Translation of "Faydası" in French

0.016 sec.

Examples of using "Faydası" in a sentence and their french translations:

Faydası yok.

Ce n'est pas bon.

Pek faydası olmadı.

Ça n'a pas vraiment aidé.

Size faydası yok.

- Ça ne te fait pas du bien.
- Ça ne vous fait pas du bien.
- Ça ne te fait pas de bien.
- Ça ne vous fait pas de bien.

Endişelenmenin faydası ne?

Quelle est l'utilité de se faire du souci ?

Konuşmanın faydası nedir?

- À quoi sert de parler ?
- Quelle est l'utilité d'une discussion ?

- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
- Şikayet etmenin faydası yok.

- Il ne sert à rien de se plaindre.
- Ça ne sert à rien de se plaindre.
- Il est inutile de se plaindre.

Uzayın insanlığın faydası için

Nous continuerons à travailler

Karşı koymanın faydası yok.

La résistance est inutile.

Onunla tartışmanın faydası yok.

Cela ne sert à rien de discuter avec lui.

Onun bana faydası yok.

Ça ne m'est d'aucune utilité.

Kendimi kandırmanın faydası yok.

Il est inutile de me raconter des histoires à moi-même.

Tom'la konuşmanın faydası yok.

Il ne sert à rien de parler avec Tom.

Tekrar denemenin faydası yok.

Ça ne sert à rien de réessayer.

Beklemenin bir faydası yok.

- Il ne sert à rien d'attendre.
- Attendre ne sert à rien.

Onunla konuşmanın faydası yok.

Cela ne sert à rien de lui parler.

Bunun çok faydası olmadı.

Cela n'a pas beaucoup aidé.

Tom'la tartışmanın faydası yok.

Il ne sert à rien de discuter avec Tom.

- Gözümü korkutmaya çalışmanın faydası yok.
- Beni korkutmaya çalışmanın faydası yok.

Il est inutile d'essayer de m'intimider.

- Artık onu beklemenin faydası yok.
- Artık onu beklemenin hiçbir faydası yok.

Ça ne sert à rien de continuer à l'attendre.

Tüm insanlığın faydası için yapılmalıdır.''

doivent s'effectuer pour le bien de tous les peuples,

Bir şey denemenin faydası yok.

Cela ne sert à rien d'essayer quoique ce soit.

Kaderle kavga etmenin faydası yoktur.

Inutile de se quereller avec le destin.

İlacın bana hiç faydası olmadı.

- Ce médicament ne m'a fait aucun bien.
- Ce médicament ne m'a été d'aucun secours.

Onun hakkında konuşmanın faydası yok.

Il n'y a rien de bon d'en parler.

Benden para istemenin faydası yok.

Il est inutile de me demander de l'argent.

Ona nasihat etmenin faydası yok.

Cela ne sert à rien de lui donner des conseils.

Bu sözlüğün hiç faydası yok.

Ce dictionnaire ne vaut rien.

Ondan yardım istemenin faydası yok.

Cela ne sert à rien de lui demander de l'aide.

Onun gelmesini beklemenin faydası yok.

Ça n'a pas de sens d'attendre qu'il vienne.

Böylesine kitapları okumanın faydası nedir.

À quoi bon la lecture de tels livres ?

Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.

Bien mal acquis ne profite jamais.

Tek faydası ufkunu genişletmişti o insanlar

Le seul avantage était qu'il élargissait ses horizons

Onu ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

Ça ne sert à rien que tu tentes de le persuader.

Fransızca konuşamıyor gibi davranmanın faydası yok.

- Il est inutile de prétendre que tu ne sais pas parler français.
- Il est inutile de prétendre que vous ne savez pas parler français.

Gazetecilerden sır saklamaya çalışmanın faydası yok.

Il est inutile d'essayer de garder des secrets pour les journalistes.

- Karşı koymanın faydası yok.
- Direniş boşuna.

La résistance est inutile.

Ona tekrar rica etmenin faydası yok.

Ça ne sert à rien de lui redemander.

Bana yardım edebilirsen çok faydası olur.

- Si tu m'aidais, je serais vraiment sauvé.
- Si tu pouvais me prêter main forte, ça m'aiderait beaucoup.

Bu sorunu çözmeye çalışmanın faydası yok.

Cela ne sert à rien d'essayer de résoudre ce problème.

Onun faydası olup olmayacağından emin değilim.

- Je ne suis pas sûr que cela va aider.
- Je ne suis pas sûr que ça va aider.

Ailemizin faydası için sana nasıl yardımcı olabilirim?

comment puis-je être présent et servir notre famille ?

Konu hakkında onunla tartışmanın bir faydası yok.

Il est inutile de se quereller avec lui à ce sujet.

Eğer çalışmayacaksan okula gitmenin bir faydası yok.

Ça ne sert à rien d'aller à l'école si tu ne vas pas étudier.

Onu ikna etmeye çalışmanın faydası olmadığını düşünüyorum.

J'imagine qu'il ne sert à rien d'essayer de le convaincre.

Nefesini harcama. Onunla konuşmanın hiçbir faydası yok.

Vous pouvez économiser votre salive. Ça ne sert à rien de parler avec lui.

Bunun ne gibi bir faydası olacak, anlamadım.

Je ne vois pas en quoi ça aiderait.

Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.

La nouvelle route profitera aux gens qui vivent dans les collines.

Steve Jobs'a bu arkadaş çevresinin hiçbir faydası olmadı

Ce cercle d'amis n'était d'aucune utilité pour Steve Jobs

Onun gerçek sebebi bulmaya çalışmasının hiçbir faydası yok.

Il lui est inutile d'essayer de trouver la véritable raison.

Bu tür bir kitabın bize bir faydası yok.

Ce genre de livre ne nous serait d'aucune utilité.

Artık kaza için onu suçlamanın bir faydası yok.

- Ça ne sert à rien de lui reprocher encore l'accident maintenant.
- Ça ne sert à rien de lui reprocher l'accident maintenant.

Sanırım onu ikna etmeye çalışmanın bir faydası yok.

Je pense qu'il ne sert à rien d'essayer de le convaincre.

- Matematiğin ne faydası var?
- Matematik ne işe yarar?

- À quoi servent les mathématiques ?
- À quoi les mathématiques sont-elles bonnes ?

Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.

Il ne sert à rien d'essayer de séparer les chèvres et les moutons alors que tu es dans une crise de folie.

Yardım için bağırmanın faydası yok. Hiç kimse seni duymayacak.

Ça ne sert à rien de crier à l'aide. Personne ne t'entendra.

Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.

Ça ne sert à rien de me dire « Salut, comment ça va ? » si tu n'as rien d'autre à dire.

- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
- Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.

Il pensait qu'il n'y avait plus d'intérêt d'attendre autant.

- Bunun bana çok faydası oldu.
- Bunun bana çok yararı dokundu.
- Bunun çok faydasını gördüm.
- Bu bana çok yardımcı oldu.

Cela m'a beaucoup aidé.