Translation of "Havanın" in French

0.004 sec.

Examples of using "Havanın" in a sentence and their french translations:

Havanın küresel olarak garipleşmesiyle

Dans les bizarreries du temps,

Havanın tekrar ısınacağını anlıyorum.

Je comprends qu'il va encore faire chaud.

Havanın kuru olacağını umuyorum.

J'espère que le temps va être sec.

Ağzındaki alıcılar havanın tadına bakıyor.

Des récepteurs dans sa bouche goûtent l'air.

Yarın havanın güzel olacağını umuyorum.

- J'espère que le temps sera bon demain.
- J'espère que ça ira demain.

Havanın kararması sonrasına kadar gitmeyeceğiz.

Nous ne partirons pas avant qu'il fasse noir.

Yarın havanın iyi olacağını umuyorum.

J'espère qu'il fera beau demain.

Havanın soğuk olduğunu düşünmüyor musun?

Tu ne trouves pas qu'il fait froid ?

Bu güzel havanın süreceğini umuyorum.

- J'espère que ce beau temps va tenir.
- J'espère que ce beau temps va durer.

Bu ılık havanın tadını çıkarıyorum.

Je profite de ce temps chaud.

Havanın güzel olup olmayacağını merak ediyorum.

Je me demande s'il fera beau.

Yarın havanın açık olacağını ümit ediyorum.

J'espère que le temps va s'éclaircir demain.

Havanın yarın açıp açmayacağını merak ediyorum.

Je me demande si ça va se dégager demain.

Havanın yarın nasıl olacağını merak ediyorum.

Je me demande comment le temps sera demain.

Yarın havanın iyi olacağını düşünüyor musun?

Est-ce que tu penses qu'on va avoir beau temps demain ?

Boston'da şu an havanın soğukluğu nasıl?

Il fait froid à Boston là ?

Bu güzel havanın devam edeceğini umuyorum.

J'espère que ce superbe temps va continuer.

Bu fırtınalı havanın devam etmeyeceğini umuyorum.

J'espère que ce temps orageux ne va pas se prolonger.

Geceleri soğuk havanın alçalacağı bir yer vardır.

La nuit, tout l'air froid ira se mettre dedans.

Havanın yarın nasıl olacağını tahmin etmek zor.

C'est dur de dire comment sera le temps demain.

Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.

Ils étaient perdus en mer, à la merci des vents et du climat.

Dedem havanın güzel olduğu günlerde yürüyüşe çıkar.

Mon grand-père fait des promenades quand il fait beau.

Soğuk havanın hafta sonuna kadar sürmesi bekleniyor.

Le temps froid doit se prolonger jusqu'au week-end.

Bu hafta sonu havanın güzel olacağını gördüm.

- J'ai vu que le temps serait beau ce weekend.
- J'ai vu qu'il fera beau ce weekend.

Temiz havanın keyfini çıkarabilmem için pencereyi açıyorum.

Il ouvrait la fenêtre pour pouvoir apprécier l'air frais.

Havanın temiz olduğu sakin bir şehirde yaşamak istiyorum.

Je veux vivre dans une ville tranquille où l'air est sain.

Bu havanın devam edip etmeyeceğini görmek ilginç olacaktır.

Il sera intéressant de voir si le temps continue comme ça.

O, odada havanın çok sıcak olduğundan şikayet etti.

Elle s'est plaint qu'il faisait trop chaud dans la chambre.

Havanın hakim olduğu bölgede BAE yağan yağmurda başarılı oldu

Dans la région où le temps chaud prévaut, les EAU ont réussi à faire tomber la

Biraz temiz havanın girmesine izin vermek için pencereyi açtım.

- J'ai ouvert la fenêtre, afin de laisser entrer de l'air frais.
- J'ouvris la fenêtre, afin de laisser entrer de l'air frais.

- Bence yarın sıcak olacak.
- Yarın havanın sıcak olacağını düşünüyorum.

Je pense qu'il va faire chaud demain.

- Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
- Bırak bu dumanlı hava odadan çıksın ve temiz hava girsin.

Fais sortir cet air enfumé de la chambre et laisse entrer de l'air frais.

Sizce de bir Aralık ayına göre havanın fazla sıcak değil mi?

- Tu ne trouves pas qu'il fait relativement chaud pour un mois de décembre ?
- Ne trouvez-vous pas qu'il fait plutôt chaud pour un mois de décembre ?

Bugün ilerleyen saatlerde havanın daha da soğuması ve kar yağması bekleniyor.

Ça devrait se refroidir et neiger plus tard dans la journée.

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

mais on veut les éviter. C'est là que le temps sera le pire.

- Havanın bozup bozmayacağını merak ediyorum.
- Hava böyle güzel devam edecek mi, merak ediyorum.

Je me demande si le temps se maintiendra.

Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.

Ce n'est pas rapide comme chemin, et, vu la chaleur, c'est mauvais pour les médicaments.