, was Liebe ist?

Aşkın sonsuza kadar sürmesi gerekiyor mu?

Sollte Liebe nicht ewig halten?

- Esperanto sevgi dilidir.
- Esperanto aşkın dilidir.

Esperanto ist die Sprache der Liebe.

Aşkın beni canlı tutan tek şey.

Deine Liebe ist das einzige, was mich am Leben hält.

Sesini 200 metreyi aşkın bir alana yayıyor.

Seine Stimme erklingt über 200 m weit.

- Dünyada Baskça konuşan 800,000'i aşkın kişi vardır.
- Dünyada 800,000'i aşkın Baskça konuşan kişi vardır.

Das Baskische hat weltweit über achthunderttausend Sprecher.

Dünyada her yıl 1.000'i aşkın gergedan katlediliyor.

Weltweit werden mehr als tausend Nashörner pro Jahr getötet.

Tom ve Mary 30 yılı aşkın süredir evliler.

Tom und Maria sind seit mehr als 30 Jahren verheiratet.

Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.

- Robert war seit über einem Jahr mit Marie verlobt.
- Robert ist seit mehr als einem Jahr mit Maria verlobt.

En iyi arkadaşın, büyük aşkın gibidir. Sadece daha iyi!

Deine beste Freundin ist wie deine große Liebe. Nur besser!

Tom otuzu aşkın olamaz O yaklaşık on sekiz gibi görünüyor.

Tom kann nicht über dreißig sein. Er sieht wie um die achtzehn aus.

Kral, insanlarının ona gösterdikleri aşkın sonsuza kadar süreceğini umut ediyor ve inanıyor.

Der König hofft und glaubt, dass die Liebe die ihm sein Volk jetzt erweist, auf immer dauern wird.

- Aşk kördür.
- Aşkın gözü kördür.
- Aşk, doğası gereği kördür.
- Aşk doğal olarak kördür.

- Liebe macht blind.
- Liebe ist blind.

Belki ilk aşkın, ilk öpücüğün veya ilk randevun olmayabilirim fakat her şeyde son olmak isterim.

Ich bin vielleicht nicht deine erste Liebe, dein erster Kuss oder dein erstes Date, aber ich möchte bei allem die Letzte sein.

Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.

Jane ist fett, primitiv und raucht zu viel. Aber Ken findet sie liebenswert und bezaubernd. Darum sagt man auch: Liebe macht blind.