Translation of "Tezgahın" in English

Tezgahın üzerinde oturma.

Don't sit on the counter.

Anahtarların tezgahın üzerinde.

Your keys are on the counter.

O, tezgahın üzerine dayandı.

He leaned on the counter.

Kek, tezgahın üzerinde soğuyor.

The cake is cooling on the counter.

Tom tezgahın arkasında duruyordu.

Tom was standing behind the counter.

Tom çantasını tezgahın üzerine koydu.

Tom put his bag on the counter.

Tom içkisini tezgahın üzerine koydu.

Tom set his drink down on the counter.

Tom bir tezgahın arkasında durdu.

Tom stood behind a counter.

Tom bira kupasını tezgahın üzerine koydu.

Tom put his mug of beer on the counter.

Tom sırt çantasını tezgahın üzerine attı.

Tom tossed his backpack on the counter.

Tezgahın üzerinde muz dolu bir sepet var.

There is a basket full of bananas on the counter.

Barmen, kavgayı durdurmak için tezgahın arkasından çıktı.

The bartender came out from behind the counter to stop the fight.

Bu bulaşık makinesi çok fazla büyük. Tezgahın altına sığmayacak.

This dishwasher is too big. It won't fit under the counter.