Translation of "Sekiz" in English

Sekiz buçuk.

- It's half past eight.
- It's eight-thirty.
- It's 8:30.

Saat sekiz.

It's eight o'clock.

On sekiz yaşındayken sekiz dil konuşabiliyordum.

When I was eighteen, I could speak eight languages.

...sekiz rupi veriyorlardı.

We got eight rupees.

Günlük sekiz rupi.

Eight rupees a day.

O sekiz yaşında.

- He is eight.
- He's eight years old.

Sekiz kardeşim var.

I have eight brothers and sisters.

Sekiz metre uzunluğundaydı.

It was eight meters long.

Sekiz aydır ayığım.

I've been sober for eight months.

Saat sekiz buçuk.

- It's half past eight.
- It's eight-thirty.

Oğlum sekiz yaşında.

My son is eight years old.

Yaklaşık sekiz kilometredir.

It is about eight kilometers.

- Sekiz yıldır Fransızca okuyor.
- Sekiz yıldır Fransızca çalışıyor.

He has been studying French for eight years.

Satranç tahtası sekiz satır ve sekiz sütundan oluşur.

Chessboard consists of 8 rows and 8 columns.

- Liz sekiz yıldır ölüdür.
- Liz öleli sekiz yıl oldu.

Liz has been dead for eight years.

- Dünden beri sekiz yaşında.
- O dün itibarıyla sekiz yaşında.

He's eight as of yesterday.

- Sekiz tane erkek kardeşim var.
- Sekiz erkek kardeşim var.

I have eight brothers.

Sekiz milyondan fazla izlendi

It's been viewed over eight million times

Sekiz veya dokuz yaşındaydım,

I was eight or nine,

O, sekiz dilde konuşabilir.

He can speak eight languages.

Onun oğlu sekiz yaşında.

His son is eight years old.

Ben on sekiz yaşındayım.

- I am eighteen years old.
- I'm 18 years old.
- I am 18 years old.
- I'm eighteen.

O, sekiz aylık hamile.

- She is eight months pregnant.
- She is 8 months pregnant.

Sekiz adamın gözleri var.

Eight guys have eyes.

Şimdi sabah saat sekiz.

It is now eight in the morning.

Günde sekiz saat uyumalısın.

You should sleep for eight hours a day.

Sekiz ikiye bölünürse dörttür.

Eight divided by two is four.

O on sekiz aylık.

He is eighteen months old.

O on sekiz haftalık.

He is eighteen weeks old.

Genellikle sekiz saat uyur.

She usually sleeps for eight hours.

Kırk sekiz saat uyumadım.

I haven't slept in forty-eight hours.

Sekiz yıl önce evlendim.

- I got married 8 years ago.
- I married eight years ago.

Okulumuz sekiz otuzda başlar.

Our school begins at eight-thirty.

O sekiz aylık hamiledir.

- She is eight months pregnant.
- She is 8 months pregnant.

Komisyon sekiz üyeden oluşuyor.

The committee consists of eight members.

Sadece on sekiz yaşındayım.

I'm only eighteen.

Sekiz buçuğa kadar uyuyacağım.

I will sleep until it is half past eight.

Akreplerin sekiz bacağı vardır.

Scorpions have eight legs.

Sekiz gün Tokyo'da kalacağım.

I'll stay in Tokyo for eight days.

Örümceklerin sekiz bacağı vardır.

Spiders have eight legs.

Oğlan sekiz saat uyudu.

The boy slept eight hours.

Buradan Londra'ya sekiz mil.

It's eight miles from here to London.

Sekiz Ağustosta Ulusa seslendi.

He spoke to the nation on August eighth.

Trenimiz sekiz buçukta kalkar.

Our train leaves at eight-thirty.

Sekiz yaşındayken Ekvador'a gittim.

I went to Ecuador when I was eight years old.

Günde sekiz saat çalışıyorum.

I work eight hours a day.

Ahtapotların sekiz kolu vardır.

Octopuses have eight arms.

Birlikte sekiz çocukları oldu.

Together they had eight children.

Okul sekiz buçukta başlıyor.

School starts at eight-thirty.

- Beşe üç eklerseniz sekiz yapar.
- Beş artı üç sekiz yapar.

Add 5 to 3 and you have 8.

- Sekiz artı iki on eder.
- Sekiz artı iki on yapar.

Eight plus two is ten.

- Sekiz kardeşim var.
- Sekiz erkek kardeşim ve kız kardeşim var.

- I have eight brothers and sisters.
- I have eight siblings.

- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.
- Ben on sekiz yaşındayım.

- I am eighteen years old.
- I'm 18 years old.
- I am 18 years old.
- I'm eighteen.

- Tom genellikle sekiz saat uyur.
- Tom çoğunlukla sekiz saat uyur.

Tom usually sleeps eight hours.

- Beşe üç eklerseniz sekiz yapar.
- Üçe beş eklerseniz sekiz elde edersiniz.

Add 5 to 3 and you have 8.

Sekiz numara: Gereksiz ayrıntıdan kaçının.

Number eight: Stay out of the weeds.

Sekiz yıldır bunun üzerine düşünüyorum.

See, I've been thinking about this for eight years now.

Bunu son sekiz yıldır yapıyorum.

I have been doing this the last eight years.

Komitelerden biri sekiz üyeden oluşur.

One of the committees is composed of eight members.

Sekiz ile on arasında oldu.

It happened between eight and ten.

Çocuk sekiz gündür okulda yok.

The boy has been absent from school for eight days.

Yürüyüş sekiz saatten az sürmeyecek.

The hike will take no less than eight hours.

O zaman on sekiz yaşındaydım.

I was eighteen then.

Saat tam sekiz otuz mu?

Is it just eight-thirty?

Ondan iki çıkarırsan sekiz kalır.

Subtract two from ten and you have eight.

Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.

Two from ten leaves eight.

Annem pastayı sekiz parçaya böldü.

- Mother divided the cake into eight pieces.
- My mother divided the cake into eight pieces.

O'sizden sekiz yaş daha yaşlıdır.

He is older than you by eight years.

O, günde sekiz saat çalışır.

- He works eight hours a day.
- He works eight hours every day.

Okul sabah sekiz otuzda başlar.

School begins at half past eight in the morning.

Dün sekiz saatten fazla çalıştım.

I worked more than eight hours yesterday.

Sekiz tane erkek kardeşim var.

- I have eight brothers and sisters.
- I have eight brothers.

Kızım günde sekiz saat uyur.

My daughter sleeps eight hours a day.

Sırtımda kırk sekiz yılım var.

I have forty-eight years on my back.

Dün gece sekiz saat uyudum.

I slept for eight hours last night.

Bu sekiz otuzdan önce başlamayacak.

It won't start before eight-thirty.

Kırk sekiz saat, kaç dakikadır?

- How many minutes do you get if you change 48 hours into minutes?
- Forty-eight hours is how many minutes?

Sabah saat sekiz buçukta kalkarım.

I get up in the morning at eight thirty.

Tom turtayı sekiz parçaya böldü.

Tom cut the pie into eight pieces.

Tom keki sekiz parçaya böldü.

Tom divided the cake into eight pieces.

Sekiz ay sonra hazır olacağım.

I'll be ready eight months later.

Tom günde sekiz saat çalışır.

Tom works eight hours a day.

Tom kesintisiz sekiz saat uyudu.

Tom got eight hours of uninterrupted sleep.

Shinko'nun erkek kardeşi sekiz yaşındadır.

Shinko's brother is eight.

Onlar günde sekiz saat çalışırlar.

They work eight hours a day.

Saat tam olarak sekiz buçuk.

It's exactly half-past eight.

Annem keki sekiz dilime bölüyor.

My mother is slicing the cake into eight pieces.

On sekiz yaşından büyük müsün?

- Are you over eighteen years old?
- Are you older than eighteen years old?