Translation of "Yolculuğun" in English

Yolculuğun nasıldı?

How was your trip?

Avustralya'ya yolculuğun nasıldı?

How was your trip to Australia?

Herkes yolculuğun tadını çıkarıyordu.

Everyone was enjoying the journey.

George yolculuğun maliyetini hesapladı.

George calculated the cost of the trip.

Yolculuğun için hazır mısın?

Are you ready for your trip?

O güzel yolculuğun resmini alın.

Have that picture of that great trip.

Tüm plan ve yolculuğun kendi,

all that planning and the trip itself,

-Sevgili Pepe! -Yolculuğun nasıldı? Nasılsın?

-My dear Pepe! -[Pepe] How was your trip? How are you doing?

Yolculuğun en sevdiğin kısmı neydi?

What was your favorite part of the trip?

Bu yolculuğun yetkisi sizde. Karar sizin.

You're in charge on this journey. You decide.

Yolculuğun çok uzun süreceğini söylediklerinde ise

when they say that the journey will take too long

Yolculuğun son etabında yürümek zorunda kaldık.

We had to walk the last leg of the journey.

Yolculuğun için her şeyi ayarladın mı?

Have you made all the arrangements for your trip?

Yolculuğun hakkında her şeyi duymak istiyorum.

I want to hear all about your trip.

Önemli olan hedef değil yolculuğun kendisidir.

- What's important is not the goal, but the journey.
- What's important isn't the goal, but the journey.

O tüm yolculuğun en iyi parçasıydı.

That was the best part of the whole trip.

Bu tüm yolculuğun en iyi parçasıydı.

It was the best part of the whole trip.

Bana yolculuğun hakkındaki her şeyi anlat.

Tell me all about your journey.

Bu senin Avustralya'ya ilk yolculuğun mu?

Is this your first trip to Australia?

Bu senin Boston'a ilk yolculuğun mu?

Is this your first trip to Boston?

Boston'a yolculuğun hakkında her şeyi duymak istiyorum.

I want to hear all about your trip to Boston.

Ve bu yolculuğun sonunda da müzik çıktı karşıma.

And at the end of this journey, music showed up in front of me.

Tom Boston'a yolculuğun hakkında sana soru sormak istiyor.

Tom wants to ask you about your trip to Boston.

Yolculuğun için ihtiyacın olacak her şeye sahip misin?

Do you have everything you'll need for your trip?

Meryem, yolculuğun engebeli bölümlerinde destek için yürüyüş batonu kullandı.

Mary used walking poles to assist her with the uphill and downhill sections of the journey.