Translation of "Sınıftaki" in English

Sınıftaki herkes öksürüyordu.

Everyone in the classroom was coughing.

Sınıftaki herkes sakin.

Everyone in the class is calm.

Sınıftaki en kötü öğrenciydim.

I was the worst student in the class.

Tom sınıftaki tek adamdı.

Tom was the only guy in the class.

Sınıftaki çocuklardan bazılarını tanıyorum.

I know some of the kids in the class.

Sınıftaki herkes tepeye tırmandı.

Everyone in the class climbed the hill.

Sınıftaki herkes şiiri ezberledi.

Everyone in the class learned the poem by heart.

Sınıftaki herkes Tom'dan hoşlanıyor.

Everyone in the class likes Tom.

Tom sınıftaki tek erkek.

Tom is the only guy in the class.

Sınıftaki herkes Tom'a güldü.

- Everyone in the class laughed at Tom.
- Everybody in the class laughed at Tom.

Tom sınıftaki tek kişidir.

Tom is the only person in the classroom.

Mike, sınıftaki en parlak öğrenci.

Mike is the brightest student in class.

Sınıftaki her öğrenci gerçeği biliyor.

Every student in the class knows the fact.

Sınıftaki herkes tarafından ona güvenilir.

He is relied on by everyone in the class.

Mary sınıftaki en sevimli kızdır.

Mary is the cutest girl in the class.

O, sınıftaki en sevilen oğlan.

He's the most popular boy in the class.

O, sınıftaki en popüler kızdır.

She's the most popular girl in the class.

Elena sınıftaki en uzun kız.

Elena is the tallest girl in the class.

Tom sınıftaki en kötü öğrenci.

Tom is the worst student in the class.

Tom sınıftaki en parlak öğrenci.

Tom is the brightest student in the class.

Tom sınıftaki en uzun kişi.

Tom is the tallest one in the class.

Tom bu sınıftaki tek adam.

- Tom's the only guy in this class.
- Tom is the only guy in this class.

Mary sınıftaki en güzel kız.

Mary is the prettiest girl in class.

Jack sınıftaki en zeki çocuktur.

Jack is the most intelligent boy in the class.

Sınıftaki her kız Tom'a aşıktı.

Every girl in the class had a crush on Tom.

Tom sınıftaki en popüler oğlandır.

Tom is the most popular boy in the class.

Onun sınıftaki gelişimi beni cesaretlendiriyor.

I am encouraged by his progress in class.

Onun sınıftaki gelişmesi cesaret vericidir.

His progress in class is encouraging.

Sınıftaki tüm öğrenciler Tom'dan hoşlanıyor.

All the students in the class like Tom.

Sen sınıftaki en kötü öğrencisin.

You're the worst student in the class.

Mary sınıftaki tek kız değil.

Mary isn't the only girl in the classroom.

Tom sınıftaki tek erkek çocuktu.

Tom was the only boy in the class.

Sınıftaki en yüksek notlardan birini aldım.

and I actually got one of the highest grades in the entire class.

Sınıftaki öğrenci sayısı on beşle sınırlı.

- The number of students in the class is limited to fifteen.
- The number of students in this class is limited to 15.
- The number of students in this class is limited to fifteen.

Sınıftaki bütün öğrenciler Bay Smith'i sever.

All the students in the class like Mr. Smith.

Benim görüşlerim sınıftaki öğrencilerin çoğununkinden farklıdır.

My opinions differ from those of most of the students in the class.

Bu sınıftaki herkesin bir listesini istiyorum.

I want a list of everyone in this class.

Tom sınıftaki bütün boş sıralara bakındı.

Tom looked around at all the empty desks in the classroom.

Bu sınıftaki tüm çocuklar çok terbiyelidir.

All the children in this class are very polite.

O, sınıftaki en popüler öğrencilerden biri.

He is one of the most popular students in the class.

Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.

Underneath we wrote the names of the students in our class.

Sınıftaki tüm öğrenciler Bayan Smith'i severler.

All the pupils in the class like Miss Smith.

Sen bu sınıftaki en kötü öğrencisin.

You're the worst student in this class.

Tom sınıftaki diğer çocuklarla iyi anlaşmıyor.

Tom doesn't get along well with the other kids in his class.

Tom sınıftaki herkese partisine gelmesini söyledi.

Tom told everybody in his class to come to his party.

Mary sınıftaki diğer kızlar gibi değildir.

Mary isn't like the other girls in the class.

Sınıftaki herkes şiiri ezbere öğrenmek zorunda.

Everyone in the class has to learn the poem by heart.

Sınıftaki bütün erkek çocukları çok çalıştı.

All the boys in class worked hard.

Ben sınıftaki en iyi öğrencilerden biriydim.

I was one of the best students in the class.

Sınıftaki öğrencilerin çoğu Tom'la aynı görüşteydiler.

Most of the students in the class agreed with Tom.

Oraya vardığımda sınıftaki tek kişi Tom'du.

Tom was the only one in the classroom when I got there.

Sınıftaki her çocuk kadar çok çalışıyor.

He works as hard as any boy in the class.

Tom sınıftaki herhangi bir öğrenciden daha çalışkandır.

Tom is more hardworking than any other student in his class.

O, sınıftaki herhangi bir öğrenci kadar zekidir.

He is as intelligent as any student in the class.

Sınıftaki hiç kimse onun kadar hızlı koşmaz.

No one in the class runs as fast as he does.

O sadece sınıftaki diğer çocuklar kadar uzun.

He's just as tall as the other boys in his class.

O bugüne kadar sınıftaki en iyi çocuktur.

He is by far the best boy in the class.

Be sınıftaki öğrenci sayısı on beşle sınırlı.

- The number of students in this class is limited to 15.
- The number of students in this class is limited to fifteen.

Sınıftaki kızların ortalama boyu 155 santimetreden fazladır.

The average height of the girls in class is over 155 centimeters.

Bu sınıftaki öğrenci sayısı, ortalama rakamın altında.

The number of students in this class is below the average number.

O, sınıftaki başka herhangi biri kadar zekidir.

He's as smart as anyone else in the class.

Onun kötü okuma yeteneği sınıftaki ilerlemesini engelliyor.

His poor reading ability impedes his progress in the class.

Tom sınıftaki herhangi bir çocuk kadar çok çalışır.

Tom works as hard as any boy in the class.

- Sınıftaki gürültüden sesimi duyuramadım.
- Gürültülü sınıfta sesimi duyuramadım.

I could not make myself heard in the noisy class.

Sınıftaki başka hiçbir öğrenci onun kadar parlak değildir.

- No other student in the class is so brilliant as he is.
- No other student in the class is as brilliant as he is.

Tom, sınıftaki diğer öğrencilerle geçinme konusunda zorluk çekiyor.

Tom has trouble getting along with other students in his class.

O, sınıftaki herhangi bir diğer çocuk kadar akıllıdır.

He is as smart as any other boy in the class.

- Bugün bütün sınıf burada.
- Sınıftaki herkes bugün burada.

- The whole class is present today.
- Everyone in the class is here today.

Sınıftaki herkesle iyi geçinmek için daha çok çalışabilirdim.

- I could've tried harder to get along with everyone in the class.
- I could have tried harder to get along with everyone in the class.

Sınıftaki herkesle iyi geçinmek için daha çok çalışmalıydım.

- I should've tried harder to get along with everyone in the class.
- I should have tried harder to get along with everyone in the class.

- Bugün bütün sınıf burada.
- Bugün sınıftaki herkes burada.

The whole class is present today.

Sınıftaki hiçbir erkek çocuğu Bill kadar uzun değil.

No boy in the class is as tall as Bill.

Diğer sınıftaki nakil öğrenci süper yakışıklı bir tiptir.

The transfer student in the other class is a super good looking guy.

Sınıftaki hiçbir erkek Tom'dan daha uzun boylu değildir.

No boy in the class is taller than Tom.

Tom, Mary'nin sınıftaki en güzel kız olduğunu düşünüyor.

- Tom thinks Mary is the prettiest girl in his class.
- Tom thinks that Mary is the prettiest girl in his class.

Sınıftaki herkes Tom'un yeni saç tıraşıyla alay etti.

Everyone in the class made fun of Tom's new haircut.

Sınıftaki bütün öğrencilerin onunla aynı fikirde olmasının sebebi budur.

That is why all the students in the class agreed with him.

O, okula sınıftaki herhangi bir çocuktan daha erken gelir.

He comes to school earlier than any other student in the class.

Sınıftaki herkesle iyi geçinmek için keşke daha çok çalışsaydım.

I wish I had tried harder to get along with everyone in the class.

Kate bizim sınıftaki herhangi bir diğer öğrenciden daha akıllı.

Kate is smarter than any other student in our class is.

- Tom sınıfın en kötü öğrencisiydi.
- Tom sınıftaki en kötü öğrenciydi.

Tom was the worst student in the class.

- Tom sınıfta en uzun çocuk.
- Tom sınıftaki en uzun oğlan.

Tom is the tallest boy in the class.

Tom Fransızcayı sınıftaki diğer öğrencilerin herhangi birinden daha iyi konuşur.

Tom speaks French better than any of the other students in his class.

Tom kesinlikle sınıftaki bütün kızların onun yakışıklı olduğunu düşündüğünü düşünüyor.

Tom definitely thinks all the girls in the class think he's handsome.

- Sınıfın en çalışkan öğrencisi o.
- Sınıftaki en gayretli öğrenci o.

He is the most diligent student in class.

- Sınıftaki en uzun kişi benim.
- Sınıfta en uzun boylu olan kişiyim.

I'm the tallest one in the class.

Ev ödevi o kadar karmaşık ki sınıftaki hiç kimse onu bitirmedi.

The homework was so complex that no one in class finished it.

"Sınıftaki en sevimli kızın hangisi olduğunu düşünüyorsun, Tom?" —"Hmm, Maria olabilir." —"Ne? Maria mı? Ama o gerçekten çok da sevimli değil!"

"Which girl in the class do you think is the cutest, Tom?" — "Hmm, maybe Maria." — "What? Maria? But she's really not very cute at all!"