Examples of using "Parçalayan" in a sentence and their english translations:
Parçalayan yuvasına götüren karınca
ant that takes it to its nest
Bir noktada ruh parçalayan gerçek ise;
the soul-crushing reality
O, yürek parçalayan bir hikaye idi.
It was a heartbreaking story.
Dan, yürek parçalayan gerçekleri ortaya çıkardı.
Dan revealed heartbreaking truths.
- Ne üzücü bir hikaye! - Ne kalp kıran bir hikaye! - Ne yürek sızlatan bir hikâye! - Ne yürek parçalayan bir hikâye! - Ne yürek parçalayıcı bir hikâye!