Translation of "çıkacak" in French

0.005 sec.

Examples of using "çıkacak" in a sentence and their french translations:

Kim tahta çıkacak?

Qui prendra la succession au trône ?

O tahta çıkacak.

Il succèdera au trône.

Tom'la tekrar çıkacak mısın?

Tu vas encore sortir avec Thomas ?

Yarın dışarı çıkacak mısın?

Est-ce que tu sortiras demain ?

Sami onunla başa çıkacak.

Sami va s'occuper de ça.

Yavrular ilk defa yuvalarından çıkacak.

C'est la première fois que la portée quitte sa tanière.

Tweety, Daffy Duck çıkacak diye

Tweety, parce que Daffy Duck sortira

Buradan daha neler çıkacak bilemiyoruz

nous ne savons pas quoi d'autre va sortir d'ici

Simpsons'ların dediği doğru mu çıkacak?

Sera-ce vrai ce que les Simpson ont dit?

Buradan çıkacak yeterli sağduyuya sahibim.

J'eus assez de bon sens pour sortir de là.

Çiçekler birkaç gün içinde çıkacak.

Les boutons fleuriront dans quelques jours.

Yeni roman ne zaman çıkacak?

- Quand votre nouveau roman sera-t-il publié ?
- Quand ton nouveau roman sera-t-il publié ?

Tom hapisten yakında çıkacak mı?

Est-ce que Tom sortira bientôt de prison?

Yeni kitabı önümüzdeki ay çıkacak.

Son prochain livre va sortir le mois prochain.

Babam bu akşam televizyona çıkacak.

Mon père doit passer à la télé, ce soir.

Saklanan her şey ortaya çıkacak.

Toutes les choses dissimulées seront vues.

Yeni dergi ne zaman çıkacak?

Quand le nouveau magazine paraîtra-t-il ?

Yeni romanı ne zaman çıkacak?

Quand son nouveau roman sort-il ?

Ve böylece çok fazla duman çıkacak

pour faire plein de fumée.

Bu uzman addedilenlerin yarısı hatalı çıkacak.

La moitié de ces soi-disant experts aura tort.

Sırtlanlar ve parslar yakında ava çıkacak.

Les hyènes et les léopards sortiront bientôt chasser.

- Saçın yine çıkacak.
- Saçların tekrar uzayacak.

- Tes cheveux repousseront.
- Vos cheveux repousseront.

Onun yeni romanı önümüzdeki ay çıkacak.

Son nouveau roman sortira le mois prochain.

Bu havada dışarı çıkacak kadar aptalsın.

Tu es un imbécile de sortir par un temps pareil.

O onunla dışarıya çıkacak kadar aptaldı.

- Elle fut assez stupide pour sortir avec lui.
- Elle a été assez stupide pour sortir avec lui.

2100 yılında, yaklaşık 4 milyar tona çıkacak.

En 2100, cela représentera environ 4 milliards de tonnes.

Toplaşarak, dondurucu soğuklardan sağ çıkacak ısıyı koruyabiliyorlar.

Serrés l'un contre l'autre, ils ont juste assez chaud pour survivre au froid.

Er ya da geç, gerçek ortaya çıkacak.

Tôt ou tard, la vérité éclatera.

Belki bana destek çıkacak bir şeyler söyleyebilirsin.

- Peut-être pourrais-tu souffler un mot en ma faveur.
- Peut-être pourriez-vous souffler un mot en ma faveur.

Yani olayları anlatırsam isimler ayyuka çıkacak anlatmak istemiyorum ama

Je veux dire, si je parle des événements, les noms apparaîtront, je ne veux pas le dire, mais

Senin dediğin mantığa göre o fikri burdan geri çıkacak

selon la logique que vous dites, cette idée reviendra d'ici

- Bu hayal gerçekleşecek.
- Bu rüya çıkacak.
- Bu hayal gerçek olacak.

Ce rêve se réalisera.

Sizin borçlarınıza arka çıkacak. Borçlarınızı ödeyemezseniz bile devlet size yardım edecek!

vous soutient! Même si vous ne pouvez pas payer vos dettes, l'Etat vous aide!

İşe aldığımız her kişiye karşılık 10 kişi için iş imkânı ortaya çıkacak.

Chaque personne embauchée chez nous générera 10 emplois locaux.

Dün gece kendimi dışarı çıkacak gibi hissetmedim ve bir film izleyerek evde kaldım.

Hier soir je n'avais pas envie de sortir et je suis resté à la maison à regarder un film.

Hava durumuna göre, bugün sıcaklık otuz iki dereceye kadar çıkacak. Sıcak bir gün olacak.

D'après le bulletin météorologique, il fera aujourd'hui jusqu'à trente-deux degrés. Ça va être une journée chaude.