Translation of "Yaşlı" in Hungarian

0.016 sec.

Examples of using "Yaşlı" in a sentence and their hungarian translations:

Onlar yaşlı.

- Ők öregek.
- Ők idősek.

Tom yaşlı.

Tom idős.

O yaşlı.

Ő öreg.

Yaşlı değilsin

- Nem vagy öreg.
- Nem vagy idős.

Yaşlı değilim.

Nem vagyok öreg.

- Tom yaşlı.
- Tom yaşlı bir adam.

Tom egy öreg ember.

O çok yaşlı.

Túl idős.

Kendimi yaşlı hissediyorum.

- Öregnek érzem magam.
- Idősnek érzem magam.
- Vénnek érzem magam.

En yaşlı benim.

Én vagyok a legidősebb.

Hanginiz en yaşlı?

Melyikőtök a legidősebb?

Tom yaşlı görünmüyor.

Tomi nem néz ki fiatalnak.

Tom yaşlı değil.

Tom nem öreg.

Tom yaşlı görünüyor.

Tom öregnek látszik.

Daha yaşlı görünüyorsun.

Idősebbnek nézel ki.

Tom en yaşlı.

Tamás a legidősebb.

Tom çok yaşlı.

Tom annyira öreg.

Kendimi yaşlı hissetmiyorum.

Nem érzem magam öregnek.

- Yaşlı adam içine kapanmıştı.
- Yaşlı adam insanlardan uzaktı.
- Yaşlı adam insanlarla iç içe değildi.

Az öregember visszavonultan élt.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- Az öreg férfi egyedül él.
- Az öregember egyedül él.

- Yaşlı ama kuvvetli.
- Çok yaşlı olmasına rağmen, güçlü birisi.

Ámbár nagyon öreg, erős.

Eski ve yaşlı orman.

Ott van az őserdő.

Yaşlı kadın neredeyse çiğneniyordu.

Az idős nőt majdnem elütötték.

Yaşlı adam yere düştü.

Az öreg ember a földre esett.

Yaşlı bir kadının sesi.

Ez egy idős asszony hangja.

- O yaşlıdır.
- O yaşlı.

- Ő öreg.
- Öreg.
- Idős.

Annem ve babam yaşlı.

A szüleim idősek.

Arabam benden daha yaşlı.

- Öregebb az autóm, mint én magam.
- Az autóm öregebb, mint én.

Ben daha yaşlı görünüyorum.

- Idősebbnek tűnök.
- Idősebb ember látszatát keltem.
- Öregebbnek nézek ki.

Tom babam kadar yaşlı.

Annyi idős Tom, mint az apám.

Yaşlı kadın bir doktordur.

Ez az idős nő orvos.

Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.

Az idős férfi éhen halt.

Yaşlı ayı derin uykuda.

A vén medve gyorsan elalszik.

Yaşlı kadın bahçede meşgul.

Az idős hölgy a veteményeskertben tevékenykedett.

Yerimi yaşlı bayana verdim.

Átadtam a helyemet az idős hölgynek.

O senin babandan yaşlı!

Az apádnál idősebb!

Yaşlı adam yalnız yaşıyor.

- Az öreg férfi egyedül él.
- Az öregember egyedül él.

Onlar Tom'dan daha yaşlı.

Ők idősebbek, mint Tom.

Bu yaşlı kadın kim?

Ki ez az idős hölgy?

Yaşlı kadın otobüsten indi.

Az idős hölgy leszállt a buszról.

O yaşlı kadın kimdir?

Ki ez az idős nő?

Yaşlı bir adam arıyorum.

- Egy öreg embert keresek.
- Egy idős embert keresek.
- Keresek egy idős férfit.

Annem babamdan daha yaşlı.

Anya idősebb papánál.

Tom benden daha yaşlı.

Tom idősebb nálam.

Tom yaşlı bir pinti.

Tom egy vén zsugori.

Tom yaşlı ve sağır.

Tom öreg és süket.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- Az öreg férfi egyedül él.
- Az öregember egyedül él.

- O, Mary kadar yaşlı değil.
- O, Mary kadar yaşlı değildir.

Nem olyan idős, mint Mari.

- O, yaşına göre yaşlı görünüyor.
- O yaşına göre yaşlı görünüyor.

A korához képest öregnek néz ki.

Ben yaşlı olduğum ve her yaşlı gibi prostat sorunu yaşadığım için

Mivel én idős vagyok, és gond van a prosztatámmal, mint ahogy sok idős férfinak,

Yaşlı bir kadın araba sürüyor,

Egy idős nő autót vezet,

Yanında orta yaşlı kızı var

középkorú lánya is vele utazik,

Yaşlı kadın düştü ve kalkamadı.

Az idős asszony elesett és nem tudott felállni.

Yaşlı adamın bir gözü kördür.

Az idős férfi az egyik szemére vak.

Yaşlı adam tek başına yaşadı.

Az öreg férfi egyedül élt.

Yaşlı adam geçen hafta öldü.

Az idős ember a múlt héten halt meg.

Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?

Az öregember eltévedt az erdőben?

Yaşlı adam bir şey söyledi.

Az öregember mondott valamit.

Babam göründüğü kadar yaşlı değildir.

Apám nem olyan idős, amilyennek látszik.

O, yaşlı bir bayanı soydu.

- Kirabolt egy öregasszonyt.
- Kirabolt egy idős hölgyet.

Onun babası olacak kadar yaşlı.

Elég idős ahhoz, hogy az apja lehessen.

Ben senden daha yaşlı mıyım?

Öregebb vagyok, mint te?

O kadar yaşlı olduğunu düşünmemiştim.

Nem gondoltam, hogy ilyen öreg vagy.

O, Ken'den çok daha yaşlı.

Ő sokkal öregebb, mint Ken.

Belirli bir yaşlı kadın arıyorum.

Egy bizonyos öreg asszonyt keresek.

Yaşlı olabilirim ama deli değilim.

Lehet, hogy öreg vagyok, nem vagyok őrült.

O, onun babasından daha yaşlı.

Idősebb, mint az apja.

Tom yaşlı ama gönlü genç.

Tom öreg, de a szíve fiatal.

Tom benim için çok yaşlı.

Tom túl öreg hozzám.

Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.

Az ő öreg macskája még mindig életben van.

Yaşlı insanlar genellikle kendileriyle konuşurlar.

Az öregek gyakran beszélnek saját magukról.

Yaşlı köpekler yeni hileler öğrenebilirler.

- Az öreg kutyák képesek új trükköket eltanulni.
- Egy öreg kutya is tanulhat új trükköket.

Sen Tom'dan daha yaşlı mısın?

Idősebb vagy, mint Tomi?

O sizin için çok yaşlı.

Túl idős hozzád.

Tom olduğunu düşündüğümden daha yaşlı.

Tamás idősebb, mint gondoltam.

Tom'un ebeveynleri benimkilerden daha yaşlı.

Tom szülei idősebbek, mint az enyémek.

John erkek kardeşim kadar yaşlı.

- John olyan idős, mint a testvérem.
- John olyan idős, mint a fivérem.

Yaşlı insanlar çok erken kalkarlar.

Az idősek korán kelnek fel.

Benden daha yaşlı olduğunu düşünüyordum.

Azt hittem, hogy idősebb vagy nálam.

Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

Az idős nő nehezen ment fel a lépcsőn.

Onların ailesi bizimkinden daha yaşlı.

A szüleik idősebbek, mint a mieink.

Yaşlı büyükanne iyi dans ediyor.

Ördögien jól táncol az idős nagymamád!

Tom göründüğü kadar yaşlı değil.

Tom nem olyan öreg, mint amennyinek látszik.

Tom huysuz yaşlı bir adam.

Tom ellenszenves öreg ember.

Bu ağaç benden daha yaşlı.

- Ez a fa öregebb nálam.
- Ez a fa idősebb nálam.

Bu araba benden daha yaşlı.

Nálam többet élt meg ez a kocsi.

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

Férjem idős nagynénjét elevenen elégették,

Yaşlı adam koltukta gözleri kapalı oturdu.

Az öregember csukott szemmel ült a széken.

Bu yaşlı adamlar erkek giysileri üretiyor.

Azok az öregemberek férfiruhákat gyártanak.

Çocuk otobüste koltuğunu yaşlı adama verdi.

A fiú átadta a helyét a buszon egy idős embernek.