Translation of "Yaşadığım" in French

0.004 sec.

Examples of using "Yaşadığım" in a sentence and their french translations:

Yaşadığım kadar çalışacağım.

Je travaillerai aussi longtemps que je vivrai.

Yaşadığım yeri seviyorum.

Je me plais là où je vis.

Bu yaşadığım yerdir.

C'est là que je vis.

- Bu, gençken yaşadığım evdir.
- Bu gençken yaşadığım ev.

C'est la maison où j'habitais quand j'étais jeune.

- Tom içinde yaşadığım yapıya sahip.
- Tom yaşadığım binanın sahibidir.

Le bâtiment dans lequel je vis appartient à Tom.

Örneğin, yaşadığım şehir Seattle'da

Par exemple, à Seattle, où je vis,

İyiliğini yaşadığım sürece unutmayacağım.

Je n'oublierai jamais votre gentillesse, aussi longtemps que je vivrai.

Bu, küçükken yaşadığım evdir.

C'est la maison où je vivais étant petit.

Çocukken yaşadığım ev burası.

C'est la maison où j'ai vécu quand j'étais enfant.

Yaşadığım şehir çok küçük.

Le village dans lequel je vis est très petit.

Yaşadığım köy çok küçük.

Le village où j'habite est très petit.

Yaşadığım şehir oldukça küçük.

Le village dans lequel je vis est très petit.

Bu, gençken yaşadığım evdir.

- C'est la maison où j'habitais quand j'étais jeune.
- C'est la maison où je vivais étant petit.

Yaşadığım bir deneyime atıfta bulunacağım.

j'aimerais vous parler d'une situation que j'ai vécue.

Hâlâ Paul olarak yaşadığım zamanlarda

Quand je vivais encore en tant que Paul,

Bu yolculukta yaşadığım inanılmaz şey,

Et chose étrange, durant ce voyage,

Londra, yaşadığım yer, sisiyle ünlüydü.

Londres, là où j'habite, était réputé pour son brouillard.

Yaşadığım sürece seni asla affetmeyeceğim.

- Je ne vous pardonnerai jamais, aussi longtemps que je vivrai.
- Je ne te pardonnerai jamais, aussi longtemps que je vivrai.

Yaşadığım sürece komünizme asla ulaşılmayacak.

Le communisme ne sera jamais atteint de mon vivant.

- Yaşadığım apartman binasında evcil hayvanlara izin verilmez.
- Yaşadığım apartmanda hayvan beslemek yasak.

Les animaux de compagnie ne sont pas autorisés dans l'immeuble où j'habite.

Yaşadığım şeyi anlayan insanlardan haber aldım.

comprenaient ce que je traversais.

Bununla birlikte yaşadığım tüm travmaları düşündüm:

Je me suis alors souvenue de tous mes traumatismes :

Ben yaşadığım sürece, nezaketini asla unutmayacağım.

- Tant que je vivrai je n'oublierai jamais ta gentillesse.
- Autant que je vivrai, je n'oublierai jamais ta gentillesse.

Yaşadığım yerde Ocak ayında kar yağar.

Chez nous, il neige en janvier.

Kyoto'da yaşadığım zamanlarda,müzeyi sıklıkla ziyaret ederim.

Je visitais souvent le musée lorsque je résidais à Kyoto.

Yaşadığım yer senin sağlığın için çok yararlı.

L'endroit où je vis fait du bien à la santé.

1982 yılında bugün hala yaşadığım Atina'da doğdum.

- Je suis né en 1982 à Athènes, où je vis encore aujourd'hui.
- Je suis née en 1982 à Athènes, où je vis encore aujourd'hui.

Ne yaşadığım hakkında hiçbirinizin bir fikri yok.

Aucun d'entre vous n'a idée de ce que j'ai traversé.

Yıllar içinde yaşadığım en güzel Noel budur.

C'est le meilleur Noël que j'ai passé depuis des années.

Usta San izcileriyle yaşadığım o inanılmaz deneyimden sonra

J'avais côtoyé ces pisteurs de génie du peuple San.

Bu şimdiye kadar yaşadığım en güzel Noel'lerden biridir.

C'est l'un des meilleurs Noëls que j'ai jamais eu.

Yatağım ve 7 gün 24 saat yaşadığım yer oldu.

mon lit, l'endroit où je vivais constamment.

Yaşadığım bazı sorunlarla ilgili bana biraz yardım eder misin?

- Cela vous dérangerait-il de me donner un peu d'aide avec certains de mes problèmes?
- Cela te dérangerait-il de me fournir un peu d'aide pour certains problèmes que je rencontre ?

Okula yakın yaşadığım için öğle yemeği için eve gelirim.

J'habite près de l'école, je rentre chez moi pour manger.

Kanada'ya yakın yaşadığım için, Kanada'da konuşulan Fransızca türünü öğrenmeyi tercih ediyorum.

Comme je vis près du Canada, je préfèrerais apprendre le français parlé au Canada.

Bu inanılmaz zorluğu aşmıştı. Ve ben de hayatımda yaşadığım zorlukları aştığımı hissettim.

Elle avait pu surmonter cette terrible épreuve. Et j'avais le sentiment d'avoir surmonté les miennes.

İşe bazen yürüyerek bazen de bisikletle gidiyorum zira yaşadığım yer işime çok yakın.

Je vais parfois à pied au travail, d'autres fois j'y vais en vélo, car mon service est près de chez moi.

- Deniz kıyısında yaşadığım için sık sık plaja giderim.
- Evim denize yakın olduğu için sık sık sahile inerim.

Je vis près de la mer alors je me rends souvent à la plage.