Translation of "Parçalar" in English

0.004 sec.

Examples of using "Parçalar" in a sentence and their english translations:

Parçalar birleşiyor mu?

Does it hang together?

Hayatım küçük parçalar hâlinde.

my world smashed to smithereens.

Ağaç parçalar halinde kesilmişti.

The tree was sawn in pieces.

Bu parçalar değiştirilemedi mi?

Couldn't those parts have been replaced?

Bronz heykel, parçalar halinde kırıldı.

The bronze statue was broken into pieces.

Beyin dokunuzdan zerre ve parçalar yayıyorsunuz

bits and pieces of your heart, and kidney, and brain tissue,

Çıkarılan parçalar Afyon'da bir antikacıya satıldı

The extracted pieces were sold to an antique store in Afyon

Her iki ahşap parçalar farklı şekillerde.

Both wooden pieces are different shapes.

Bu ansiklopedi aylık parçalar halinde yayınlanır.

This encyclopedia is issued in monthly parts.

Cildinizin beyaz parçalar ile lekelenmiş gibi görünmesi

It's where it looks like your skin is getting white patches,

Uzay boşluğundaki geri kalan parçalar ise itildi

the remaining parts in the space are pushed

Mars yüzeyinden kopan bazı parçalar dünyaya düşmüştü

Some pieces breaking off from the surface of Mars fell to the earth

Muhtemelen fosilleşmiş parçalar jura dönemi hayvanlarına aittir.

Possibly the fossilized tracks belong to animals of the Jurassic period.

Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.

These fragile items must be insured against all risks.

- Fadıl'ın cesedi parçalanmıştı.
- Fadıl'ın cesedi parçalar halindeydi.

Fadil's body was in pieces.

- Tom damar şarkılar dinledi.
- Tom hüzünlü parçalar dinledi.

Tom listened to sad music.

Bu büyük parçalar okyanusu kirleten plastiğin büyük bir miktarını oluştursalar da...

Although these large pieces of plastic contribute the most to the overall mass of plastic polluting oceans,

İçinde ne kadar karmaşık parçalar olduğunu fark ettikten sonra dizüstünü söktüğüne anında pişman oldu.

He instantly regretted taking apart the laptop after realizing how many complex components there were inside.

Uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

for the journey would need an impossibly huge rocket to launch into space.