Translation of "Yaklaştı" in English

0.007 sec.

Examples of using "Yaklaştı" in a sentence and their english translations:

Kartacalılar yaklaştı

The Carthaginians close in unpposed.

Noel yaklaştı.

Christmas drew near.

Onlar yaklaştı.

They grew closer.

Tom yaklaştı.

Tom approached.

Polisler yaklaştı.

The policemen approached.

Bir adam yaklaştı.

A man drew near.

O, istasyona yaklaştı.

He approached the station.

O bana yaklaştı.

She came near to me.

O zirveye yaklaştı.

He came out on top.

O ona yaklaştı.

- He moved close to her.
- She approached him.

Tom mikrofona yaklaştı.

Tom stepped up to the microphone.

Patricia eve yaklaştı.

Patricia approached the house.

Sınav çok yaklaştı.

The examination is close at hand.

Yaşlı adam yaklaştı.

The old man approached.

Tom dikkatlice yaklaştı.

Tom approached cautiously.

Tom, Mary'ye yaklaştı.

Tom approached Mary.

Tom onlara yaklaştı.

Tom approached them.

Tom çekinerek yaklaştı.

Tom approached timidly.

Tom ihtiyatla yaklaştı.

- Tom approached cautiously.
- Tom approached warily.

O, kapıya yaklaştı.

He approached the door.

Tom otuza yaklaştı.

- Tom is close to thirty.
- Tom is close to thirty years old.

Onlar bize yaklaştı.

They approached us.

Tom kazanmaya yaklaştı.

Tom came close to winning.

Sami çocuklarına yaklaştı.

Sami approached his children.

Köpek balıkları körfeze yaklaştı.

Sharks came closer to the bay.

Kedi yavaşça fareye yaklaştı.

The cat slowly approached the mouse.

Bizim gemi limana yaklaştı.

Our ship was approaching the harbor.

Tom Mary'ye gizlice yaklaştı.

- Tom sneaked up behind Mary.
- Tom snuck up behind Mary.

Tom dikkatle kapıya yaklaştı.

Tom cautiously approached the door.

Katiller ona sinsice yaklaştı.

The killers stole up on him.

Dan Linda'nın arabasına yaklaştı.

Dan approached Linda's car.

Tom homurdayan köpeğe yaklaştı.

Tom approached the growling dog.

Moğol ordusu kente yaklaştı.

The Mongolian army approached the city.

Saklanarak ona arkadan yaklaştı.

He sneaked up behind him.

Mary ona daha yaklaştı.

Mary moved closer to him.

Tom onu yapmaya yaklaştı.

Tom came close to doing that.

Sami hemen Leyla'ya yaklaştı.

Sami immediately approached Layla.

- Sami yaklaştı.
- Sami yaklaşıyordu.

- Sami approached.
- Sami got closer.

Teknemiz küçük bir adaya yaklaştı.

Our boat approached the small island.

Mary beni gördüğünde bana yaklaştı.

Mary came up to me when she saw me.

Hikaye tarihsel gerçeğe çok yaklaştı.

The story approximates to historical truth.

O gizlice onun arkasına yaklaştı.

He sneaked up behind her.

Onlar yavaş yavaş Tom'a yaklaştı.

They slowly approached Tom.

Tom ve Mary birlikte yaklaştı.

Tom and Mary approached together.

Tom sinirli şekilde kapıya yaklaştı.

Tom nervously approached the door.

Gürültü yapmadan bana arkamdan yaklaştı.

She sneaked up behind me.

Onlar o bayana yavaşça yaklaştı.

They slowly approached her.

Tom Mary'nin arkasında gizlice yaklaştı.

- Tom sneaked up behind Mary.
- Tom snuck up behind Mary.

Tom Mary'ye doğru biraz yaklaştı.

Tom moved a bit closer to Mary.

Mary kanapede Tom'a doğru yaklaştı.

Mary moved closer to Tom on the sofa.

Ayak sesleri daha da yaklaştı.

The footsteps moved closer.

Tom yardım için onlara yaklaştı.

Tom approached them for help.

Tom yardım etmek için yaklaştı.

Tom moved in closer to help.

Tom yavaş yavaş Mary'ye yaklaştı.

Tom gradually moved closer to Mary.

- O gecenin yarısında ona gizlice yaklaştı.
- O gecenin ortasında ona sinsice yaklaştı.

- He snuck up on him in the middle of the night.
- He sneaked up on him in the middle of the night.

Bir kız kalabalığın arasından krala yaklaştı.

A girl approached the king from among the crowd.

O, kitap okuyan bir çocuğa yaklaştı.

He approached the boy reading a book.

Yüzünde bir gülümseme ile ona yaklaştı.

She approached him with a smile on her face.

Hayalet yavaş yavaş, ciddi, sessizce yaklaştı.

The Phantom slowly, gravely, silently, approached.

O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

He approached and fell on his knees.

Kedi masum kuş üzerine sinsice yaklaştı.

The cat sneaked up on the unsuspecting bird.

- Yaz tatili yakında.
- Yaz tatili yaklaştı.

Summer vacation is soon.

Tom'un tanımadığı bir kadın ona yaklaştı.

A woman Tom didn't know approached him.

Bir sahil koruma helikopteri gemiye yaklaştı.

A coast guard helicopter approached the ship.

Fadıl, Dania'ya yaklaştı ve onu selamladı.

Fadil approached Dania and greeted her.

O, kanepede ona biraz daha yaklaştı.

She slid a little closer to him on the sofa.

Tom kanepede Mary'ye biraz daha yaklaştı.

Tom slid a little closer to Mary on the couch.

Devasa bir köpek balığı aniden yanına yaklaştı.

burnt in my memory, this, like, huge shark just suddenly approaching her.

O, salona girerken iki adam ona yaklaştı.

As he entered the hall, two men approached him.

Tom fark edilmeden sinsice Mary'nin arkasına yaklaştı.

Tom sneaked up behind Mary without being noticed.

Onlar turistlere yaklaştı ve onlardan para istedi.

They approached the tourists and asked them for money.

Tom bir kamyon tarafından çarpılmaya oldukça yaklaştı.

Tom came pretty close to getting hit by a truck.

Tom dün gece iki kez ölüme yaklaştı.

Tom came close dying twice last night.

O, ödülü kazanmadı, ama ona çok yaklaştı.

He didn't win the prize, but he came close to it.

Kalkanıyla yaklaştı ve saldırırsa diye kalkanını havada tuttu.

Coming at it with a shield, just in case it attacked, and put up the shield.

Saat ona yaklaştı. Yatmaya gitme zamanımız geçti bile.

It's close to ten o'clock. It's about time we went to bed.

Bir yabancı onun yanına yaklaştı ve saati sordu.

A stranger came up to her and asked her the time.

Tom ne olduğunu görmek için biraz daha yaklaştı.

Tom moved a little closer to see what was happening.

Tom ateşe çok yaklaştı ve sakalınını ucunu yaktı.

Tom got too close to the fire and singed his beard.

O, ona biraz borç para verme konusunda amcasına yaklaştı.

He approached his uncle about lending him some money.

- Mumun ışığı Tom'u aydınlatmaya başladı.
- Tom mum ışığına yaklaştı.

Tom stepped into the candlelight.

Tom hızla Mary'ye yaklaştı ve cüzdanını ondan kapkaç yaptı.

Tom swiftly approached Mary and snatched her purse from her.

- Tom usulca geyiğe yaklaştı.
- Tom sessizce geyiğin izini sürdü.

Tom stalked the deer.

Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.

Tom sneaked up behind the guard and clobbered him with a monkey wrench.

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.

Luisa gözyaşlarına boğulduğunda, yalnızca onun en iyi arkadaşı onu teselli etmek için yaklaştı.

When Luisa broke into tears, only her best friend approached to console her.

- Tom neler olduğunu görebilmek için yaklaştı.
- Tom olanları görebilmek için yakınlaştı.
- Tom neler olduğunu görebilmek için yanaştı.

Tom moved closer to see what was going on.

Sokakta bir adam Tom'a yaklaştı ve onunla konuşmaya başladı, ancak Tom'un onun kim olduğu konusunda bir fikri yoktu.

A man came up to Tom in the street and started talking to him, but Tom had no idea who he was.

- O elden ayaktan düştü.
- Onun bir ayağı çukurda.
- Onun bir gözü toprağa bakıyor.
- Onun bir ayağı mezarda.
- O, ölüme yaklaştı.

He's got one foot in the grave.

- "Bilim insanları insan klonlamaya yaklaştı mı?" "O aşamaya gelinmesine daha çok var."
- "Bilim insanları insan kopyalamanın neresinde?" "Henüz yanına bile yaklaşmış değiller."

"Are scientists close to cloning a human being?" "Not by a long shot."