Translation of "Konuşmayı" in Chinese

Konuşmayı kesin.

不要说话了。

- Kadınlar konuşmayı sever.
- Kadınlar konuşmayı severler.

女性爱谈话。

- Onlar bize konuşmayı öğretir.
- Bize konuşmayı öğretiyorlar.

他们教我们说话。

Onlar konuşmayı kestiler.

他们停下不说话了。

İnsanlar konuşmayı sever.

人們就是愛說話。

Konuşmayı nasıl öğrendin?

- 你是怎么学会说话的？
- 你怎么学会说话的？

Fransızca konuşmayı seviyorum.

我喜欢讲法语。

İspanyolca konuşmayı seviyorum.

我喜欢讲西班牙语。

Profesör İngilizce konuşmayı öğretir.

教授他教英語會話。

İngilizce konuşmayı kolay buldum.

我發覺說英語很簡單。

Bizimle Fransızca konuşmayı denedi.

他試圖跟我們說法語。

Lütfen konuşmayı keser misin?

你可以閉嘴嗎？

Sana konuşmayı kim öğretti?

谁教了你说话？

Tom benimle konuşmayı reddetti.

汤姆不肯和我说话。

Onlara İngilizce konuşmayı öğretmiyorlar.

他们不教他们说英语。

Konuşmayı bırak, tamam mı?

不要说话，好不好？

Tom bütün gece konuşmayı sürdürdü.

湯姆整夜一直在說話。

Beni görünce ansızın konuşmayı kestiler.

他们看到我就突然停止了说话。

O, konuşmayı bitirdiğinde, herkes sessizdi.

他发言完后，大家陷入了沉默。

Sen bize İngilizce konuşmayı öğretmiyorsun.

你不教我们说英语。

Sen bize İngilizce konuşmayı öğretiyorsun.

你教我们说英语。

Tom işi hakkında konuşmayı sevmiyor.

汤姆不喜欢谈论他的工作。

Tom golf hakkında konuşmayı sever.

湯姆喜歡談論高爾夫。

Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.

別說話，聽我說。

Seninle baş başa konuşmayı tercih ederim.

我想和你單獨談談。

Mimari hakkında konuşmayı seviyorsun, değil mi?

你喜欢讨论建筑，不是吗？

Bay Jones bize ingilizce konuşmayı öğretiyor.

琼斯先生教我们英语会话。

En samimi talebime rağmen, benimle konuşmayı reddettiler.

尽管我提出了热切的要求，他们拒绝跟我说话。

O sözünü kestiğinde o neredeyse konuşmayı bitirmişti.

她几乎没有说完话，就被他打断了。

Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.

瑪麗進入了房間，傑克就突然不講話了。

Fransızca konuşmayı İngilizceden çok daha kolay buluyorum.

對我來說法語比英語說起來簡單得多。

Ne Fransızca ne de Almanca konuşmayı biliyorum.

我不会说法语，也不会说德语。

Ken konuşmayı durdurdu ve yemek yemeğe başladı.

肯停止說話開始吃東西。

Tom Mary'yi Fransızca konuşmayı öğrenmesi için teşvik etti.

汤姆鼓励玛丽学着说法语。

Sadece "evet" ve "hayır" diyen biriyle bir konuşmayı sürdürmek zor.

- 和一个只说"是"与"否"的人维持一段对话是很难的。
- 跟一个只说“是”和“不是”的人很难继续谈话。

Benimle dalga mı geçiyorsun yoksa ne? Senin konuşmayı kesmeni ve dersi takip etmeni üç kere istedim.

你在笑我还是怎样？我跟你说了三次不要说话好好听课。