Translation of "Başında" in French

0.010 sec.

Examples of using "Başında" in a sentence and their french translations:

Başında başlayalım.

Commençons par le commencement.

Kocam iş başında.

Mon mari est au travail.

Tom aklı başında.

Tom a la tête sur les épaules.

- İş başında yemek yememen gerekiyor.
- İş başında yemek yememelisin.

- Tu n'es pas supposé manger sur le lieu de travail.
- Tu n'es pas supposée manger sur le lieu de travail.
- Vous n'êtes pas supposé manger sur le lieu de travail.
- Vous n'êtes pas supposée manger sur le lieu de travail.
- Vous n'êtes pas supposés manger sur le lieu de travail.
- Vous n'êtes pas supposées manger sur le lieu de travail.

Videonun başında da söylemiştik

nous avons dit au début de la vidéo

O aklı başında davranmıyor.

Il n'a pas les pieds sur terre.

Direksiyon başında kim bulunuyor?

Qui est au volant ?

Bu yılın başında seçildi.

Elle a été élue plus tôt cette année.

Ama henüz yolun çok başında.

Mais ses ennuis ne font que commencer.

Yıllarca Elektrikli Araç Birliği'nin başında

Elle dirige l'Association des véhicules électriques depuis des années

Hani videonun başında da söylemiştim

Je te l'ai dit au début de la vidéo

Babam gelecek ayın başında dönecek.

Mon père reviendra au début du mois prochain.

Aklı başında biri bunu yapmaz.

- Un homme sain d'esprit ne ferait pas cela.
- Une personne saine d'esprit ne ferait pas cela.

Haziran ayının başında Toronto'ya geldim.

Je suis arrivé à Toronto au début du mois de juin.

Mayıs ayının başında Osaka'ya vardılar.

Ils sont arrivés à Osaka début mai.

- Direksiyon başında uyuyakalıp kaza yaptı.
- Direksiyon başında uykuya daldı ve kaza yaptı.

Il s'est endormi au volant et a eu un accident.

Hala bu ticari kampanyaların başında geliyor.

les femmes blanches sont omniprésentes dans les publicités.

İklime etkileri daha yolun başında görünebilir

Les effets du climat peuvent sembler un peu lointains,

Gençler bize çıraklık, iş başında eğitim

Les jeunes nous demandent des apprentissages,

Suyun başında başka devler de var.

Il y a aussi d'autres géants.

Büyük harf bir cümlenin başında kullanılır.

On met des majuscules en début de phrase.

Jim'in başında beyaz bir şapkası var.

Jim a un chapeau blanc sur la tête.

Hey sen ! Havuz başında koşmak yok !

Hé toi ! Ne cours pas autour de la piscine !

- Tom bilgisayar başında haddinden çok zaman geçiriyor.
- Tom bilgisayarın başında çok fazla zaman geçiriyor.

Tom passe trop de temps sur l'ordinateur.

İşte benim listemin başında olan bir yer.

Voici un endroit qui figure en haut de ma liste.

Bilgisayarın başında öylece oturmayın, bir karar vermelisiniz.

Ne restez pas assis devant l'ordinateur, il faut se décider.

Bilgisayarınızın başında öylece oturmayın, karar verme zamanı.

Ne restez pas assis devant l'ordinateur, il faut choisir.

Bilgisayarın başında öylece oturmayın. Bir karar vermelisiniz.

Ne restez pas assis devant l'ordinateur. Prenez une décision.

Filmin başında verilen mesaj şuydu; ikiz kardeşler

Le message donné au début du film était le suivant; frères jumeaux

1900'lü yılların başında kadınlar cemiyet kurup

Au début des années 1900, les femmes ont créé une société et

Eski Prusya dilinin canlanması seksenlerin başında başladı.

Le renouveau du vieux prussien a commencé au début des années quatre-vingt.

O mutfakta düştüğünden beri aklı başında değil.

Depuis sa chute dans la cuisine, elle n'a plus toute sa tête.

Tom direksiyon başında uyuyakalıp kazaya neden oldu.

- Tom s'est endormi au volant et a causé un accident.
- Tom s'est endormi en conduisant et a causé un accident.

Tom ve Mary şu anda iş başında.

Tom et Mary sont au travail pour le moment.

Çocuklar ekran başında çok fazla zaman geçirmemeli.

Les enfants ne doivent pas passer trop de temps devant les écrans.

1900'lerin başında, Hitler tarafından tahsis edilmeden önce

Au début du 20e siècle, avant qu'Hitler ne se l'approprie,

...şehir ışıkları sayesinde 24 saat iş başında olabiliyorlar.

mais les lumières de la ville leur permettent d'opérer 24 h/24.

Riske aldırış etmeden, Hardrada adamlarının başında savaşa girdi.

Sans se soucier du risque, Hardrada s'avança dans la bataille à la tête de ses hommes.

O, bütün gece hasta çocuğunun başında nöbet tuttu.

Elle veilla son enfant malade toute une nuit.

Aklı başında hiç kimse gece şu ormanda yürümez.

Personne de sensé ne marcherait dans ces bois la nuit venue.

Dağ başında sekiz günlük doğa yürüyüşü ve kanodan sonra

après huit jours de randonnée et de canoë dans la nature,

Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.

Au début de chaque weekend, je suis à la fois fatigué et joyeux.

Yahu hani bu karıncaların hayvan besleme konusu vardı başında söylemiştik

l'enfer savons que nous avions dit au début de ces problèmes d'alimentation des animaux de fourmi

Bir kamyon tarafından öldürüldüğü zaman Dan yirmili yaşlarının başında idi.

Dan était dans la vingtaine quand il a été tué par un camion.

Başında, kadınların payının yüzde otuz olacağı anlaşmadan sonra yirmi bir gün

vingt et un jours après l'accord, dans lequel la proportion de femmes sera de

Uçağım düşmezse ve organ mafyası tarafından kaçırılmazsam hafta başında sana yazacağım.

Si mon avion ne s'écrase pas, si je ne me fais pas enlever par des voleurs d'organes, je vous passe un coup de fil en début de semaine.

Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç takipçisi yoktu.

Rousseau était fou, mais influent; Hume était sain d'esprit, mais n'avait pas de disciples.

Çocuğun başında büyük bir yumru var. O kadar çok ağlamasına şaşmamalı.

Le garçon a une énorme bosse sur la tête. Pas étonnant qu'il ait tant pleuré !

- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

Nous sommes perdues au centre de nulle part.