Translation of "Mallar" in English

Mallar gemiyle taşındı.

The goods were transported by ship.

Mallar dün geldi.

The goods arrived yesterday.

Mağaza çeşitli mallar satar.

The shop sells a variety of goods.

Mallar ücretsiz teslim edilecek.

The goods will be delivered free of charge.

Mallar iyi durumda geldi.

The goods arrived in good condition.

Mallar deniz yoluyla gelir.

The goods arrive by sea.

Bunlar yüksek kaliteli mallar.

These are high quality goods.

Biz ipek mallar alıp satarız.

We deal in silk goods.

Onlar dükkânda ithal mallar satıyorlar.

They sell imported goods at the shop.

Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.

These articles are all exempt from duty.

- Bu mallar için gümrük vergisi yok.
- Bu mallar gümrük vergisine tabi değildir.

These goods are free of duty.

Bu bir gümrüksüz-mallar mağazası mı?

Is this a duty-free shop?

Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.

All these goods are heavily taxed.

Japonya'da bu mallar için piyasa yoktur.

There is no market for these goods in Japan.

Onlar o mağazada çeşitli mallar satmaktadır.

They sell various kinds of goods at that store.

O şirket çoğunlukla ithal mallar işiyle ilgilenir.

That company deals mainly in imported goods.

Bu mallar için çok talep var mı?

Is there much demand for these goods?

Kadın kocasına veriyor fakat aslında mallar tamamen ortak

she gives it to her husband, but in fact, the goods are completely common

Eşya postaneye gönderildiğinde, mallar postanenin hatasından dolayı kayboldu.

When the thing was sent into the post office, the goods were lost due to the mistake of the post office.

Geçen ay İngiltere'den sipariş edilen mallar henüz gelmedi.

The goods ordered from England last month have not arrived yet.

İtalyan şirketleri neden bu kadar dışarıya ucuz mallar satmaya meraklı?

Why was the Italian economy so strongly based on selling cheap things abroad?

Türkiye'nin en büyük 500 şirketinin 163'ü düşük teknolojili mallar üretiyor.

163 of the greatest 500 companies in Turkey manufacture low-tech products.

Eyaletler arası sınırlarda, kamyonlar dolusu mallar sonu gelmez kuyruklarda beklemek zorunda.

On the borders between states, trucks full of goods have to stand in endless queues.

Tom gümrüksüz mallar mağazasından bir şişe votka ve birkaç parfüm satın aldı.

Tom bought a bottle of vodka and some perfume at the duty-free shop.