Translation of "Yaşamış" in French

0.004 sec.

Examples of using "Yaşamış" in a sentence and their french translations:

Benden önce yaşamış olup hayatlarını kendi istediği gibi yaşamış

je suis incroyablement reconnaissant envers tous ceux venus avant moi,

Prostat sorunu yaşamış mıydınız?

- Avez-vous eu des problèmes de prostate ?
- As-tu eu des problèmes de prostate ?

O, İspanya'da yaşamış gibi görünüyor.

- Il semble qu'il ait vécu en Espagne.
- Il semble avoir vécu en Espagne.

Burada yaşamış olmayı dilemez misin?

- N'aimeriez-vous pas vivre ici ?
- N'aimerais-tu pas vivre ici ?

Bell, Londra'da yaşamış, değil mi?

Bell a vécu à Londres, n'est-ce pas ?

Geçmişte yoksunluk belirtileri yaşamış mıydınız?

- Avez-vous éprouvé des symptômes de sevrage dans le passé ?
- As-tu éprouvé des symptômes de sevrage dans le passé ?

Efsanevi kahramanın yolculuğunu yaşamış olan biri,

quelqu'un qui a vécu le voyage mythique d'un héros,

Önceki hamileliklerinizde hiç komplikasyon yaşamış mıydınız?

- Avez-vous déjà eu des complications lors de vos précédentes grossesses ?
- As-tu déjà eu des complications au cours de tes grossesses précédentes ?

çünkü okumakta sorun yaşamış bir çocuk olarak,

parce que je m'entraine depuis tout petit

Onsekizinci yüzyılda yaşamış kölelerin trajik kaderinden bahsediyor.

Ça parle du sort tragique des esclaves du dix-huitième siècle.

- Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.
- Ben Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci olduğunu düşünüyorum.
- Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci olduğunu düşünüyorum.

Je pense que Beethoven est le plus grand compositeur qui ait jamais vécu.

Ve bütün olanaksızlıklara rağmen masalı anlatmak için yaşamış,

et, contre l'adversité, a survécu et l'a raconté,

Batı medenıyeti ise yalnızca birkaç saniye yaşamış olurdu.

La civilisation occidentale existe depuis quelques secondes.

Binlerce yıl önce yaşamış çoğu hayvanın şimdi nesli tükendi.

De nombreux animaux qui vivaient il y a des milliers d'années ont désormais disparu.

Yüzyılın sonuna gelindiğinde, dünya sıcaklıkta çarpıcı bir artış yaşamış olacak.

D'ici la fin du siècle, la terre aura fait l'expérience d'une alarmante augmentation de la température.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.

Mère Thérésa était une sœur catholique qui vivait et travaillait à Calcutta en Inde.

Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış olanlar kadar büyük bir besteci olduğunu düşünüyorum.

Je pense que Beethoven est le plus grand compositeur qui ait jamais vécu.

Tarih, 126 Himalayalı köylüyü yediği kaydedilen 19'uncu yüzyılda yaşamış bir kaçaktan,

L'histoire parle du "léopard mangeur d'hommes de Rudraprayag", une bête sauvage du 19ème siècle.